Ji-Kyung'dan
Akşam mecburen birlikte yatmak zorunda kaldık. Sabah kalktığımda velihat prens çoktan kalkıp gitmişti. Yataktan kalkıp benim için getirilen elbiseleri giydim. Kahvaltı hazırdı, kahvaltı ettikten sonra ne yapıcağımı hiç bilmiyordum ki odanın dışında bekleyen hizmetkar Seo-Yeon'un geldiğini ve içeri girmek için iznini beklediğini söyledi.Hemen izin verdim Seo-Yeon ve yanında bir kız içeri girdi "Selamlarımı sunarım velihat prenses" dedi Seo-Yeon'un yanında ki kız. "Velihat prenses bu Min-Seo baş hazırım kızı size bahsetmiştim" Seo-Yeon böyle diyince hatırlamıştım. Hepimiz masaya oturmuş konuşuyorduk kahkaha sesleri odanın her tarafında yankılanıyordu. Aslında hiç birimiz neyin bu kadar komik olduğunu bilmiyorduk.
Ae-Ra ve Seo-Yeon çok iyi anlaşırken bende Min-Seo ile çok iyi anlaşıyordum. Bir süre sonra Min-Seo artık gitmesi gerektiğini söyledi aslında biraz daha kalabilmesini hem biz hem de o istiyordu ama bu malesef mümkün değildi. Seo-Yeon da Min-Seo'yla birlikte gitmişti. Ben ve Ae-Ra odada yine tek başımıza kalmıştık.
Ben velihat prensin bana verdiği kitaba bakıyordum Ae-Ra ise sıkılıyorum "Ji-Kyung canım çok sıkılıyor!" dedi bıkkın bir ses tonuyla "benim de sıkılıyor ne yapıcaz?" diye sordum ona "göletin oraya gidip biraz gezelim ha ne dersin?" aslında fena fikir değildi "peki tamam" dedim ona dönüp.
Göletin orda gezerken Velihat Prensi gördüm. Oda beni görünce gülümsedi ve yanıma geldi, yanıma gelince onu selamladım. Bana "burda ne yapıyorsun" diye sorunca ona "canım sıkıldı o yüzden geldim" dedim. Bir süre ikimizde yanlızca göleti izledik "izninizle benim artık gitmem gerek" dedi ve gitti.
Bende Saray'ın kütüphanesine gittim ve hikayelere bakmaya başladım. Benim ilgimi çeken bir kitap yoktu ama Ae-Ra'nın ilgisini çeken bir kitap vardı. Velihat Prens bana o kitabı verdiğinden beri çiçeklere daha fazla ilgi duymaya başladım. Özellikle de menekşelere.
Kütüpheneden ayrılıp odama geçtim yaz kendini göstermeye başlamıştı hava sıcaktı. Akşam olmuştu saat 9 olmasına rağmen Velihat Prens gelmemişti. Ae-Ra merakla sığınırım görünce çalışma odasında çalıştığını söylemişti 1 saat önce ama hala gelmemişti. Odadaki masada oturuyordum neden bu kadar meraklanıyordum hiç anlam veremiyordum.
Uykum bastırmıştı gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu ve sonunda uykuma yenik düşmüştüm.
Kwang-Min'den
Yoğun bir gündü çalışma odamdan çıkıp odaya gittiğimde saat akşamın 10'uydu odaya geldiğimde Velihat Prenses masada uyuya kalmıştı. Yanına gidip oturduğu sandalyenin yanındaki sandalyeye oturdum. Ellerimi başımın altına koyup başımı üstüne koydum huzur içinde uyuyordu, uyurken bile çok güzeldi. Ona baktıkça tüm yorgunluğum gidiyordu.Bir süre ona baktım eğer burada uyursa boynu tutulurdu ama kaldırmaya da kıyamıyordum. Bu yüzden onu kaldırıp yatağa bıraktım ruhu bile duymadı.
Sabah kalktığımda benden önce kalkmıştı "günaydın" dedim uykulu bir ses tonuyla. "Günaydın bir şey sorucam ben dün akşam en son masadaydım nasıl yatağa geldim?" dedi. "Ben getirdim" dediğimde şaşkın bir halde yüzüme baktı o kadar komik görünüyordu ki gülmek için kendimi zor tutuyordum. "Si siz mi?" dedi.
"Evet ben" dedim. Şaşırmıştı biraz da utanmıştı sanırım ama bu haliyle çok tatlı görünüyordu. Hiç bir şey söylemeden duruyordu.
Ji-Kyung'dan
Cidden bu tam bir rezillik diz. Utancından yerin dibine girebilirsiniz şu an neyse ki Velihat Prens gitmişti.~~~
Her ne kadar bütün gün dışarı çıkmak istesem de Velihat Prens'le karşılaştırın korkusuyla çıkarmamıştır bu gerçekten utanç vericiydi.Her ne kadar kaçsamda Velihat Prens akşam gelmişti. Bir süre odada büyük bir sessizlik olmuştu, bu sessizliği bozansa Velihat Prens olmuştu "utanmana gerek yok bir şey yapmadım sana" dediğinde aslında haklıydı ama elimde değildi.
"Şey uyanmak değil de" durumu toparlamaya çalışıyordum ama nafile "çok güzelsin" demişti birden. "Ne?" dediğini anlamadığını belirttiğimde bana "uyurken diyorum" dediğinde kalp atışlarım hızlanmaya başladı.
~~~
Neden böyle olmuştu sadece bu da değil ne zaman onun yanında olsam kendimi güvende hissediyorum neden?
~~~
"Sanırım senden hoşlanıyorum Velihat Prenses" dedi birden. Şok olmuştum bunu hiç beklemiyordum. Ben düşüncelerimin arasında kaybolmuşken Veliaht Prens tekrar konuştu "Bütün bir gün bunu düşündüm dün akşam neden seni uyurken gördüğümde bütün yorgunluğum gitmişti bu ne anlama geliyordu diye düşündüm. Kendim bu soruya cevap bulamayınca Soo-Bin'e sordum bana verdiği cevap ise 'Bu aşk'tır onun yanında huzur buluyorsanız kendinizi güvende hissediyorsanız, onun yanında bütün yorgunluğunuzu unutuyorsanız işte bu aşktır.' dedi bana.""Peki ya sen? Sen benim yanımdayken nasıl hissediyorsun?" dediğinde ne diyeceğimi bilemedim. Evet onun yanında kendimi güvende hissediyordum. Evet onun yanında huzur buluyordum bu ona aşık olduğum anlamına mı geliyordu? Ben gerçekten ona aşık mıydım?
~~~
Dün gece yaşananlardan sonra sabah Veliaht Prens erkenden gitmişti bense onun sorusuna cevap verememiştim. Daha cevabını kendimin bile bilmediği soruya nasıl cevap verebilirdim ki?Merak ediyorum da gerçekten cevabını bilmiyor muydum yoksa bilmek mi istemiyordum?
Oylayıp yorum yapmayı unutmayın <3