Ne yaptığımı kesinlikle bilmiyordum. Ama bildiğim tek şey, kendimi bu adamın yanında güvende hissettiğimdi. Arabadaydım ve hiç sesim çıkmıyordu. Fırat abi de hiç konuşmamıştı. Sonunda araba durdu ve büyük arazide durduk.
''Neden buradayız?''
İstemsizce ağzımdan bu iki kelime kaçtı. Fırat abi bana dönüp içten bir şekilde gülümsedi.
''Burası yeni yuvanın girişi evlat''
Açıkcası yakınlarda kapı göremediğim için biraz ürkmüştüm. Ya bana kötü bir şey yaparsa diye düşünmekten kendimi alıkoyamadım. İri yarı olan adamlar yürümeye başladığında Fırat abi de onların peşinden yürüdü. Ben de en arkadaydım. Biraz ilerleyip durduk. Önümüzde ne olduğunu görmek için biraz yana kaydım. Düz bir duvarın önündeydik. Ne olduğunu anlamadan bir adam eğilip ellerini duvarın alt kısmına koydu ve bir geçit belirdi. Çok açık bir yer değildi hatta ufak bir tünel gibi diyebilirim. İki insanın birlikte geçebileceği büyüklükteydi. Fırat abi yavaşça arkasını dönüp bana baktı.
''Şu an neler olduğunu anlamaya çalışıyorsun biliyorum. Ama bu son sessizliğim. Buradan içeri girdiğimiz an sana her şeyi baştan sona anlatacağım. ''
Gülümsedi ve elini bana doğru tutmam için uzattı. Kalbimde bir şey hissettim. Bu adam bana şevkatle bakıp içten bir şekilde gülümsüyordu. Bir an keşke babam da böyle baksaydı diye geçirdim içimden. Sonra kendi kendime öfkeyle doldum. O it benim öz babam değildi! Yıllarca beni kandırmaları yetmemiş bir de ezmişlerdi. Adamın eline tekrar baktım ve sertçe elini kavradım. Tünelin girişine doğru beraber yürüdük ve yavaşça diğer tarafa süzüldük. Başımı kaldırdım ve etrafı inceledim. Bir beton yığınının arka tarafında saklı olan bu cennete baktım. Burnuma gelen çiçek kokularını derince içime çektim. İçimi sonsuz bir huzur kapladı. Sanki ait olduğum yerdeymiş gibi hissettim.
''Ait olduğun yerdesin Anıl''
sesi ile kafamı yan tarafıma çevirdim. Fırat abi bir kez daha gülümsedi ve tekrar konuştu.
''Haydi biraz yürüyelim ve her şeyi anlatayım.''
Sessizce onun yanında yürümeye başladım. Açıkçası buraya gelmeden önce beynime yerleşen her şey beni meraklandırmıştı ve bütün ayrıntıları öğrenmek istiyordum.
''Biz 3 kardeştik. Ablam, abim ve ben. Annemiz ve Babamız kötü büyücülerin lanetlerinden kaçamadılar ve onlar yüzünden öldüler. Bizi kurtarmayı başarmışlardı ama onlar artık yoktu. ''
Ne büyücüsü? Lanet mi? Fantastik bir filmdeymişim gibi hissettim kendimi. Daha sonra tekrar dikkatimi ona verdim. Çünkü tüm bu söylediklerini büyük bir ciddiyetle anlatıyordu.
''Daha sonra o büyücülerin sonlarını getirmek için her şeyi yaptık. Bunları yaparken bir koruyucu meleğe denk geldik ve bize yardım etmek için geldiğini söyledi. O saflığın koruyucusu olan bir melekti. İçinde saf iyilik vardı. Zamanla abim ona deliler gibi aşık oldu.Ve anladık ki koruyucu meleğimizde abime aşık olmuş. Evlendiler ve hayatımız o sıra büyük bir huzura erdi. Büyücülerin neredeyse kökünü kurutmuştuk. Sadece birkaçı kalmıştı. Sonra koruyucu meleğimiz yani yengem hamile olduğunu öğrendi. Gerçekten çok sevinmiştik. Çünkü doğacak çocuk ailemize bir kez daha huzur getirecekti ve soyumuz devam edecekti. Ama doğum günü geldiği zaman işler düşündüğümüz gibi gitmedi. Son büyücüler çocuğu çalıp gittiler ve bir daha izlerini bulamadık. Yengem doğumda kendini kaybetti ve hayata veda etti. Abim çocuğu bulmaya çalışırken büyücüler tarafından alt edildi.''
Durup derin bir nefes aldı ve sonra kalbimin hızlı atmasını sağlayan o cümleleri söyledi.
''O çocuk sendin Anıl. Ben senin amcanım evlat ve seni bulana kadar ölmeyeceğime dair babana söz verdim. Sözümü tuttum oğlum, seni buldum. Seni o lanet büyücülerden kurtardım. ''
''Ne? Yani tüm bunlar...Garip. Ben büyücü bir aile ile mi yaşıyordum. Hiç belli etmediler''
Kafayı yemek üzereydim. Bir masalın içinde gibi hissediyordum kendimi. Gerçek olamayacak şeyler... Ama gerçekti bunlar. Lanet olasıcalar sadece beni kaçırmakla yetinmemiş ailemi öldürmüşlerdi. İntikam alacaktım. Bedenim nefretle dolmaya başlamıştı. Gözlerimin karardığını hissettim.
''Bu anlattıkların..Gerçek mi?''
Son kez emin olmak için bu soruyu yönelttim, az önce amcam olduğunu öğrendiğim adama.
''Gerçek. Her şey gerçek. Ve sen, en önemli olansın Anıl. Sen bir savaşçı kurt ve bir meleğin çocuğusun. Sana ihtiyacımız var. Çünkü sen bundan sonraki hayatında bir enjektör görevi göreceksin.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Enjektör
Fiksi IlmiahAile olarak bildiği insanların yanında hiç sevgisiz, bir köle gibi yaşadığı seneler sonrasında, on sekiz olduğu gece hayatı fazla hızlı bir şekilde değişen bir genç. Yaşayan bir enjektör görevi gördüğünü ve daha önce keşfetmediği birçok özelliğinin...