BÖLÜM BEŞ

17 0 0
                                    

Beni arabadan indirirken hiç zorluk yaşamamışlardı. Direnmediğimden değil ama karşımda öküzü bile kıskandıracak kadar kaslı insanlar olduğu için direnmem de bir fayda etmemişti. Beni indirenin Levent olduğunu düşünüyordum çünkü Kıvanç'ın sesi arkamda susmak nedir bilmiyordu.

"Aslında Patron seni başkasının almasını istemişti ama bunu benim yapmamda direttim. Ne yapabilirim ki? Tam bir macera adamıyım!"

Sinir bozucu cümleleri başımı ağrıtıyordu. Kucağında bulunduğum Levent'i göremesem de onun da sabır dilendiğini duymuştum. Bu beni gülümsetmişti ve sadece onun duyabileceği şekilde fısıldadım.

"Lütfen onu sustur."

Bir nanosaniye kadar tüm bedeni gerilmiş ama hemen kendini toparlamıştı. Kıvanç bunu fark etmemişti ama kollarında olduğum için ben fark etmiştim. Yavaş yavaş söylediğim şeyden pişman olmaya başlarken nefesi bez çuvaldan içeri girip kulağımı gıdıkladı.

"Emin ol bende bunu istiyorum ama yapamam."

Dudaklarıma engelleyemediğim bir gülümseme yapıştığında kendimi yaramazlık yapmış küçük bir çocuk gibi hissettim. Aynı zamanda beynimde evreka ampulleri yanmaya başladı. Bana çok sıcak davranıyordu. Aynı... aynı baba şefkatiyle yaklaşır gibi. Eğer ben de ona iyi davranırsam buradan kaçmama yardım edebilirdi.

Birkaç dakika daha yürüdükten sonra Levent —hala ona nasıl hitap edeceğimi bilmiyordum- adımlarını yavaşlattı ve durdu. Sürgülü metal kapının sesi kulaklarımı tırmalarken Levent yine harekete geçmişti. Az önceki kaçmakla ilgili umutlarım yavaş yavaş yok olurken Kıvanç olduğunu tahmin ettiğim biri birkaç tuşa basınca bip sesleri çıktı. Sanırım bir tür şifre giriyordu. Bip sesleri kesilince bir kapının daha açılma sesini duydum.

Levent'in hareketlerinden merdiven çıktığımızı anlayabiliyordum. Nereye gittiğimizi sormaya korkuyordum ama bir o kadar da merak ediyordum. Bir süre sonra Levent durdu ve önümde olduğunu bilmediğim bir kapı tıklatıldı. Tıklatılırken Kıvanç'ın "Önce saygı." Diye mırıldandığını duydum.

Levent tekrar yürümeye başlarken ayaklarım hissizleşmeye başlamıştı. Beni bir koltuğa nazikçe bırakırken Kıvanç ona gitmesini söylemişti.

Gitme, demek istiyordum ama tabi ki bunu yapamazdım. Lanet çuval hala kafamdaydı ve hiçbir şey görememek beni deli ediyordu. Koltuğun yan tarafı çökünce birinin yanıma oturduğunu anladım.

"Şimdi çuvalı çıkaracağım." Dedi Kıvanç. "Ama ani bir hareket yaparsan seni yine bayıltmak zorunda kalırım. İğneyle. Beni anlayabiliyor musun? Ve emin ol günde 10 gramdan fazla kloroform almak insanı komaya sokabilir. Bazen de öldürür." Dedi sakince. Korku bütün bedenimi yavaş yavaş sararken böyle bir şey yapıp yapmayacağını düşündüm. Yapmazdı, öyle değil mi?

Başka seçeneğimin olmadığını fark ederek kafamı onaylarcasına aşağı yukarı salladım. Hiçbir şey söylemeden kafamdaki çuvalı çıkardı. rahat bir nefes aldıktan sonra dikkatlice etrafıma baktım. Yanımda Kıvanç oturuyordu.  Tam karşımda ise bir kadın. Saçları sıkı bir topuzla ensesinde toplanmıştı. Giydiği siyah kalem etek vücut kıvrımlarını ortaya çıkarıyordu. Gerçekten güzel bir kadındı. Gözleri o kadar keskin bakıyordu ki karşısında sinmemek için kendimi zor tutmuştum. Korkutucuydu. Bir o kadar da otoriter. İşte o an anladım. Patron oydu.

——————————————

hala okuyucum çok az, hala kimse yorum yapmıyor ve hala kimse oylamıyor. beğenmeseniz de lütfen bunu dile getirin ve ben de bunu biliyim. Lütfen yorum yapın, eleştirin. bu arada patron ile ilgili hala karakter bulmuş değilim. yardım ederseniz süper olur. görüşürüz x

bu arada çok sık yazamıyorum çünkü sınavlarım var bu hikayeyi önemseyenler için söylüyorum...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 19, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

TEHLİKE ARAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin