[I]
—Saat yedi suları, Daegu polis departmanı
Elleri arasındaki kalemi stresle döndürüyordu Dedektif Kim. Kesik nefesler veriyor, sakin kalmaya çalışıyordu. Yay misali gerilmiş sırtını koltuğunun arkasına yaslayıp sertçe yutkundu.
"Lanet olsun, neyi atlıyorum! Neyi, neyi neyi..." Dedektif'in sesi sonlara doğru kısılmış sanki kendi kendine fısıldar gibiydi.
Fevri bir hareketle oturduğu deri bordo renkli sandalyesinden kalktı, birkaç adım uzağındaki panonun tam karşısına geçti ve kollarını göğsünde birleştirdi. Üzerindeki siyah ceket ve beyaz gömleğinin altındaki omuz kasları kasılmıştı. Dedektif aylardır bu davayı düşünüyordu, öyle ki geceleri uykuları kaçıyor, nadiren kendiliğinden uyuyakaldığı gecelerdeyse kabuslar görüyor ve sürekli sayıklıyordu. Korkuyla ve terden sırılsıklam uyandığı geceleri artık sayamaz hale gelmişti. Tartışmasız geçirdiği en kötü günlerdi bunlar fakat bu dosyayı açıklığa kavuşturmak onun için her şeye değerdi. Gerekirse aylarca uyumazdı ama çözecekti işte. Bu davayı çözecekti.
Kim Malikanesi Yangını.
Genç adamın koyu kahve çekirdeği gözleri uzunca dolandı panoda; oklarla işaretlenmiş kişilerde, çeşitli mekan fotoğraflarında ve gazete küpürlerinde dolandı. Panonun tam olarak köşesinde, onu kirpiklerinden parmak uçlarına kadar titretecek kadının fotoğrafı ile kesiştiğinde gözleri, işte o an olduğu yerde sarsıldı. Yanıp neredeyse kül olmuş bu insandan hallice bedeni öylesine bakan birinin tespit etmesi neredeyse imkansızdı, fakat Dedektif o fotoğrafa öylesine bakacak biri değildi. Fotoğraftaki kızarık derisi ve kömüre dönmüş suratın sahibi zavallı kadın ise öylesine bakılacak biri değildi.
"Sana söz veriyorum.." nedendir bilinmez dili ismini hecelemeye gitmedi adamın. "Sana söz veriyorum bunun bir kaza olmadığını ispat edeceğim, işte o zaman şüphenin nefesini ensemde hissetmeyeceğim sevgilim, rahat bir nefes alacağım ve huzurla uyumana müsaade edeceğim."
Kime sorsanız acı verici bir sahne derdi bu an için, öyleydi de. Dedektif bir söz vermişti sevdiği kadına ve sözünün eri olduğunu her kimseye ispatlaycaktı. Kahve çekirdeği irisleri göz yaşlarıyla doldu ama onları silmeye zahmet etmedi. Yutkundu genç adam, hissettiklerini bir nebze sindirebilmek, acısını hafifletmek için. Ne acıdır ki içindeki yangının henüz sönmeye niyeti yoktu.
Dedektif Kim'in kahvelerini şüphenin tohumları esir aldığında buna sebebiyet veren fotoğrafta durakladı gözleri. Alnını çevreleyen karmaşık, dağınık kırmızı saçlara sahipti fotoğraftaki oğlan, saçlarının rengi uçlara doğru daha açık bir renkti bu yüzden ateşe benzetti onları genç adam. Koyu gözlerini ise masum bir çocuğun aksine şeytani pırıltılar esir almıştı.
"Kim Taehyung," diye mırıldandı şüphe kokan nefesiyle. "O cehennemden sağ çıkmayı nasıl başardın?"
---
[Taehyung X Jennie
© maryjanevalet]