1/-✞

8K 571 215
                                    



Selam,

Arctic Monkeys - why'd you only call me when you're high

Tüm ficlerimde, Jeon Jungkook hakkında satırlarla yazmak isteyim garip ama hoş.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

✞ Neden beni sadece kafan güzelken arıyorsun? ✞

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Neden beni sadece kafan güzelken arıyorsun?

İstediğim her şeye sahip olmayı seviyor, bu hissin yavan tadını çok iyi biliyordum, bilirsiniz gücünüz ve paranız varsa her şey kolaylıkla elinizin altında oluverir. Somut örnek vermem gerekirse buna sadece 'Sigma olarak dünyaya gelmem' deyip geçiyorum. Ben hep güçlü olanı istemişimdir. Özellikle yatakta bana kafa tutabilen; ne kadar sert ve küstah olacaksam bir o kadar benimle aynı sertlikte olup, birlikte zevk almamızı sağlayan birine. Şimdiye kadar yaşadığım tüm kızgınlıklarımı zorlukla geçiriyordum zirâ altıma giren hiçbir alfa istediğim gibi haz almamı sağlamıyordu.

Her bekleyiş bir gün biter yine de.

Üniversiteye yeni gelen- benim varlığından daha yeni haberdar olduğum- delta, benliğimde yarattığım tüm prensiplerin kayışlarını kopartmayı becermişti, ilk günden.

Kendimi bilirdim, tehlikeli olan her şeye zaafım ve tutkum vardı, özellikle Delta Jeon Jungkook'a.

Onu elde etmek sandığım kadar kolay olmamıştı, Jungkook'un bunu sevdiğini kabullenmemesi yüzünden zorlanmıştım. Yine de karakterime has olarak istediğimi alırım kavramını yıkmadan onu ele geçirmeyi becermiştim. Her kızgınlığımda altıma giriyor, muhtaç benliği ile bana yalvarıyor, teniyle tenimi kutsuyordu. Tenine dokunan parmak uçlarım uyuşuyordu ama dudaklarıyla kavuşan dudaklarım çoktan ateşin içinde alev almıştı.

Uzun siyah saçları, şeftali parlatıcısını hoyratça yalayan piercingli dili, içindeki vuruşlarım hızlandıkça dudaklarının arasına alıp emdiği dövmeli parmakları, siyah ojeleri, kıskandığım zaman tırnaklarımı geçirttiğim dövmelerin ev sahipliği yaptığı pazuları, tutuşumu kolaylaştıran ince beli, yiyip bitirdiğim dolgun kalçaları, tepeden topladığı topuzundan asılmam, benimle birlikte kendini beceren parmaklarındaki kaba yüzükler, dar kot pantolonları, siyak kalın botları, dudaklarımın arasına alıp emdiğim uzun zincirli küpeleri, omegaların oturmak için çıldırdığı kaslı uylukları, özellikle hareket ettikçe sallanan göbek deliğindeki pırlantaların işlendiği haç piercingi beni mahvediyordu, kahretsin düşünmek bile vahşileştiriyordu. Asla ama asla yanından lolipop ve çilekli sakızlarını ayırmaz, fırsat buldukça da kucağıma yerleşip dudaklarımı yiyip bitirirdi. Kızgın olduğum zamanlar bir deltaya tezat şeftali kokusu ile beni rahatlatır, onu mahvetmek istememe sebebiyet veriyordu.

Jungkook parlak, pahalı, dikkat çeken her şeye bayılırdı. Gösterişli yüzükler, pahalı- özellikle likör ve viski- içkiler, kıyafetler, arabalar, kemerler, hediyeler; bayılıyordu. Ve bunların hepsini ona verebilecek tek kişi bendim. Kendisi de biliyor, yine de bana kafa tutmayı seviyordu. İşte bu yüzden bir sigmaya delta gerekti.

Şu an ise, oturduğumuz bankta her zamanki gibi sevdiği çilekli sakızını gözlerimin içine bakarak patlatıp duruyor, yüzük parmağıyla siyah kıvırcık saçlarını geriye doğru ittirirken parlayan harelerini benden saklamıyordu. İnsanlar, Jungkook'un hareketlerinin bana meydan okumayla alakadar olduğunu düşünseler bile bunu kim sikler ki? Gerçeğin ne olduğunu bilen benliğim ve kurdum yüzünden olayları kendi içimizde tolere edebiliyorduk, keza Jungkook'ta öyleydi.

Tenim tenini istiyor, vücudum bunun için sabırsızlanıyordu. Onun için buradaydım lâkin o, sanki ben burada yokmuşum gibi arkadaşıyla sohbet ediyor, bakışları bana değdikçe dudakları alay dolu gülüşe ev sahipliği yapıyor, içimde dudaklarını parçalama isteği yeşertmek ten çekinmez bir edayla vücudumu süzerek dudaklarını ısırıp duruyordu.

Çok fazla dayanamadım, parmaklarım arasındaki sigarayı çöp kutusuna atarak ayağa kalktım. Nereye gideceğimi biliyordu, bu yüzden de ellerimi kumaş pantolonumun ceplerine yerleştirip -anahtarının ben de olduğu- odaya yürümeye başladım. Gelecekti, hatta arkamdan geldiğini bile hissediyordum. Bu farkındalık gülümsememe sebep olurken yanımdan geçen birkaç omeganın bana baktığını görüyordum, yine de umursamadım. Çok fazla gülümseyen biri olmadığım için insanlara garip gelebilirdi, önemi yoktu.

Odanın karşısına geldiğim gibi anahtarı çıkartıp kapıyı açarak içeri geçtim, kapıyı ardımdan kapatıp- çoğu zaman seviştiğimiz- deri kanepeye oturdum, bacaklarımı iki yana açarak. Dilim dudaklarımı ıslatırken bakışlarımı kapıya dikmiştim, çok beklemedim zira birkaç saniye sonra kapı açıldı ve Jeon Jungkook, tüm asilliği ile kapıyı kapatarak kilitlemişti. Yan bakışla bana baktıktan sonra alt dudağını ısırarak acele adımlarla yanıma gelip, kucağıma yerleşmişti bacaklarını iki yana açarak.

Belini sararak onu kendime çektiğimde kollarını boynumda birleştirip yüzüme yakınlaştı, dilini dudaklarımın üzerinden geçirtip alt dudağımı ısırdığında, gözlerimi kapatarak derin bir nefes almak istedim. Dudağımı birkaç kez çekiştirip benden uzaklaştı, fısıltı şeklinde mırıldanmadan
önce. "Giydiğin gömleğin yakası açık olduğu için köprücük kemiklerin davetkâr şekilde sanki bana bakıyor gibi." Kafasını iki yana salladıktan sonra yüzüme yakınlaşıp dudaklarını dudakalarıma bastırıp geri çekti. "Akşam, çalacak mısınız? Ben de gelmek istiyorum"

Alayla güldüm, bakışlarımı dudaklarından çekmeden. "Evet, senin için yer ayıracağım. Âh, ayrıca seni yiyip bitirmek istiyorum lâkin ondan önce bana neden feromonlarının sinirli olduğunu açıkla". Gözlerini devirerek kasıklarını kasıklarıma yasladı. Parmakları omzuma kadar gelen saçlarla oynamaya başladığında ona zaman tanıdım. "Birkaç gün sonra kızgınlığa gireceksin, Taehyung. İşin komik yanı aynı gün vita'da gelecek"

Kelimeleriyle gözlerimin içine sinen ateşi onun bile gördüğüne emindim. Öfkemi tüm kanımda hissediyordum şu an. Vita sikimde dahi değildi, delta bana-sigmasına- aitti. Ve ben biliyordum, Jeon'ların büyük babası gibi yobaz adam bile biliyordu bunu. Umrumda değildi, en güçlü, en tehlikeli, en arzu dolu olan kişi benimdi. Vita asla ona istediklerini vermezdi, ki bunu Jungkook'un da çok iyi bildiğini biliyordum. Söylediğim gibi Jeon Jungkook, gösteriş meraklısıydı.

Beni tanıyordu, sikeyim Jungkook beni çok iyi tanıyordu zirâ öfkelendiğimi hissettiği için söylediği kelimeler dudaklarını atılmamı sağlamıştı. "Hemin gün, altında kıvranmayı çok isterim. Lâkin yatakta beni övmeni değil", dudaklarını yaladıktan sonra devam etti. " Aşağılamanı tercih ederim"



Giriş bölümü böyle olduuuuu, umarım beğenirsiniz... BEĞENİN😭

OY VE YORUM YAPMAYANIN WİFİ KESİLSİN🤩

ŞAKAAA

𝙆𝙞𝙨𝙨 𝙢𝙚 𝙢𝙤𝙧𝙚Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin