1

2.3K 100 87
                                    

kitabı okumadan önce şunları belirteyim; kurgu bana ait değildir, ben sadece kurguyu chaelisa'ya uyarlamış bulunmaktayım. fakat olayların çoğu asıl kurgu ile aynı olmamaktadır ve kurguyu kendi ağzımdan yazmaktayım. iyi okumalar.

---

"başınız sağ olsun bay douglas."

sabahtan beri etrafımızda dolanan siyah giyinmiş soyluları görmekten sıkılmıştım. artık yeni malikanemize gitmek istiyordum. douglas'da benimle aynı duyguları paylaşıyor olacak ki bıkkınlıkla insanlara teşekkür ediyordu.

cenaze töreninin bitmesi üzerine bizi almaya gelen at arabasına binip douglas'ı bekledim. kısa bir süre sonra douglas'da arabaya binip kapılar kapanınca at arabası hareket etmeye başlamıştı. o esnada douglas'a dönüp konuştum.

"abinin ölmesi seni o kadar da etkilemiş görünmüyor."

douglas sinsi bir gülüşle bana dönüp bir elini çeneme götürdü ve konuştu.

"biliyorsun, malikanenin bana kalması uzun zamandır beklediğim bir şeydi."

kaşlarımı çatarak onu cevapladım.

"douglas, abine zarar verecek bir şey yapmadın, değil mi?"

"saçmalama roseanne, eceli geldi ve buralardan göçüp gitti."

douglas gülerek çenemdeki elini çekip at arabasının perdelerini araladı ve ormanı izlemeye başladı. gözlerimi devirip ellerimi birbiriyle birleştirip beklemeye başladım.

nihayet at arabasının durmasıyla douglas arabadan inip benim inmemi bekledi. ardından görevlilerin yardımıyla arabadan inip douglas'ın koluna girdim ve birlikte malikaneye ilerlemeye başladık.

malikanenin büyük kapısının önüne gelince kapının hızlıca açılmasıyla içeriye adımlarımızı attık. arkamızdan kapının kapanması ile douglas'ın benden ayrılması ile anlamsızca ona döndüm.

gülerek beni izlerken karşıma geçti, aramızda pek bir mesafe olduğu söylenemezdi.

"bundan sonra sadece karım olarak görevlerini yerine getireceksin. başka ailelerin hanımlarıyla buluşup arkadaş olabilirsin, ama başka beyefendilerle konuşmana asla izin veremem. anladın mı beni?"

dediklerine karşı sessiz kalmam karşısında douglas sinirlenmiş olacak ki sesini yükselterek konuştu.

"sana diyorum roseanne! anladın mı beni?"

sessizliğimi korumam karşısında daha da sinirlenmişti.

"konuşsana!"

yüksek çıkan sesinin ardından yanağımda hissettiğim sert darbe ile sendeleyip yere düşmüştüm. çıkan gürültünün ardından evin hizmetçilerinin hepsi başımıza toplanmıştı.

"bunların haricinde evde tek başına dolaşma. ayrıca sen, ebeveyn odasında kocana bacaklarını açan bir kadından başka bir şey olamayacaksın zaten."

douglas'ın ceketini çıkartıp hizmetçilerden birisine uzatması ile hepsi birden onun önünde eğilmişti, birisi dışında. yanıma gelen kahverengi gözlü güzel kızın bana yardım etmesiyle ayağa kalkıp ona gülümsedim ve kısık sesle konuştum.

"teşekkür ederim."

kızın elleri birbirine dolanıp ne yapacağını bilememesiyle gülümsedim. tam önümde eğileceği sırada onu durdurup konuştum.

"yapma, gerek yok. adın ne senin?"

"ben, benim adım minella madam."

"minella... ismin ne kadar güzelmiş."

the blood of madam roseanne, chaelisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin