"Annecim gel saçını tarayalım."
"Tayayalım anne!"
"Kucağıma otur kızım."
"Annecim saçımı öyey misin?"
"Örerim güzelim. Ufuk, bana tokalardan birini verir misin oğlum?"
"Sarı cücenin saçını mı öreceksin anne?"
"Kıskanma abicim!"
°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°
"Çok özür dilerim Şans'ım. Yavrularını da annesiz bıraktım. Beni korumak için kendini feda ettin."Sarı tüylerini okşadım bir süre.
Yavruları kulübede havlıyordu. Öksüz kaldı üç yavru da. Benim yüzümden üstelik.
Babam kolumdan tutup beni kaldırdı. Elbisemin arkasını elimle sildikten sonra geriye doğru adım attım.
Babamın adamları gelip Şans'ı götürdüler. Gömüleceğine söz verdi.
Ben kendimi burda bulduğumdan beri Şans vardı. Yavruydu daha. Gerçi veterinerin dediğine göre doğurduktan sonra en fazla 3 ay yaşayabilirmiş. Tedavisi olmayan bir hastalığı varmış. Ama hep sırdaşımdı. Ben kendimi 5 yaşında tanıdım. 5 yaşına kadar hastanelerde kalmışım. Ne acı... Felç geçirmişim.
Kim bilmem ama babamdan intikam almak için beni kayalıklardan yuvarlamış. Hafıza kaybı geçirmemiştim ama çok kırığım varmış. Hatta 1 ay komada kalmışım.
Tek hatırladığım annemin sabaha kadar ağladığı ve babamın deli gibi beni kayalıklardan iten kişiyi bulmaya çalışmasıydı.
Babamın tekrar kolumdan tutup beni eve doğru götürmesi dışında ağladığımı yeni fark ettim.
"Baba..." dedim titrek sesimle.
"Evet?" katı sesinden taviz vermedi.
"Neden öldürdün?" diye sordum.
Kahkaha attı. Korkutucu ve samimiyetsizdi.
"Beliz... Eğer beni daha fazla kızdırırsan... " bana doğru yaklaştı.
Ben kaçtıkça babam daha fazla yaklaşıyordu. Kendimi duvara yapışmışken buldum.
"Sevdiğin her şeyi elinden alırım." diye tısladı.
Düz ifademi koruyarak babama baktım.
"İnsanları kendi çıkarların için yanında tutuyorsun. İnsanları dolandırmak senin mesleğin olmuş artık."
Sırıttı.
"Dolandırmak mı? Sana yakışmıyor Beliz bu sözcükler."
Cebinden sigarasını çıkardı ve yaktı. Yüzüme doğru üfledi ve yine emir cümlelerine başladı.
"Saat akşam 8'de sahilde parti var. Ablan ve sen gidiyorsunuz."
"İstemiyorum." dedim.
Sigarasını bitirmeden kül tablasına bastı.
"İsteyip istemediğini sormadım. Gidiyorsun o kadar."
Yanımdan geçip merdivenlere yöneldiğinde arkamı hiç dönmeden konuştum.
" Bu seferki kavalyem kim? "diye imayla sordum.
" Kimse! "diye bağırdı ve yukarıya gitti.
Şaşırtıcı.
......
Annem elindeki saç fırçasıyla saçlarımı tarıyordu. Her taradığında intikam alırcasına çekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEVRA
ActionSon derece güzel bir kız... Disiplinli bir aile, günden güne özgürlüğünü kaybeden Beliz. Zenginlik her şey demek olmuyor bazen. Ufacık umut onu mutlu etmeye yeterken, ailesi onu karanlığa, dibe götürmeye, mutluluğunu elinden almaya, yani susmaya zor...