Mesajı okuduğumdan beri içimde inanılmaz bir sıkıntı çığ gibi yuvarlanarak büyüyordu. Bu birilerinin kulağına gitmemeliydi. Kesinlikle olmazdı.
Bu benim sonum olurdu.
Başımın altında ki yastığı düzeltip üzerimde ki pikeye biraz daha sarındım. Çok halsiz hissediyordum. Belki de bu tamamen piskolojikti.
Kendime gelmem lazım.
Başımı çevirip boydan boya olan büyük camdan dışarıya bir bakış attım. Hava kapalı görünüyordu. Ama bu Cody'nin yanına gitmeme engel değildi.
Yataktan kalkıp dolabımın karşısına geçtim. Madem annem evde yoktu o zaman istediğim gibi giyinebilrdim.
Yırtık bir kot ve gri salaş bir tşört çıkarıp üzerime geçirdim. Pantolonun paçalarını kıvırıp beyaz converselerimi giydim. Dalgalı saçlarımıda açık bıraktıktan sonra aynaya bir bakış attım.
Böyle olmalıydım. Eski zamanlardan kalma bir rahibe değil. Ve annem bu kadar katı olmamalıydı.
Evden çıkıp arabaya binmek için o tarafa doğru ilerlerken telefonum çalmaya başladı.
Ekranda bilmediğim bir numara vardı ve ben açıp açmamak konusunda inanılmaz tereddütte kalmıştım. Ne var? Annem beni sadece kıyafet konusunda eğitmedi.
"Yabancılarla konuşmamalısın Britney."
Kes sesini anne.
"Efendim." Arkadan saçma hışırtı ve kesik nefesler geliyordu. Bu ne be?
"B-britney." Harry'nin fısıldayan sesi kulaklarımın uğuldamasına yol açtı.
"Harry sen iyi misin?"
"Hayır. Hayır sanırım yaralan-dım." Kalbimin boğazımda atmaya başladığını hissettim. Yaralanmak mı? Tanrım umarım iyidir.
"Harry sakin ol ve bana nerede olduğunu söyle." Kesik birkaç nefesten sonra birkaç sokak ileride bir ev tarif etti. Elim ayağıma dolaşmış bir şekilde arabayı kullanmaya başladım. Gaz pedalına iyice yüklendiğimde yanımdan geçen ağaçlar yavaşça silikleşmeye başlamıştı.
Harry'nin adresi tarif eden sesi kulaklarımda yankılanırken girdiğim sokakta önünde durduğum ev kendini hemen belli etti.
Arabadan hızla inip koşarak kapısı zaten açık evden içeri girdim.
Evde sadece ufak birkaç inleme ve nefes sesi hariç çıt yoktu. Biraz daha ilerleyip salon olduğunu tahmin ettiğim yere girdim. Siyah renk deri koltuğun altında kıvrılmış ama yinede uzun boyunu belli eden bedene takıldı gözlerim. Hemen ardından da yerde süzülen kana.
"Aman Tanrım Harry!" Koşarak yanına geldiğimde dizlerimin üstünde oturup başını bana doğru çevirdim. Harry'nin acıyla kasılmış yüzü içimi acıtırken odak noktasını kaybetmek üzere olan gözlerini yüzüme dikti.
"B-bacağım." Başımı eğip bacağına baktığımda kırmızı renk sıvının beyaz püsküllü halının üzerinde lekeler bıraktığını gördüm.
"Tamam. Aa bak şimdi seni hastaneye götüreceğim ve sen-" Elini havaya kaldırıp durmamı sağladı.
"Has-hastane olmaz." Elinde ki telefonu bana uzatıp kulağıma götürmemi sağladı. Dudaklarımı kıpırdatıp 'bu kim' dedim.
"Do-doktor. İsmi John." Ellerim heyecandan titremeye başladı. Sol elimi alıp kendi büyük elinin içine alıp sıkmaya başladı. Ağzından çıkan küçük iniltiler kendini çığlık atmamak için dizginlediğinin göstergesiydi sanırım.
"Ah Harry? İyi misin?"
"B-ben Britney. Harry'nin arkadaşıyım ve o yaralı buraya gelseniz iyi olur."
***
Odadan gelen iniltiler kesildiğinde oturduğum parke zeminden kalkıp hemen yan tarafımda ki kapıyı araladım.
Harry sadece boxerla ve bacağı sarılı bir şekilde yatağın üzerinde uyuyordu. Alnında ki terler çektiği acıyı kanıtlar gibiydi.
Doktor çantasını toplayıp bana döndü. "Kurşun sıyırmış ama kanaması fazlaydı. Bir süre bacağını zorlamasa iyi olur." Elindeki kağıdı bana uzattı. "Bunlar almanız gereken ilaçlar. Şu birkaç gün onun için zor geçecektir. Ateş falan anlarsın. Yanından ayrılma. Harry'i biraz tanıyorsam bunu ona yapanlardan intikam almaya çalışacaktır. İyileştiğinden emin ol. O benim oğlum sayılır." Yanımdan geçip gittiğinde yavaşça Harry'nin yanına ilerleyip yanına oturdum. Güzel yüzünü hafızama kazır gibi inceledikten sonra uzanıp çikolata rengi buklelerini geriye itip yavaşça okşamaya başladım.
"Tanrı sanırım benimle dalga geçiyor ha ne dersin?"
Elimin tersiyle elmacık kemiğini okşadım.
"Seni ne kadar sevdiğimi biliyor olsaydın Tanrı şahidim olsun ki boynuma atlardın. Ama ne sen bunu yapacak kadar aptalsın ne de ben bunu sana söyleyecek kadar cesaretli."
Yataktan kalkıp Harry uyandığında ona yedirebilmek için çarba yapmaya aşağı inmeye başladım.
-Harry
Beni seviyor.
Britney beni seviyor.
Ve ben sadece intikam almak için onu kullanan aptalın tekiyim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Green Eyes
FanfictionAnnem saçlarımı sıkıca iki yandan ördükten sonra omuzlarımdan aşağı sallanmasına izin verdi. Kim 18 yaşında hala pileli etek giyer yada saçlarını örerdi ki? Tabi ki ben! Her neyse, ben Britney ve sizde benim 'terbiyeli' hayatıma hoşgeldiniz. [06...