Arkamı döndüğümde Derin bana doğru koşuyordu. İsmimin söylenmesinden hoşlanmadığımı biliyordu. Ne diye böyle yapmıştı ki? O kadar saçma bir ismim var ki. Yankı. Cidden mi anne? Yankı?
Kendi düşüncelerime gözlerimi devirerek bana doğru hiç acele etmeden yürüyen arkadaşımı bekledim. Derin’le ortaokuldan beri tanışıyorduk. Aslında nasıl arkadaş olduğumuz hakkında hiçbir fikrim yoktu. Tamamen zıttık. Derin’in göz kamaştırıcı kırmızıya çalan turuncu bukleli saçlarına karşı benim simsiyah dalgalı saçlarım. Tek ortak yanımız açık mavi gözlerimizdi. Ayrıca Derin okulun sevilen kızıydı. Bense… Şey, sadece Derin’e sahiptim.
Nihayet yanıma ulaştığında abartılı bir sevgi gösterisiyle boynuma atladı.
“Yankı, Çok özledim seni! Anlatacak çok şeyim var.” Diyerek beni boğmaya devam etti. Tanrı aşkına, yalnızca hafta sonu görüşmemiştik. Ama bahsettiğimiz Derin’se hafta sonu Merkez Bankasını bile soymuş olabilirdi.
Nazikçe kollarını boynumdan ayırdım ve cevap verme gereği duymadan sıcak bir gülümseme göndermeye çalıştım. Ardından beraber okula girdik.
Ders bitmek bilmiyordu. Geometri dersinden her zaman nefret etmiştim ama hocamız bunamış olduğu için dersi dinlemem gerekmiyordu. Sadece derslerde taktığım gözlüğüm burnumu acıtmaya başlayınca çıkarıp cebime koydum. Yanımda oturan Derin hararetle hafta sonunu anlatmaya başlamıştı bile fakat dinlemiyordum. Sanki ders kitabımda çok önemli bir şey varmış gibi kaşlarımı çatmış, üst köşesini inceliyordum. Kafamı çevirip pencereden dışarıyı izlemeye başladım. Yoldan tek tük arabalar geçiyordu. Otuzlu yaşlarında bir kadın karşıdan karşıya geçerken fazla acele ediyordu. Sanırım işe geç kalmıştı.
Tam kafamı çevirecekken gözüme bir silüet ilişti. Yolun karşısında ağaçların arasında siyah bir paltoyla bekleyen bir adam. Gözlüğümü takmadığım için adamı net olarak göremiyordum ama bana baktığını biliyordum. Hissediyordum. Hemen cebimden gözlüğümü çıkarıp tekrar ağaçların arasına baktığımda, adam gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKE ARAF
Teen FictionEnseme giren iğne darbesinin acısıyla çığlık atmak istiyordum. Fakat yapamadım. Bütün bedenim kaskatı kesilirken adamın beni taşıdığını zar zor fark ettim. Konuşamıyordum. Debelenmeye başladım ama boşunaydı. Yavaş yavaş gözlerim kararırken çırpınmay...