12

607 61 6
                                    

Mina

Şirketin önüne gelmemle birlikte stresim daha da artarken neden burada olduğumuzu, bunun Chaeyoung ile olan ilişkimizle ne alakası olduğunu düşünüyordum. Umarım saçma sapan şeyler söyleyerek hepimizi rezil etmez, bir yandan da atılmamıza sebep olmazdı. Bunu kötü bir anlamda söylemiyorum, genelde sinirlenince gerçekten sert konuşur ve eğer bu yüzden şirkete geldiysek bavulumu hazırlamam lazım demekti. Asansöre binip en üst katın düğmesine basarken bir yandan da sakinleşmem için kendi kendime motivasyon konuşmaları yapıyor, dudaklarımı ısırıyordum. Asansör kapısı açıldığında dışarı adımlamış, ezbere bildiğim odanın yolunu tutmuştum yavaş adımlarla. Zaten çok uzakta olmayan odaya geldiğimde bir süre kapının önünde beklemiş, içeride birilerinin konuşmalarını duyduğumda sessizce tıklamıştım. Yavaşça ileri ittirip içeridekilere bir göz atarken bizimkileri görmemle az da olsa rahatlamış, gerginliğimi belli etmemeye çalışarak içeri girmiş ve Chaeyoung'un yanına oturmuştum. İçeri giren bedenle daha da fazla heyecanlanırken kötü bir şey olmaması için dua ediyordum, tüm vücudumu sıcaklık basarken derin bir nefes almış ve çantamı yanımdaki boş koltuğa bırakmıştım. Chae nasıl hissettiğimi fark etmiş olacak ki elini elimin üstüne koymuş ve rahatlatıcı gülümsemesini sunmuştu bana doğru dönerken. Buna karşılık ben de elini tutarak yere doğru bakmaya başlamış, Jihyo konu hakkında bir şeyler konuşurken sadece dinlemiştim.  "Yani, böyle bir şey nasıl olur onu da bilmiyorum. Jyp gibi bir büyük şirkette nasıl olur da çalışanlar iki ünlünün ilişkisine müdahale edebilir ki? Böyle konuşarak çalışanları aşağılamak gibi olsun istemezdim ama buna izin verilmesi çok saçma. Bu saatten sonra söylediklerimden dolayı atılacak olursam hiç pişman olmam, sayesinde para kazandığı kişilere homofobiklik yapan biri bile hâlâ burada durabiliyorsa bir anlamı yok. Tek para kaynağınız olan grubu dağıtırsanız da siz kaybedersiniz." Jihyo konuşmasını bitirdikten sonra bize bakarak çıkmamızı işaret etti, ellerimiz ayrılmadan ayağa kalkarken yere bakmayı bırakmıyordum. Suçlu gibi hissederken tek yaptığım şey önümüzdekileri takip etmekti. Şirketten çıktığımızda Chaeyoung bana bakıp ellerimi elleri arasına alırken yüzüne bir tebessüm yerleştirmiş, bir şey demeden ellerini belime sarmıştı ardından. Şu an konuşmak istemediğimizden olacak ki ikimiz de susmaya devam etmiş, birkaç dakika sarılarak kalmıştık sadece. Görüşüme giren araçla karşımdaki bedenden ayrılmış, arabanın kapısına doğru ilerlemiştim. Bambam'in arabasına binip yurda geri dönerken Jihyo ben ve Chaeyoung arkada, Yugyeom ise sevgilisinin yanındaki koltukta oturuyordu. Üçü bir şeyler konuşurken ben sadece onların dediklerini dinliyor, kafamı yanımdaki bedenin omzuna yaslayıp dinlenmeyi deniyordum. Kafamın içi çok doluyken tek yaptığım saçımı okşaması için işaret edip mırıldanmamdı, bunu yaptığım her zaman ne istediğimi anlıyordu ve sayesinde rahatlıyordum. Ne kadar kaygılarım varsa hepsini çözeceğime inandırıyordu beni, belki başkaları gibi tamamen yok etmiyordu ama en azından çözmeme yardımcı oluyordu. Ellerini hissettiğimde ortam bir anda huzurlu gelmeye başlamıştı, sanki az önce gerginlikten elleri terleyen ben değilmişim gibi. Sonunda kendimi rahat bir şekilde açabileceğim aklıma geldiğinde kafamı kaldırmıştım sakince, anında kafasını bana döndürüp ne oldu diye bakarken gülümsemiştim bir saniyeliğine. Yüzündeki endişe giderken etrafımızdakileri umursamadan ellerimizi kenetlemiştim tekrar, bir şey demesine izin vermeden dudaklarımızı birleştirirken tek istediğim şey susup bana izin vermesiydi. Beni tanıdığını en iyi şekilde belli etmişti ben düşüncelerimle boğuşurken, ilk birkaç saniye duraksasa da ardından elini çeneme götürerek karşılık vermişti nazikçe. Ayladır bunları yapamamamızın üstünde bıraktığı garip etki yüzündendir ki hatırladığımdan daha yavaş bir şekilde hareket ediyordu, bu tempodan sıkılmış olduğumdan alt dudağını ısırmıştım acıtmayacak bir şekilde. Biz birbirimizi küçücük araba koltuğunda en yoğun şekilde yaşamak için mücadele verirken çalan korna sesiyle Chaeyoung bir küfür savurarak ayrılmıştı benden, o derin bir nefes alıp konuşurken ben de dediklerine gülmüş ve kapıyı açmıştım. "Ya Bambam zaten kaç ay sevgilimi benden ayrı bıraktın, birde utanmadan gelip bizi rahatsız ediyorsun." Peşimden hareketlenirken bana ithafen söylediği cümleyle arkamı dönmüş, kaşlarımı çatmıştım o seslice gülerken. "Gülmeyi bıraktığına göre hatırlatayım, mesajlarımıza bakarsak yine ben haklı çıktım." Kafasına bir tokat atarken benden kaçıp yurda doğru yürümeye başladığında arkasından bağırmış, omuz silkmesine sebep olmuştum dediklerimle. "Yalnızken çok memnundun herhalde, bir daha ayrılalım diye can atıyorsun baksana." Peşinden yurda girerken bugün üstümden bir yük kalktığından dolayı derin bir nefes almış, yanımda olduğu için bir kere daha şükretmiştim.



şaka maka michaeng'in en son selcasının üzerinden 2 yıl 7 ay geçmiş ne zaman fotoğraf atacak bunlar

sailed ship / michaengHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin