IV

399 56 47
                                    

Bir anda ortaya çıkan, çok hızlı, geri dönülmez şekilde ve boş yere kaybolan güzellik için üzülürsünüz... Size, ona aşık olacak zaman bile tanımadığı için üzülürsünüz.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



"Sanırım yanın boş, yanına oturabilir miyim?" Uzun saçlı çocuğun duyduğu sesle beraber aniden irkildi, ne diyeceğini bilmeyerek sadece yavaşça ayağa kalkıp mavi örgülü çocuğa geçmesi için yol verdi. Bu sırada Zhongli konuştu.
"Bakıyorum da Venti, hemen Xiao'nun yanına geçtin önceden bir yerden tanışıyor musunuz?" diye sordu Zhongli.
"Sorunun cevabı hem evet hem de hayır sanırım Zhongli-sensei, ama bu onu daha çok tanımak istediğim gerçeğini değiştirmiyor." dedi Venti cümlesinin sonunu Xiao'ya dönüp bitirmesi bile Xiao'ya daha fazla baskı hissettiriyordu. Onun yüzüne bakarken ne düşüneceğini kestirmiyordu öyle gülümserken ne kadar tatlı olduğunu mu, yoksa neden Xiao ile daha çok yakınlaşmak istediğini mi. Soracak çok fazla sorusu vardı ama ağzı açılmıyordu bile. Uzun saçlı çocuk kendini yeşil tutamlarının arasına saklarken Zhongli konuştu;
"Xiao ile konuşan çok birisini görmüyorum ve senin de yeni gelip böyle bir karar aldığına sevindim doğrusu." dedi her zaman ki nazik gülümsemesi ile.
" O zaman Xiao ders bitiminde Venti'ye okulu gezdirmeye ne dersin?" dedi Zhongli. Aklında kendince planını kurmuştu tabi gerisi de onlara kalmıştı. Xiao ağzını açmadan Venti atladı.
" Bende çok sevinirim! Okulu gezmeye de zaman bulamamıştım zaten." dedi her zaman ki enerjik sesiyle. Xiao transtan çıkarak sessizce konuştu.
"İstediğin bir ara da söyle, sınıfta yoksam beni nerde bulacağını biliyorsun." dedi Venti'ninkine göre soğuk ama başka kimseye olmayan bir naziklikle.

Zhongli'nin dersinden sorna Venti, Zhongli'nin yanına konuşmaya gittiği sırada Xiao hemen nefes almak için sınıftan çıktı ve yolunu müzik odasına doğru yöneltti. Müzik odasına girdiği gibi camlara yöneldi, ve camdan kafasını sarkıtarak derin bir nefes aldı. Gözünü kapatıp o şekilde bir süre daha dururken kapının gıcırdamasını duymamıştı. Birden sırtının üstünde beliren sıcaklıkla beraber bir çift kolun boynuna dolandığını hissedince ayaklanmaya çalıştı ama bedeninin üstünde ki ağırlık ona izin vermedi. Ona arkasından sarılan kişinin kim olduğunu yüzünün yanına düşen mavi örgülerden anladı, Venti'den başka birisi değildi. Mavi örgülü çocuk Xiao'nun yüzüne biraz daha eğilerek konuşmaya başladı.

" Bir an beni bırakıp kaçtın sandım! Okulu gezdireceğine söz verdiğin halde... Ama seni bulduğuma göre sorun yok!" dedi Venti neşeli sesiyle. O sırada Xiao kafasını kollarına gömerek kızarmış yüzünü gizlemeye çalışıyordu. Ama Venti'nin normal konuşması yerine bilerek kulağına fısıldaması ona hiç yardımcı olmuyordu...
" Xiiaaoo~, niye benden o güzel yüzünü saklıyorsun gel gel daha yapacak işlerimiz var." dedi kahkahasını tutmaya çalışırken. O sırada Xiao'yu elinden çekip kaldırmıştı ve kapıya doğru çekiştiriyordu bile. Kapıdan çıkmak üzereyken Xiao zar zor Venti'yi durdurabildi.
" Venti birazcık nefes alabilir miyim, söz sonra okulu gezdireceğim sana." dedi Xiao, Venti'nin de kafasını sallamasıyla Xiao derin bir nefes alıp kolunu kapıya doğru yasladı. O sırada Venti'nin yüzünü diğer tarafa çevirdiğini gördü ve yüzü kızarmış gibiydi. "Ateşi mi var acaba" dedikten sonra kendi kendine, Venti'yi çenesinden tutup kendine çevirdi ve alnını onun alnına dayadı. Bunu hiçbir şey demeden yaptığı için Venti daha da kızarmıştı.
"Oh, ateşin yokmuş." dedikten sonra sessizce Xiao hala el ele tutuştuklarını görünce anlık bir utançla elini çekti yavaşça, ikisi de bir süre kenarda kıpkırmızı durduktan sonra ilk konuşan Xiao oldu.

" İstersen ilk bahçeye inelim okulu gezmeye kampüslerle başlamış oluruz." dedi Xiao hala yüzü Venti'den farklı bir tarafa dönüktü. Venti'nin cevabı için yüzünü o tarafa çevirdiğinde ise hala Venti'nin yüzünün kızarık olduğunu ve normal halinden farklı olarak sadece kafasını sallayıp sessizce "Olur" dediğini duydu. Bununla beraber kapattığı kapıyı açıp Mavi örgülü çocuğa yol verdi. Beraber merdivenden inerken ikisi de normalden sessizdi. Tüm gün boyunca Xiao her zamanki sessizliğini korusu bile, Venti tam tersi olarak hep konuşup Xiao'nun sessizliğini bozardı, bu yüzden bu seferlik Xiao kendisinin sessizliği bozması gerektiğini düşündü. Ellerini yavaşça Venti'nin saçlarına koyup karıştırdı.
"Normalde bu kadar sessiz olmazdın hala ateşin geçemedi mi?" dedi.
" Ateşim falan yoktu benim bir kere." dedi Venti yüzünü ters tarafa çevirirken.
"Kıpkırmızı olunca ateşin var sandım affedersin benim hatam." dedi Xiao o sırada Venti'den koluna bir yumruk yiyince sessizce güldü. Venti ilk kez Xiao'nun güldüğünü görünce büyülenmişti adeta. O sırada uzun saçlı çocuğa düşündüğünden daha fazla baktığını anlayınca yüzünü hızlıca çevirdi.
" O zaman hadi bahçeye inelim hemen!" Xiao, Venti'nin eski haline döndüğünü görünce kısaca gülümsedi ve kafasını sallayıp önünde koşa koşa giden örgülü çocuğu takip etti.

Günün devamında Xiao ve Venti tüm okulu gezip durmuşlardı, Venti gördüğü her şeyi denemek isterken Xiao ne kadar yorulursa yorulsun Venti'yle beraber her şeyi yapıyordu, bundan keyif almadığını söylerse yalan söylemiş olurdu. Günün sonunda okulun çıkışında örgülü çocuğun elinde bir dondurma ve uzun saçlı çocuğun elinde bir kahve ile bir bankta oturuyorlardı. Birden Venti gelip Xiao'nun koluna sarıldı.

"Xiaoo, bugün için çok teşekkürlerr, çok eğlendimm."

"Eğlenmene sevindim." dedi Xiao yüzüne küçük bir gülümseme kondurarak.

"Ben eve gideceğim şimdi sen nerde kalıyorsun? Yurtda mı yoksa arkadaşlarınla falan mı?" Venti bir an dondu, sanki unuttuğu çok önemli bir şey şuan aklına geliyor gibiydi.

"Şey, ben normal de yurt da kalacaktım ama bazı nedenlerden dolayı hala ayarlanamadı... Sana da sorun olmazsa bir iki günlüğüne sende kalabilir miyimm acaba. " dedi yavru köpek gözleriyle. Xiao zaten hayır demezdi ama yine de bu kadar ani olması onu da şaşırmıştı. Uzun saçlı çocuk derin bir nefes aldı.
" Ben seninle ne yapacağım böyle... Neyse kalabilirsin ama bir dahaki zaman daha erken söylesen güzel olur... " Xiao sözünü bitirir bitirmez Venti, Xiao'nun üstüne atladı.

"Çok çok çok teşekkür ederimm, söz veriyorum iyi bir ev arkadaşı olacağım!" dedi Venti çocuksu bir şekilde elini kafasına koyup asker selamı verirken. Xiao sesizce güldü.

" Tamam tamam gel gidiyoruz."

Venti ile beraber çıkışa doğru ilerlerken Xiao gördüğü görüntüyle adım atamaz oldu. İlk önce yavaşça elinde ki kahve yere düştü, sonra kolundaki çantası. Venti arkasından bağırıyordu ama mavi örgülü çocuğun ne dediğini anlayamıyordu Xiao.
O an önünde göz yaşlarıyla bekleyen mavi saçlı kızı görebiliyordu sadece. Giysileri çekiştirilmiş ve bazı kısımları çekilmekten parçalanmak üzere gibiydi, yüzü ve kolları morluklarla yaralarla doluydu. Gözlerindeki yaşlar durmuyordu, koşmaktan nefes nefese kalmıştı her an bayılıp düşecek gibiydi . Venti'nin bile gördüğü bu manzara ile korkuya kapılmıştı nasıl gaddar bir insan yapardı ki bunu.

Xiao koşmadan önce son yaptığı şey karşısındaki kıza seslenmekti...

Bölüm geç geldiği için çok affedersiniz! Okul vs. zaman bulamadım... Bir dahaki bölümü daha erken yayınlama çalışacağım. Okuduğunuz için teşekkürlerrr.













『𝙎𝙤𝙣𝙖𝙩𝙖』𝘟𝘪𝘢𝘰𝘷𝘦𝘯Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin