Yoğunluk

155 9 4
                                        

Merhaba arkadaşlar:) Hikayemin ikinci bolumunu de bitirdim, okumanızı tavsiye ediyorum. Hikayede gittikçe heyecan artacak. Birinci bolumu cok kisa oldu onun icin bunu daha uzun yazmaya calistim. Lutfen oylarinizi esirgemeyin. Desteklerinize ihtiyacim var. Keyifli okumalar :)

Asansörün kapıları açıldı ve içeri girdim. Odam 13. kattaydı ve katlarda durup birileri bindiği için yukarı çıkmam 2-3 dakika sürüyordu. Asansör 10 kişilikti ve hemen hemen burası hiç boş kalmazdı. Fakat boş kalsa da bir fark olmazdı. Çünkü asansörde kimse konuşmaz, herkes kendi halinde takılırdı.

Katlardan 4-5 kişiyi aldıktan sonra yukarı çıktım. Odama girdim fakat eşyaların yerleri değişikti. Herhalde görevliler eşyaların yerlerini değiştirmişlerdi. Koltuğuma oturdum ve dosyaları karıştırmaya başladım. Bir esinti geldi, birsürü kağıt uçuştu fakat cam açık değildi. Dışarıdan bir şeyin hızla geçtiğini düşündüm ve dosyaları incelemeye devam ettim. Müdür odama geldi ve bir hışımla 'hemen aşağı gel halletmemiz gereken bir iş var dedi. Bende dosyaları toplayıp asansöre doğru yöneldim.

Asansöre yöneldiğimde aşağı kattan bağırış sesleri geliyordu. Bu bankanın da klasikleri bunlardı. Hemen aşağı indim, kapı açıldığında herkes bir yerde toplanmıştı. Daha hızlı adımlar atıp olay yerine gittim. Müdür bir kaç kişiyi işten çıkarmıştı. Müdüründe hak yediğini düşünüyorlardı. O yüzdenmiş bu kavga. Ben tartışmayı izlerken hemen müdür kolumdan çekti ve bana bir kaç soru sormak istediğini söyledi.

Bir odaya girdik ve sessizce konuşmaya başladı: 'batmak üzereyiz, işten çıkardığım bazı kişiler var ve hak yediğimi düşünüp başkalarının işten çıkmasını istiyorlar.' dedi. Bende 'bunu neden bana söylüyorsunuz?' diye tepki verdim. O da 'sen yıllardır burada çalışıyorsun ve seninde fikrini almak istiyorum, sen bizim işimizde bizden bir parçasın. Bizim işyerimiz için çok önemli bir karaktersin' dedi. Kendimi daha özgüvenli ve elverişli hissetmiştim. Burayı şimdi daha fazla sevdiğimi hissettim. Hergün işe gelirken ayaklarım geri geri giderki fakat şimdi bu düşüncelerin hiçbiri aklımda yoktu. Müdüre 'peki, fakat lütfen düşüncelerimi kimseye söylemeyin.' diye tembih ettim. O da onaylarcasına başını salladı ve işinde iyi olmadığını düşündüğüm birkaç kişiyi söyledim. Sonra da hiçbirşey anlamalarına izin vermeden yanlarına sokuldum. Fakat ben gittiğimde dağıldılar. Bende umursamayıp yukarıya çıktım. Tekrar odama girdiğimde dosya kağıtları yine uçuşmuştu fakat yine cam kapalıydı.

Hiç umursamadan işime devam ettim. 10-15 dakika sonra kapımı biri sinirle açtı. Bende sinirlendim ve 'kapıyı neden çalmadınız?' diye sordum. Fakat yüzlerine baktığımda utanıp kızardım, terledim ve hatta mosmor oldum. Çünkü karşımda duran kişi benim müdüre işten çıkarabilmesi için önerdiğim kişilerdi. Fakat bunları nereden öğrenmişlerdi? Acaba müdür mü söylemişti?

Fakat onun söylemesi imkansızdı, çünkü bana söz vermişti ve sözünü tutan bir adamdı. Hemen kendimi topladım ve bir şey belli etmeden 'buyrun, niye geldiniz?' diyerek gülümsedim. Fakat onlar birden hep bir ağızdan bağırarak konuşmaya başladılar. Adeta çıldırmışlardı. Ben böyle yapacaklarını hiç tahmin etmezdim. Onların biraz susmasını bekledim ve 'neyden bahsettiğinizi anlamıyorum' diye tepki verdim. Fakat güzel rol yapabildiğim söylenemezdi ve bu yüzden de dışarıdan bir kişi bile benim bu halimi görse anlardı yalan söylediğimi. Onlar da bana inanmak istemediler ve söylenip söylenip odadan çıktılar.

Utancımdan yerin dibine girsem daha iyiydi.

Saat 21:30'a geliyordu. Bende hemen ortalığı toparlayıp camı iyice kapatıp odamdan çıktım. Müdürün yanına indim ve bu insanlara, bunu onun mu söylediğini sordum. O da tam tahmin ettiğim gibi hayır dedi. Zaten böyle bir şey söylenmezdi ya. Bende daha fazla kurcalamayıp işten çıktım. Eve giderken bu sokaklar her zamanki gibi ıssızdı.

Telefon havanın 3 derece olduğunu gösteriyordu fakat havada katı bir sıcaklık vardı. Burada yürümek bana her zaman huzur verirdi ama bu gün havası bir değişik, çok sert bir yoğunluğu vardı. Biraz korkuyordum. Belki de bugün yaşadıklarımdan böyle hissediyordum.

Anahtarımı ararken kapı gıcırtısı geldi ve sesin geldiği yöne doğru baktım. Fakat kapı açılması falan yoktu. Bende hızlıca eve girdim. Kapımı kapattım ve üstümü değiştirdim. Yarın izin günüm olduğu için bugün geç saate kadar film izlemek, popcorn yemek istiyordum. Keyfime fazla düşkündüm. Burada tanıdığım kimse de yoktu. Ailem başka şehirde yaşıyordu. Ben de işlerimden dolayı bu şehre geldim. Arkadaşlarım hep başka şehirdelerdi. Aslında pek fazla yalnız film izlemekten hoşlanmazdım fakat yakın olduğum komşum da yoktu. Daha doğrusu pek komşum olduğuda söylenemezdi. Hemen mısırları patlatmak için mutfağa gittim, mısırları koydum ve ocağın altını yaktım. Hemen salona gidip filmi seçtim ve durdurdum. Annemin halini hatrını sormak için aradım ve bir 5 dakika konuştuktan sonra filmi başlattım.

İzlediğim film korku filmiydi, çocukluğumdan beri korku filmi izlemeyi çok severdim. Bu filmdeki olayların gerçek bir yaşantıdan alıntı olduğunu duydum ve bu daha da heyecan katıyordu. Filmde kızın sevdiği bir adam vardı fakat adam ondan nefret ediyordu. Sanırım kızın ona bir yanlışı yüzünden hıncını almaya çalışıyordu.

Filmin tam heyecanlı yerinde camımdan tık diye bir ses geldi. Hemen irkildim. Saat 00:30'a geliyordu ve bu saatte camı kim çalar diye düşündüm. Gerçi camımında çalınması imkansızdı çünkü 3. Katta oturuyordum. Bir aşağıdaki dairede yaşlı bir adamcağız oturuyordu. Hiç cama çıkmamaya karar verdim ve bunları aklımdan çıkarıp filme devam ettim. Artık çok fazla uykum gelmişti ve uyumak için yatağıma giderken camdan bir tık sesi daha geldi. İçten içe çok korkuyordum fakat umursamak istemiyordum. Belkide benimle eğlenen küçük çocuklardır deyip içeriye gittim ve yatağa girip yorganı kafama kadar çektim. Güzel şeyler düşünerek uykuya daldım.

Kim Var Orada?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin