Gerçekten sabah sabah bunu çekmek zorunda mıyız ya? Gözlerimi ovuşturup doğruldum. Şeyma da söylenerek uyandı.
"Kesin savaş çıkardılar mutfakta, inmeyelim lütfen."
"Reyyan saçmalama, kalk da bakalım şunlara."
"Off." Sızlanmam tabi ki bi işe yaramadı ve Şeyma kendisiyle birlikte beni de yataktan çıkardı. Mutfağa yaklaştıkça sesler artıyordu. Elif ve Amine kahvaltı hazırlamaya çalışıyordu ama Melisa her zaman olduğu gibi cıvıtıp her yeri birbirine katmıştı.
"N'oluyor ya? Sesiniz ta yukarıdan duyuluyor."
"Şeyma lütfen Melisa'yı başımızdan al." dedi Elif yalvarırcasına. Ama Melisa kollarını Amine'nin beline sarmış bırakmıyordu.
Benim kafam buzdolabının yanındaki çöpe takılmıştı. Çünkü dün akşam benim açtığım şarap şişesi boş bi şekilde çöpün içindeydi. Çöpe ilerleyip boş şişeyi elime aldım.
"Yuh, kim bitirdi bunu? Uyumaya çıktığımızda yarısı doluydu daha. Cinler mi içti?"
"Ben içtim." dedi Emir. "Dün gece uyku tutmadı da, hem bozulacaktı. Ben de içtim."
"Anladım." demekle yetindim sadece. Bok suratlı Çınar koltuğa oturmuş mal gibi bize bakıyordu. Bu çocuktan cidden nefret ediyordum.
"Melisa yeter ya bırak da hazırlasınlar bi an önce yiyelim. Hem sonra dışarı çıkarız kız kıza." Cümlem bittiğinde Melisa'nın gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Hemen kollarını Amine'nin belinden çekti ve onlara yardım etmeye başladı. Çınar ayağa kalkıp Amine'ye yaklaştı ve konuşmak istediğini söyledi. Aslında şu an onlara bakmam ve dinlemem ayıp olabilirdi. Ama Çınar'a güvenim sıfırdı ve Amine'yi kırmasını istemiyordum. Bahçeye açılan kapının önünde konuşuyorlardı. Ben de onlardan çok uzak değildim, duyabiliyordum ama dinlemiyormuş gibi yapıyordum.
"Benim neden haberim yok kız kıza dışarı çıkacağınızdan Amine?"
"Ben de bilmiyordum ki kızlar planlamış."
"Beni bu salaklarla bırakıp hiç bi yere gidemezsin."
"Nasıl gidemezsin? Gayet giderim." Çınar birden Amine'nin koluna yapıştı. Amine bunu beklemiyor olacak ki ağzından canının yandığına dair bi ses çıktı. Hemen ayağa kalktım. Müdahale etmem gerekiyordu.
"Hop dedik Çınar bey, bırak kızın kolunu." Elimi Çınar'ın elinin üstüne koymuştum.
"Sanane Reyyan, atlama sen her şeye. Git Emir'e yavşa, belli zaten bi şey olduğu."
"Ne diyorsun sen gerizekalı?! Düzdün konuş!" Bağırdığım için herkes uğraştığı işi bırakmış bize bakıyordu. Çınar Amine'nin konunu bırakmış tamamen bana dönmüştü.
"Asıl sen düzgün konuş, hatta konuşma. Sevgilimle de arama girme."
"Ben sizin ilişkinizi sikiyim ya. Gerizekalı arkadaşıma düzgün davran o zaman." Söylediklerim Çınar'ı sinirlendirmişti. Beni omuzlarımdan ittirdiğinde sırtım feci bir şekilde arkadaki cama çarptı. Bir adım geriye çekildim. Emir koşarak yanımıza geldi. Arkasından da diğerleri koştu. Emir Çınar'ın boğazına sarılmış nefesini kesiyordu.
"Bir daha sakın ne Reyyan'a ne Amine'ye böyle davrandığını görmeyeceğim." dedi Emir dişlerinin arasından.
"Sen kimsin lan!" Amine ağlıyordu. Ben hala camın önündeki yerimde dikiliyordum. Alp Emir'in kolundan tutup Çınar'ın boğazını bırakmasını sağladı. Çınar hiç bir şey söylemeden dışarı çıktı. Dış kapıyı da çok sert bir şekilde kapatmıştı. Herkes şokta gibiydi. Melisa'nın Çınar'ın arkasından "Yavaş, hayvan!" diye bağırması onları kendine getirdi. Kızlar Amine'nin yanına oturup ağlamaması gerektiğini söylüyordu. Emir yanıma gelerek eliyle saçımı kulağımın arkasına koydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECEYE GÜLÜMSE
Roman pour AdolescentsAy mıdır geceyi aydınlatan? Yoksa gece midir Ay'ı bu kadar değerli kılan? Peki Güneş sıcak mıdır? Aramızdaki her şeyi eritebilecek kadar? Görünmez iplikle bağlanmış bir dostluk, koparılamaz bağlar, sonu gelmeyen bir yolculuk, hepsi birbirinden farkl...