prolog

356 28 110
                                    

Yunho insanların kendisi hakkındaki genel kanısının ne olduğunun farkındaydı, çapkın. Aslında Yunho bunun için onları suçlayamazdı. Şimdiye kadar hayatına onlarca hatta yüzlerce insan girmiş ve hepsi hayatında bir süre misafirlik yaptıktan sonra çıkıp gitmişlerdi ama hiçbiri kalbine kendi krallığını kurmamıştı, Mingi'ye kadar. Kızıl adamın ismi bile Yunho'nun karnında ona asırlar gibi gelen bir kasılmaya neden oluyordu ama burada ufak bir sorun vardı. Karma kendisini bulmuş, muhtemelen terk ettiği onca insanın ahı tutmuştu.

Çünkü Mingi kendisinin kalbini çalmasına rağmen kalpsizdi.

Sinirden titreyen elleriyle zar zor kapı şifresini girdikten sonra kendisini eve atmış, adımlarını direkt kardeşinin odasına yönlendirmişti. Şu an onu sakinleştirebilecek tek kişi Yeosang'tı.

Yeşil kapıyı vücudunda dolaşan öfkenin aksine sakince tıkladıktan iki saniye kadar sonra kardeşinin görünüşüne zıt sert ve tok sesini duyduğunda kapıyı hafifçe araladı.

"Müsait misin?"

Yatağının içinde bilgisayarı ile oyalanan genç bakışlarını saniyelik kardeşine çevirerek, "Hm, gelsene." diye cevapladı kendisine yöneltilen soruyu.

Yunho beklediği onay geldiği an soluğu kardeşinin yatağında almıştı. Başını Yeosang'ın dizinde bilgisayardan arta kalan yere koymuş, birkaç saniyeliğine kardeşinin hala alışamadığı pembe saçlarını seyretmişti.

Yeosang sırf San onda pembe rengin nasıl duracağını merak ettiğini söyledi diye saçlarını pembeye boyamıştı, evin enayilik seviyesi şu sıralar zirvedeydi kısaca. Aslında Yunho bu durumdan memnundu, bu eve iki sarışın fazlaydı özellikle diğer sarışının adı Yeosang iken.

Yeosang'ın parmakları klavye tuşları üzerinde hızlı hızlı gezinirken yüzünü tavana çevirdi. Kardeşi muhtemelen yeni aldığı kitabın editlemesini yapıyor olmalıydı.

"Nasıl gidiyor?"

"Aslında gitmiyor. Yazar ona gönderdiğim tüm kapak tasarımlarını reddetti ve ben kafayı yemek üzereyim. Kitap ismi ise tam bir fiyasko falan filan." Bilgisayarını kapatıp yan tarafındaki komodine koyduktan sonra tüm dikkatini abisine vererek konuşmasına devam etti. "Sen de durumlar nasıl? Sesin biraz şey geldi de... şey işte disappointed but not suprised tarzı."

Yeosang'ın saçlarında gezintiye çıkan parmakları ile biraz olsun gevşeyen Yunho şuh bir kahkaha attı. Durumu en iyi bu şekilde özetlenebilirdi. "Eh, haklı sayılırsın. Ben de durumlar parçalı bulutlu, sebebi de kızıl bir afet."

"Bir gelişme daha doğrusu gelişmeme mi var?"

Yunho hızla başını iki yana salladı. "Hayır hayır, öyle değil. Konu en başta biraz benim galiba. Hatam olursa bağışlayın lütfen ekselansları, ilk defa aşka düştüm çünkü." derken adeta sesi gülüyordu.

"Dalga geçiyorsun?" dedi Yeosang sesindeki heyecanla karışık inanamamazlıkla. Sesi ayarlayamadığı için biraz yüksek çıkmıştı ama tanrı şahit o an bunu biraz olsun bile önemsememişti.

Yunho küçüğünün heyecanına zarif bir tebessümle karşılık verdi. Kendisi de heyecanlıydı ama kendisininki biraz daha kalp durduracak cinstendi ve artık,
'No one dies from love
Guess I'll be the first.' sözleri kendisine daha anlamlı geliyordu.

"Imm, hayır. Onu böylesine güzel seviyor olmam bana da şaka gibi geldi. Omzuna başını koyma arzusu bir türlü bitmiyor içimde. Dünyanın en güzel gülüşü ona bahşedilmiş sanki kafayı yiyorum Yeosang. Ona baktığım her seferde kafayı yiyor, çoğu zaman gerçekliğini sorguluyorum. Varlığı bile benim için bir hediye sanki."

Son kısımlarda Yeosang'ın saçlarını okşayan elleri yavaşlamıştı. Kardeşi fark etmişti. "Sorun ne peki?" Yeosang, Yunho'nun sesinin arkasına gizli burukluğu her zaman fark ederdi zaten.

Dudaklarından dökülecek olan cümleyi kurmadan önce zorla bir nefes aldı sarışın, bunu kabul etmek onun için gerçekten zor olmuştu.

"Benden ayrılmaya çalışıyor."

"Ne?" Pembe saçlının çenesi gerilmiş, elleri bilinçsizce yumruk olmuştu.

"Muhtemelen hakkımdaki söylentileri duydu. Nerede irrite olduğum bir hareket var Mingi orada. 2 gündür karşımda benim tanıdığım Mingi yok."

Yeosang yarın Mingi'nin yanına gidip kardeşinin canını yaktığı için kızılın ağzını yüzünü dağıtmak istese de Yunho'ya duyduğu saygı yüzünden bunu yapmayacak, kararı ona bırakacaktı.

"Ne yapacaksın peki?"

Yunho, Mingi'nin kendisine verdiği gökkuşağı renkleri ile donatılmış bileklikle oynarken omuz silkti. "Ondan ayrılanı arılar kovalasın, çabalayıp dursun şimdi ayrılmak için."

Bakalım içindeki bitmeyen savaşının kazananı kim olacaktı?

∴∴∴∴∴

isac sağ olsun bana binlerce yungi perisi geldi ve ben de bu shipi sadece side ship bırakmamam gerektiğini profilimde bir yungi olması gerektiğini düşündüm.

Konu good luck chuck filminden ilham alınsa da kitabın ilerleyişinin film ile uzaktan yakından bir ilgisi olmayacak.

blindingly obvious'u umarım çokça seversiniz 💚 bölümleri opia'da olduğu gibi kafama esince vereceğim btw kitaba öyle girin sonra küfür yemeyim smjcmdnsnxç

Hepinize iyi geceler, Ateezli rüyalar muahhh

Hepinize iyi geceler, Ateezli rüyalar muahhh

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
blindingly obvious ↬ yungiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin