Şişemin dibindeki son yurdumu içip boş şişeyi acı içinde izledim. Şişedeki yansımamla göz göze geldiğimde öfkeyle ayaklandım ve şişeyi büyük bir kayaya fırlattım. Acı Dolu öfkeyle bağırdım, artık içim içime sığmıyor, gücüm kalmamıştı. Derin bir iç çektim, paramparça şişeyedeki yansımama. Ben bu şişe gibiydim işte; öfkeli bir ruh beni alıp sertçe büyük bir kayaya çarpmış, tuzla buz olmamı sağlamıştı. Burnumu çekip umursamaz adımlarla ilerledim denizin kenarında. Dünya bana güzel gelmiyor artık; Deniz tuzlu bir sudan ibaret, yıldızlar ateş topları Ay ise güneşin ışığını çalan bir hırsız benim için.
Kimsenin iyi olabileceğine inanmayan, atan kalbini Davy Jones gibi çıkarmış, bir yaratığa dönüş-
müştüm. Ama bundan şikayetçi değilim sevmeyi unuttuğumdan beri bana zarar veren tek isim kendimim. Hayalimdeki gibi... Evet hayalim bu, o işkence gördüğüm karanlık odada ağlarken kendime şöyle söylemiştim; bir gün sana zarar veren tek kişi sen olana kadar savaş, ve bu harbı kazandığında sana zarar verebilecek tek kişi sen olacaksın. Benim tek hayalim buydu ve artık gerçekleşti. Amacıma ulaştım, bir hiç olarak yaşıyorum; görülmeyen, bilinmeyen, tanınmayan biri olarak yaşıyorum.Hayattan bir beklentim yok, bir hayalim yok, amacım yok, bu aslında güzel... Beklentin olmadığında zarar göremezsin, kalbin yoksa kırılamaz, duyguların olmazsa üzülemezsin...
Ellerimi siyah kapişonlumun cebine attım. Cebimde hissettiğim küçük kağıdı umarsızca çıkarıp açtım ve okumaya başaldım. Amaçsız dünyana bir anlam katmaya hazır mısın? Kalbini sakladığın sandığı aç, duygularını hapsettiğin mahsenden kurtar ve hayellerini hisset. Çünkü bunlara ihtiyacın olacak, ben geldim ve sen artık eski haline dönmelisin, yoksa bu savaşı kazanamazsın! Canın için savaş... Ve hayatta kal...
Bu da neyin nesi? Benim bir savaşı kazanmak istediğimi nereden çıkarmışlardı? Bu saçma notu umursamadan yere attım ve yoluma devam ettim, benim için canımın bir değeri yok. Bir savaşa girsem bile savaşamam. Artık buna gücüm yok, ben eski ben olamam. Eski ben çok güçlüydü her şeyin altından kalkardı, sevgi doluydu... Ama şimdi eskiye dönemem. Eski ben olmak savaşmak demek, eski ben olmak yorulmak demek ve eski ben olmak zarar görmek demek. Benim buna ne cesaretim var ne de gücüm. Bir savaşa girersem direnemem yere yığılır ve düşmanlarımı beklerim. Çünkü ben çok yoruldum. Beni yordular, bana zarar verdiler, içimdeki cesareti aldılar ve tekrar bir savaş istiyorlar.
Onlara istediğini vermem benim buna gücüm yok...
Kırmızı kuşağımı kuşanamam çünkü buna bile halim yok...06.09.2021
Giriş bölümü sonu
______________________
Devam edecek
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mokıta
Misterio / SuspensoSavaşmaktan bitap düşmüş bir ruhu eski haline döndüremezsin. O artık kendini kapatmış kalbini sağlam bir sandığa saklamış, duygularını bir mahsene kilitlemiş ve hayallerinden hissedemeyecek kadar uzaklaşmıştır. Ona "eskiye dön çünkü savaşa geliyoruz...