Multimedia -Rüzgar-
Şuan ellerimizde kahvelerle oturuyorduk ve işler hakkında konuşuyorduk. Sonradan dosyalarla beraber çalışmaya başladık. Artık yorulmaya başlamıştım ama durmak yoktu sanırım, saate baktığımda gece 2’ye geliyordu. Gözlerimi büyüttüm ve Rüzgar’a döndüm. Evet ‘bana sadece Rüzgar de artık’ demişti ve beni buna alıştırmıştı.
‘’Rüzgar saat 2’ye geliyor.’’ Dediğimde gözlerini biraz büyüterek,
‘’Bugün burda kal yarın seni eve bırakırım sonra kahvaltıya gideriz ordan da şirkete olur mu?’’ bunu o kadar masum sormuştu ki zaten onun gözünden de yorgunluk akıyordu. Bayağı ama bayağı çalışmıştık. Bende gözlerine dayanamadım ve kabul ettim.
‘’Benim odamın yanında bir oda var orayı hazırlayayım bide sana benimkilerden pijama getireceğim geleceğini sanmıyorum ama idare ediceksin artık.’’ Dedi ve gülerek odasına çıktı. Bende güldüm. Biraz sonra elinde siyah eşofman ve üstüne gri bir tişört ile geldi. Elindekileri bana uzatırken içten gülümsüyordu. Utandım ve saçlarımı önüme aldım. Yanımda daha da yakşatı. Şuan uygunsuz pozisyondaydık ama onunla yakın olmak beni hem heyecanlandırmıştı hemde hoşuma gitmişti. Sağ eliyle yüzümün yarısını kapatan bir tutam saçı aldı ve eliyle yanağımı okşadı.
‘’O güzel gülümsemeni neden saklıyorsun benden?’’ o kadar tatlı bir sesle sormuştu ki sorduğu sorunun farkında bile değildim. Sonradan kendime geldim ve daha da utanarak iyice sindim. Kendimi daha da yalaştırdı. O yaklaştıkça ben geri gidiyordum ben o’da üstüme geliyordu. Sonunda sırtım duvarla buluştuğunda gözlerimi kapayıp lanet ettim. Suratımda tatlı bir nefes hissettiğimde gözlerimi açtım. Rüzgarla o kadar yakındık ki boyum ondan biraz kısa olduğu için hafif eğilmişti ve burdan dudakları çok güzel gözüküyordu. Bende bir kadındım ve benimde hormonlarım var tamam mı bu adamdan etkilenmemek elde değildi. Dudaklarına bakmamak için savaç veriyordum. Sonunda gözlerimi gözlerine çıkardığımda öyle derin bakıyordu ki oracıkta ölmek istedim. Bir süre daha baktıktan sonra konuştu.
‘’Bu kadar güzel olamazsın.’’ Şaşırdım. Beni güzel bulması hoşuma gitmişti ve yanaklarıma hücum eden kanı hissedebiliyordum. İçimden gülümsemekle yetindim.
‘’Utanınca yanakların kızarıyor, çok tatlı oluyorsun.’’ Allahım bu adam beni öldürmeye mi çalışıyor?
‘’İşte o an keşke benim olsaydın diyorum. Keşke benim olsaydın da o yanaklarından, dudaklarından öpebilseydim. O mis gibi yasemin kokunu içime çekebilseydim sıkı sıkı sarılabilseydim sana…’’ Şuan orangutana benziyor olabilirim ama hoşlandığım adamdan böyle şeyler duymak gari- NEY NEY NEY? Hoşlandığım adam mı? Allahım ben. Ahh hadi ama ciddi misin? Ama yeter artık kendime itiraf ediyorum. Evet RÜZGARDAN HOŞLANIYORUM. O rüzgar değil insan olan Rüzgar. İçimde güldüm ama dışımdan sadece gözlerine bakıyordum. Gözleri ateş, istek, arzu, şevkat ile parlıyordu. Onun yanında kendimi güvende hissediyordum şuanda olduğu gibi mesela. Biri gelip bana silah doğrultsa Rüzgara sığınırım neden bilmiyorum içimde ona karşı beslediğim –ben bilmeden- bir duyguydu bu. Ondan hem hoşlanıyordum hem de güven duyuyordum. Şuan çok yakındık ve söyledikleri sanırım onun da benden hoşlandığını gösteriyordu. Gözlerimi gözlerine çıkardım ve sevgi ve arzu ile parlayan gözlerimi bi anlık cesaretle görmesini sağladım. Gülümsediğini görünce bende gülümsedim. Düşündüm. Daha şunun şurasında kaç gün olmuştu tanışalı ama kalp işte ota da boka da. Ben böyle düşünürken kıkırdadım. İçimden tabiiki. Rüzgar daha da yaklaşmaya başlayınca ona engel olmadım. Sanırım bende istiyordum. Şu halime bak ya. Ama normaldi böyle olması ne zamandır kimseye güvenemiyordum. Hayattan soyutlaşmıştım. Ama bu adamda bir şey vardı. Rüzgar daha da yaklamaya başlayınca kalp atışlarım daha da hızlandı. Aramızda birkaç santim kalmıştı, bir anlık cesaretle o santimleri kapatmaya çalışıp daha da yakınlaştım ve o da bana doğru kendini ittirdi ve yumuşacık dudaklarını dudaklarımda hissettim. Bu sayede 22 yıldır koruduğum ilk öpücüğümde gitti. Öyle güzel bir histi ki, kendimi cennette hissetmiştim. O kadar narin, zarif öpüyordu ki hiç bitmesin istedim. Bende öpüşmeyi bilmediğimden karşılık vermeye çalıştım ama o çok ustaca öpüşüyordu. Dudakları gerilince gülümsediğini anladım. Nefes almak için ayrıldığımızda anlını anlıma dayadı ve nefesinin duzene girmesini bekledi. Hala gülümsüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dikkat Edin Hanımefendi.!
Chick-Lit‘’Dikkat Edin Hanımefendi.!’’ ‘’Şey, ben özür dilerim sizi göremedim.’’ ‘’Herneyse, bir dahakine önünüze bakın.!’’ ‘’Tabi efendim çok üzgünüm.’’ Adam bir an durdu ve kızın gözlerine baktı ve mahçup bir ifade gördü. O an biraz sert çıktığını anlamışt...