Dışardan gelen korna sesini duyunca son kez aynaya baktım. Fena değildim, en azından kendime göre. Telefonumu alıp dışarı çıktım ve arabaya doğru ilerledim.
Arabaya binince Harry beklemeden arabayı çalıştırmıştı. "Unutma kız tavlamaya değil vakit geçirmeye gidiyoruz, çok içipte salaklık yapma." dedim ona bakarak. "Kıskanıyor musun yoksa beni." dedi sırıtıp. "Salak salak konuşmasan ne olur Tanrı aşkına? Ben niye seni kıskanayım vakit geçirelim istiyorum sadece tek başıma takılmak için gelmiyorum." dedim göz devirerek.
Yaklaşık yarım saat içinde barın önüne gelmiştik. Müziğin sesi dışardan bile duyuluyordu. İçeri geçince alkol ve sigaranın kokusu burnuma dolmuştu ve yüzümü buruşturdum.
Herkes deli gibi dans ediyordu, bir kısımda oturmuş içkisini içiyordu. Ben insanları incelerken birden belimi kavrayan eli hissetmemle Harry'e döndüm. "Gel şuradaki boş masaya gidelim. Ne içeceksin?" diye sordu yürümeye başlarken. Omuz silkip masaya geçtim "Viski içerim." dedim.
İkimizin de içkileri gelmişti. Harry tekila ben viski içiyordum ve bir yandan da konuşuyorduk. Eğer biri Harry'le düzgün bir şekilde konuşabileceğimi söylese kesinlikle inanmazdım ama şuan buradaydık.
Bir süre içip konuştuktan sonra Harry ayağa kalktı ve beni de elimden tutup kaldırdı. Naptığını anlayamamıştım "Ne yapıyorsun Tanrı aşkına?" dedim kaşlarımı çatıp. "Tüm gün oturacak değiliz herhalde? Biraz dans edelim yorgun değilsindir diye düşünüyorum?" dedi gözlerime bakıp. "Hayır yorgun falan değilim ve haklısın eğlenmek için geldik." dedim ve ellerimi boynuna doladım. O da sırıtmaya başlamıştı ve ellerini belime koyunca şarkının ritmine uyarak dans etmeye başladık.
"Ne zaman uyanacağım acaba?" dedim etraftaki insanlara bakarak. Anlamadığı belli bir şekilde bana bakıyordu. "Sence de fazla iyi geçmedi mi? Bir kere bile kavga etmedik, birbirimize laf söylemedik kötü hiçbir şey olmadı gerçek olamayacak kadar güzel geçiyor. Şimdi de dans ediyoruz." dedim kendimi tutamayıp gülerek. Harry'de dediklerime gülmüştü "Aslında haklısın içkine zehir falan koymam gerekiyordu unutmuşum üzgünüm." dedi. Gülerek göz devirdim.
Bir süre konuşmadan sadece dans ettik. Sürekli yüzümü inceleyip duruyordu ve gerilmiştim. İnsanların yüzümü incelemesinden nefret ediyordum. "Niye yüzümü inceliyorsun ilk defa görmüş gibi..." dedim gözlerine bakıp. "Bu kadar güzel olduğunu yeni fark ediyorum daha önce hiç bu kadar yakın olmamıştık." dedi gözlerini gözlerimden ayırmadan. Evet Harry'den bunları duymayı kesinlikle beklemiyordum. Güzel olduğumu söylemişti?
Yavaşça bana yaklaştığını fark edince nefesimi tuttum. Şuan cidden düşündüğüm şeyi yapmayacaktı değil mi? İşin kötüsü şuan ona karşı koyamayıp bende yüzümü ona yaklaştırıyordum. Dudaklarımız birleştiğinde beni yavaşça öpmeye başlayınca bende karşılık verdim. Bu kadar iyi hissettirmesi doğru muydu? Sonra bundan pişman olacaktım buna adım kadar emindim. Alt dudağımı hafifçe ısırınca düşüncelerimden sıyrıldım. Anın tadını çıkartmak varken neden aptal aptal düşünüyordum ki? Ellerimi saçlarına daldırıp öpücüğü derinleştirdim.
En sonunda ikimizde nefes nefese kalmıştık. Ayrıldığımızda alnımı alnına yasladım. "Bu gece eve gitmek istediğine emin misin Lou.." dedi bana beklentiyle bakarak. Şuan kesinlikle daha fazlasını istiyordum ve onun da istediğine adım kadar emindim. "Sana gelme gibi bir seçeneğim var mı?" dedim sırıtarak. "Sence seni istememem gibi bir seçenek var mı? Şuan tek istediğim sensin. Uzun zamandır bunu bekliyorum." dedi gözlerimin içine bakarak. Uzun zamandır mı? Cidden söylemiş miydi bunu.. "Ailen sorun olmayacak mı?" dedim. "Hayır evde değiller merak etme."
İçtiklerimizin ücretini ödedikten sonra bardan çıkıp Harry'nin arabasına bindik. Evi çok uzak olmadığı için yaklaşık 15 dakikada evinin önüne gelmiştik. Eve girdiğimizi gibi Harry resmen beni odasına çekiştirdi.
Üstündeki deri ceketi çıkarttıktan sonra beni yatağa ittirip üstüme çıkmtı ve sanki uzun zamandır bunu bekliyormuş gibi öpmeye başladı. Bende aynı şekilde ona karşılık veriyordum.
Geri çekilip üstündeki tişörtü hızlıca çıkarttı. Daha önce onu hiç böyle görmemiştim ve fazla iyiydi... Vücudundaki dövmeler onu daha da güzel yapıyordu. "Bunu istediğine emin misin?" diye sordu bana bakarak. Dövmelerini incelemeyi bırakıp tekrardan yüzüne baktım. "Sence istemesem bu halde olur muyduk?" dedim ve üstümdeki tişörtü çıkartıp kendime çektim ve sertçe öpmeye başladım.
Ellerini saçlarıma daldırıp dudağımı emerken kalçalarımdan tutup kendine bastırınca boğukça inledim. Ellerimi pantalanonuna gotürüp çekiştirirken birden bir kadın sesi duymamla ellerimi hızla çektim. Harry'nin de beklemediği her halindan belliydi. Gözleri korkuyla büyümüştü ve hemen geri çekilmişti.
Kapıda duran adam ve kadını görmemle yüzüm tamamen kızarmıştı. Adamın kaşları olması gerekenden fazla çatılmıştı ve kadının yüzündeki şaşkınlık açıkça görülüyordu.
Adam birden üstümüze yürüdüğünde ne olduğunu saşırmıştım. "Ne halt yiyorsun Harry!? Seni daha öncede uyarmıştım ve sen hala bu pisliğe devam ediyorsun!" diye bağırdı sinirle. "Anneni de beni de utandırıyorsun!" dedi sinirden yüzü kızarırken.
"O kadın benim annem falan değil! Benim annem kendim olduğum için bana kızmaz ve utanmaz anlıyor musun?! Sizinle yaşıyorum diye o benim annem olmuyor aklına sok şunu!" diye bağırdı sinirle. Evet şuan kesinlikle bu kavganın ortasında olmak istemiyordum.
"İstesen de istemesen de Caroline senin annen, benim evimde benim kurallarım geçerli ve bir daha bu tür şeylerin olduğunu görmeyeceğim! Eğer tekrardan olursa yemin ederim seni pişman ederim Harry!" diye bağırdı sinirle.
Harry'e baktığımda gözlerinin dolu olmasını beklemiyordum. Yataktan sinirle kalkıp tişörtünü üstüne geçirdi. Bende adamla kadının yüzüne bakmaya utanarak üstümü giyindim. Harry kolumdan tuttu ve dışarı çıktık. Babasının bağırışlarını hiç umursamadığı belliydi. Birlikte arabaya bindiğimizde sinirle arabayı çalıştırdı ve hızla sürmeye başladı.
"Harry Tanrı aşkına sakin ol... Neden bana annenle babanın bu kadar sert çıkışabilecegini söylemedin.." dedim gergince. "O benim annem değil Louis ve ayrıca ne dememi bekliyordun babam ve sevgilisi homofobik mi deseydim?!" dedi sinirle. Gittikçe arabayı daha da hızlandırıyordu ve bu gidişle cidden bir yere girip ölecektik.
"Tamam haklısın. Ama önce şu arabayı kenara çek yoksa ikimizde öleceğiz çok hızlı gidiyorsun." dedim sakince. Ben bunu söyledikten sonra yavaşladı ve arabayı kenara çekti.
Araba durduktan sonra sinirle direksiyona vurdu ve ağlamaya başladı. Onu böyle görmeye dayanamıyordum. Kendime çekip sıkıca sarıldım. Geri çekilmeyip yüzünü boynuma gömdü ve tek kelime etmeden sadece ağladı. Harry'i ilk defa bu kadar kötü bir şekilde görmüştüm.
Ağlaması yavaş yavaş durunca geri çekildi ve gözlerini sildi. "Bu olanlardan kimseye bahsetmeyeceksin Louis söz ver." dedi kızarık gözleriyle bana bakarak. "Söz veriyorum merak etme... Başka bilen biri var mı?" diye sordum merakla ona bakarak. "Alora ve Niall biliyor sadece, birde eski sevgilim. Artık sende biliyorsun." dedi iç çekerek ve arabayı çalıştırdı. "Beni isteyerek mi öptün?" dedim gergince. Bir süre cevap vermeyip dışarıyı izledi ve en sonunda bana bakmadan arabayı sürmeye başladı. "Sarhoştuk, alkolün etkisiyle olan birşeydi. Ve ilgimi de çekmiştin daha fazlası yok." dedi omuz silkerek.
Bu dedikleri canımı yakmıştı. Sarhoş olmasaydı demek hiçbiri olmayacakti. "Hani insanlar sarhoşken gerçekleri söylerdi?" dedim gözlerimi ondan ayırmayarak. Bunu kendi söylemişti. "Lou konuyu uzatma lütfen." dedi direksiyonu gergince sıkarak. "Peki." dedim sadece ve başımı cama yaslayıp dışarıyı izlemeye başladım.
Eve gidince kendimi direkt yatağa atıp yastığıma sarıldım. Harry uzun zamandır beni istediğini söylemişti. Beni öpmüştü. Sonra onun evine gitmiştik ve birlikte olacakken ailesi bizi basmıştı. Üstelik Harry beni alkolün etkisiyle öptüğünü söylemişti. Olanları sindiremiyordum ve artık sinirden gözlerim dolmaya başlamıştı.
Bir süre sadece bunları düşündükten sonra en sonunda uykuya karşı koymayıp kendimi bıraktım. Yeterince yorucu bir gündü.
Ehm birazcık şerefsizlik yaptım inş bana sövmemişsinizdir.. Bu hafta belki yb atamayabilirim en geç haftaya atarım <33
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Always You | L.S.
FanficHarry okulun basketbol takımında ve okulda da oldukça popüler, Louis ise okulda kende halinde takılan çok çevresi olmayan biri.