Merhaba günümü güzelleştiren güneş, merhaba minik serçeler ve merhaba yalnızlık.
Yine ilk uyandığımda huzurlu olsam da devamında yataktan çıkmak dahi istemediğim bir gün olıyordu hayata karşı içimde o sığmayan sevgime sadece doğadan karşılık bulabiliyordum. Çiçeğe, böceğe, gökyüzünü süsleyen, batan o kızıl güneşe aşıktım. Nasıl olurdu bu kadar bir şeyleri böylesine severken insanlardan aynı sevgiyi göremiyordum ki. Her şey güzellik miydi gerçekten. Bu insanlar yüzünden ruhumun çekildiğini hissediyordum. Ama hayır aynaya baktığımda ruhsuz bir insan görmek isteyeceğim son şeydi. Bu hayata bir kere geliyorum onu da mutsuzluğum ile kayıp gitmesini istemiyordum.
Maalesef yine hazırlanıp okula gitmem gerekiyordu üniversite 2. Sınıfa giden biri için fazla sıradan kıyafetler seçiyordum. Çünkü kıyafet almak denemek dahi istemiyordum, hem neden isteyeyim ki hiç bir şey yakışmıyor, hiç bir şey güzel olmuyordu üzerimde her şeyini internetten halleden biri olarak avm ye en son ne zaman gittiğimi bile bilmiyordum.
Annemin bu baskıcı tavırları, kardeşimin saçma laf sokuşları ve uzaktan uzağa özlem duyduğum abim. Abim beni onlar gibi yargılamıyordu şişko olduğumu yüzüme vurmuyordu en azından. Belki aynı evde yaşasak o da aynısını yapardı. İyi ki uzağız demek üzücü ama bu ihtimali göz önünde bulundurarak söylüyorum abiciğim. İyi ki uzaktasın da beni özlüyorsun. Senin sevgin aile sevgisi için yetiyor bana emin ol.
Yavaş hareketler ile üzerime bir şeyler geçirdim, ve en sevdiğim öğün için kahvaltı yapmaya indim he zamanki gibi masa yine dolu doluydu Rus yardımcımız Katya yine beni sevindirmişti. Sahi yemek yemek neden bu kadar güzeldi ki..
Sadece saçımı tarayıp evden çıkmıştım, insanların bana iğneleyici bakışları, hatta bana bakarak şükür çektiklerinden bile emindim. Bu duruma ne alışabildim, ne de karşı koyabildim. Umutsuzca okuluma gitmek için bir otobüse bindim. Evet şimdi boş bir yer bulup ve kulaklığımı takarak insanlardan uzaklaşmayı diliyordum. Fakat dilediğim gibi ilerlemedi hem nasıl ilerlesin bu İstanbul kalabalığında...
Okula sonunda gelmiştim tanıdık bir yüz beni şu an en mutlu edecek şeydi. Kendimi bu kadar kişinin arasında yalnız hisseden tek ben miydim acaba ve sonunda yakın arkadaşım Zeynep i gördüm o da beni görünce gülümseyerek yanıma geldi hızlı adımlarla.
"Selam pamuk şekerim"
Bana bu seslenişi hoşuma gidiyordu, çünkü pamuk şekere bayılırım..
"Selam Zeynom napıyorsun" diye sordum heyecanlı olduğu ve yeni bir şeylerin olduğu o kadar belliydi ki okulun ilk haftası olduğu için kimse derse girmiyor kantinde vakit geçiriyordu. Biz de kantinde bir masa bularak oturduk.
"Ah Evrim neler oldu bilemezsin aşık oldum kızıım" dedi yüzündeki büyük gülümsemesi ile ellerini yüzünde birleştirmiş bana bakıyordu. Çok şirin ve güzel bir kızdı içten içe onun gibi olsaydım keşke diye içimden geçirmeden edemiyordum.
"Zeynom gerçekten ben de tam bugün kime aşık olacak diye bekliyordum seni" dedim kahkaha ile
"Ya Evrim demesene öylee, bu sefer farklı"
"Hımm demek farklı, nesi farklı mesela yeni gelen 1. sınıflardan mı buldun hayırdır" dedim gülerek.
"Aman Allah korusun Evrim ya, küçük istemiyorum biliyorsun" dedi sırıtarak
"Hayır, hayır yapmadım de, o imayı yapmadım de bana Zeyno" dedim
"Ne yaa, yaştan bahsediyorum senin için fesat" dedi kahkaha eşliğinde
Bu kız tam bir deliydi, o kadar alıştırdı ki kendine sanki her lafında fesat bir şey aramam gerekiyormuş gibi geliyordu. Benim suçum değildi bu, hala yüzümüzde gülümseme vardı ve sınıfın yolunu tutmuştuk. Birinci sınıfların heyecanı, üst sınıftaki erkeklerin yeni gelenlere güzel kız var mı acaba diye bakışları. Son sınıfların biz buranın kralıyız der gibi yürümeleri. O kadar belli oluyordu ki her şey. Sadece oturup biraz izlemek yeterli oluyordu. Sınıfa gittiğimizde çoğu kişi yoktu, hoca wp grubunda kesinlikle derse katılmamızı istediğini belirtmişti. Sadece dakikalar vardı dersin başlamasına ve çoğunun olmaması beni şaşırttı. Böyle sinirli, takık bir hoca ile uğraşmak asla istemezdim.
Sınıftaki kızlarla ders sonrası okulda sohbet edip ben eve geçmiştim. Onlar ise bir kafeye gidip sohbete devam edeceklerdi. Mecburi olmasa okula bile gitmek istemeyen ben için eve koşmak benim için en iyisiydi. Bu kadar özgüvensiz olmak istemezdim, bu kadar kilolu olmak istemezdim ve bu kadar yalnız olmak. Hayatımda bi kaç sosyal medyadan tanıştığım arkadaşlarım ve zeynodan başka kim vardı ki. Ben de mutluluğu hak ediyordum. Eksiğim yoktu fazlam vardı. Evet kilo fazlam.. Diyet yapmaya cesaret bile edemeyen Evrim.Aptal Evrim diye kendime kızdım her gün bu kadar kendine yüklenmek sana iyi gelecek mi sanıyorsun. Psikolojimin artık alt üst olduğunu biliyordum.
Sosyal medyadan tanıştığım Hakan ile dertleşmek istiyordum, ona kilolu olduğumu söylemedim bile. Söylesem belki benimle konuşmak istemezdi, korkuyordum. Fake bir fotoğraf ile onunla arkadaşlık kurmuş ve gerçeği öğrenmesinden onun güvenini kırmaktan korkuyordum. İnsanlar arkadaş olurken bile güzellik arar olmuş bu beni çok tedirgin etmeye başladı hep ezilen kişi olmaktan yoruldum.
Onunla uzun uzun konuştuktan sonra odamdan çıkıp yemek yemek için mutfağa indim annem de oradaydı
"Hehh Katya yemek getir, anca yemek düşünce aklına gelir zaten bu" ah anne neden böylesin ki.
"Öğlen bi tost yedim anne akşam 8 olmuş acıktım" dedim. Bu açıklamayı yapmak bile üzücüydü. İnsalar acıkmaz mı zaten onlar da yemek yer. Neden ben yerken bu kadar gözlerine batıyordum ki.
"ne yersen ye Evrim, ben kalkıyorum. otur masaya dünyayı ye hatta." dedi bir hızla odadan çıktı. Moralimi her zamanki gibi alt üst etmişti. Belki babam yaşasaydı böyle olmazdı, belki babam yanımda olsaydı benimle böyle konuşmasına izin vermezdi.
Moralim bozulunca iştahı kapananlardan olmayı çok isterdim şu an. Ben tam tersi sinirden ve içimde tuttuğum öfkemden daha çok yiyordum. Yemek yemek bi bağımlılıktı benim için. Beni mutlu eden bir şeyden nasıl kısabilirdim ki. Bu çok zordu, hatta imkansız.
🌸🌸🌸
Merhaba yıllar, yıllar sonra tekrar buradayım. Bu sefer bir okuyucu değil, yazar olarak geldim.
Genç bir kadının hayatına dokunacağız bu masalda.
Şunu belirtmek istiyorum, kilosu ile mutlu olanlar da var, onlar iyi ki varlar.
Evrim ise mutsuz ve değişim istiyor. Herkes zayıf olmak zorunda değil bu hayatta. Eğer aramızda Evrim gibi insanlar var ise içine asla kapanmasın. Evrim biraz hassas bir kadın o yüzden ona kızmayın.
Umarıımm beğenirsiniz ve destek olursunuz bana.
Çok çok büyük bir kitle istemiyorum az ve öz seven olsun kitabı bu bile beni çok mutlu eder.
Neyse uzattım ben kaçıyorum, bu kısa bölümün ardından uzun bir bölüm sizi bekliyor olacak.
Amaa
En önemlisi Evrim aşık olacak ❤️🌸🌸🌸

ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVRİMİN DEVRİMİ
RomansBu kadının kilosu ile başı dertte. Tüm özgüvensizliği ile, Tüm cesaretsizliği ile, Tüm hayatı boyunca sevgisizliği ile, Ona yardımcı olacağız.. Çünkü o aşk kadını.. Onun sevmeye sevilmeye ihtiyacı var. Biliyor ki dünyayı sevgi kurtaracak, Biliyo...