Arayış: Bölüm 1

112 12 73
                                    

Karanlık bir çukurun içindeydim ve gittikçe daha da derine batıyordum.

Pekala, kabul etmek gerekirse biraz abarttığımı söyleyebilirdim. On yedisine basmasına pek az vakit kalmış her genç gibi ben de kolayca cesaretimi kaybediyor, mutsuz ve ruhsuz bir hale bürünüyordum. Öyle ki, yaz tatiline kavuşuşumun temsili olan karneyi tutuşum dahi rahatlatamıyordu beni.

Hayır, bir sorunum yoktu. Günlerim pürüzsüz ilerliyordu, elle tutulacak bir dert dahi bulamıyordum. Ailemle aram iyiydi, pek çok arkadaşım vardı, notlarım idare ediyordu, hobilerim günümü meşgul ediyordu... Bütün her şeyin kusursuz ve olması gerektiği gibi ilerlerlemesine rağmen kalbimi esir alan bu memnuniyetsizlik hissi beni deliye çeviriyordu. Ne zorum vardı yahu kendimle, neden kaygısızca gülemiyordum?

Gözlerim sınıfımda dolanmış, rahat gülümseleri yüzünde yer edinen tanıdık simaların yaptıkları buluşma planlarını anlatırkenki heyecanlı ve hayat dolu hallerine özenmiştim. Dudaklarım düz bir çizgi haline gelirken elimdeki karneyi düzgünce çantama yerleştirdim, daha fazla burada durmak istediğimi sanmıyordum. Ayaklanıp adımlarımı çıkışa yönlendirdiğimde bir kaç veda ve iyi dilekten fazlası kesmedi yolumu.

Merdivenlerden indiğim sırada çalan telefonumu zorlukla cebimden çıkarmış, kimin aradığına dahi bakmadan cevaplamıştım. Son günlerdeki insanın mutluluğunu ve coşkusunu sömüren halim yüzünden benimle iletişim kurmak isteyen sayılı kişi kalmıştı geriye. Arayan tahmin ettiğim gibi annemdi, yorgun ama neşeli sesini duyuşum sonunda dudaklarımın ufak bir tebessümle kıvrılmasına aracı oldu. Ne kadar üzgün olsam dahi annemin varlığının beni rahatlatmaya yettiğini bilmek kalbimdeki boşluğu dolduran yegâne şeydi.

"Bil bakalım kurabiyem, mükemmel hamarat anneciğin senin için ne yapmış?"

Kendini övüşü beni güldürmüş, çizgilere basmadan yürümeye çalışırken durağa yaklaştığımı fark etmiştim. "Şanslı bir tahminde bulunursam... Bugünkü ödülüm yanmış pasta hamuru olabilir?" Annem kendisini övmeye bayılsa da, zavallı midelerimiz onunla aynı düşünüyor sayılmazdı. Yemeklerin hazırlanması görevini babam üstleniyordu hepimizin iyiliği için. Yine de annem özel günlerde çeşitli denemeler yapmaktan çekinmezdi. Bana miras kalan inatçılığı en çok da fazla mesai yapan fırınımızı üzüyordu. "Maalesef küçük beyfendi, yanmış pasta hamuru değil yanmış puding var bugün menümüzde." Hiçbir çekinme göstermeden hazır pudingi yaktığını ilan etmesi yanağımın içini ısırmama sebep oldu, eğer gülersem başımın etini yiyeceğini biliyordum. "Her zamanki gibi harikasınız Bayan Jeon, şimdi müsadenizle otobüse binme mecburiyetindeyim." Onu sinir eden biçimde konuşuşum oflamasına neden olurken telefonu yüzüme kapattığını geç fark etmiştim. Kafamı iki yana sallayıp durağa yeni ulaşabilmiş otobüse binmek için bir hamle yaptığımda gördüğüm kalabalık tereddüt etmeme neden oldu.

Kalabalıklardan hiç haz etmiyordum ve hiçbir kuvvet sokamazdı beni o otobüse. Yolu uzatıyor olduğumu bilmeme rağmen duraktan uzaklaşmış, ellerim çantamın saplarında ilerlemeye başlamıştım. Yolda bulduğum küçük bir taşı da yanımda sürüklerken mırıldandığım anlamsız tınıları kulaklığımda çalacak bir müziğe tercih etmiştim.

Ne zaman başladığını kavrayamasam da, bir gece aniden farkına varmıştım bu durumun. Kitap kurdu sayılırdım eskiden, burnumu sayfalara gömer ve saatlerce rahat bırakmazdım kitaplarımı. Ama artık okuduğum hiçbir hikaye bana aradığımı vermiyordu. Ne zaman elime kalemimi alıp çizim defterimi önüme çeksem, başlayamadan bitiriyordum her denemeyi. Ne kadar uğraşırsam uğraşayım görmek istediğim yüzü çizemeyeceğimi biliyordum. Dinlediğim hiçbir ses kulaklarımdan ruhuma dokunmuyordu, izlediğim hiçbir film beni ağlatamıyordu.

Düşlerde Buluşalım ● TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin