[II]weeknd—heartless
Jennie Kim, garip bir kız. Şimdi omzuna astığı sırt çantası ve katiyen bozulmayan siyah kakülleri ile okul kapısından içeri giriyor. Elleri her zamanki gibi cebinde, kıstığı çekik kahve çekirdeği gözlerini gezdiriyor bahçede. Kırmızı okul ceketini düzeltti, önüne gelen saçlarını asice silkeledi ve ilerlemeye devam etti.
"Hey, buradayız Jennie!" Bu Lalisa, omuzlarına değen gri saçlara ve dağınık kaküllere sahip, uzun boylu ve zayıf. O güzel bir kız, aynı zamanda Jennie'nin bir tanıdığı. Lalisa ise Jennie'yi en yakın arkadaşı sanıyor.
Jennie'nin kırmızı dudakları memnuniyetle kıvrıldı fakat yüzünde başka herhangi bir mimik oynamadan sözde arkadaşlarının oturduğu bahçedeki banka ilerledi. Çantasının omzuna astığı kollarından kavrayıp durduğu yerde ileri geri sallandı. "Ders birazdan başlayacak, ne işiniz var burada?"
Chaeyoung, boyalı sarı saçları; incecik beli ve süt beyazı teniyle anime karakterlerini andıran güzel bir kızdı. Başını nadiren telefonundan kaldırır ve yine nadiren çevresindekilerle iletişim kurardı. "Ne oldu Kimmy, dönem sonunda inekleyeceğin mi tuttu?" Sarışın hiç vakit kaybetmeden zehirli kelimelerini fısıldadı ve kıstığı gözleri ile karşısındaki bedeni çekinmeden süzdü.
Jennie dudaklarını yaladı usulca, Chaeyoung'ın ne istediğini biliyordu elbette ama bunu ona vermeye niyetş yoktu. Sadece Chaeyoung'ın anladığı sahte bir tebessümle donattı dudaklarını, "Belki."
"Onu boşver de yanıma gel Jennie! Şeytanın bacağını kırdım, okul bununla çalkalanıyor." Jeon Jungkook bu arkadaş grubunun bir diğer üyesiydi ve aynı zamanda Jennie'nin en yakın olduğu kişi. Oğlanın alnına dökülen kahve tonlarındaki saçları, bir kolunu kaplayan dövmeleri ve yapılı vücudu tekin bir tip olmadığını bağırıyordu.
Genç kız omuzlarını silkip Lalisa ve Jeongguk'un karşısına yani Chaeyoung'un yanına oturdu. Chaeyoung tıslar gibi bir ses çıkarmış ve hafifçe kaymıştı.
"Anlat." dedi tekdüze bir sesle.
Jungkook heyecanla yanındaki Lisa'ya döndü. "Fotoğrafı göster ona Lali." Lalisa başını salladıktan sonra elini cebine attı ve mor kılıflı telefonu üzerinde birkaç tuşa bastı ardından ekranı karşısındaki Jennie'ye çevirdi.
Lalisa'nın gösterdirdiği fotoğrafta bir oğlan vardı; üzerinde kendi liselerinin tanıdık forması ve şimdi en dikkat çekici kısma geliyoruz, oğlanın saçları kan kırmızısıydı bildiğiniz kıpkırmızı. Jennie yutkundu, bu oğlanı tanıyordu elbette.
"Ee, bu kim? Sevgilin filan mı? Ucubeye benziyor."
Lalisa hafifçe kıkırdadı ama soruyu Jungkook cevapladı. "Hayır elbette, geçen seneki olayı bilmiyor musun? Kim Malikanesinde yangın, dört kişilik ailede sağ çıkan kalmamış diye haber yapmışlardı. Tabii bilmemene şaşırmadım elbette, geçen sene neredeyse her gün gündüz gözüne partiliyordun çünkü."
Genç kız kararmış irislerini fotoğrafın her köşesinde dikkatlice gezdirdi. Kasılmaya başlayan midesi ve hızlanan kalp atışları bir cevap vermesini engelliyordu karşısındaki oğlana. Tekrar sertçe yutkundu ve parmağı ile telefonu ittirdi. Kim Malikanesinde Yangın onun için yabancı değildi, bahse vardı ki okuldaki herkesten daha fazla bilgiye sahipti bu konu hakkında. Ancak bunu sözde arkadaşlarının bilmesine hiç gerek yoktu.
"Benimle doğru konuş aptal, banane yangından!"
Lalisa hemen atladı, "Hey, sakin ol prenses, kimse bilmek zorundasın demiyor.. daha olayı duymadın."
"Chaeyoung ve ben yangın yerine gitmiştik, oradan herhangi birinin sağ çıkması imkansız, tamam mı? Kendini üç kere altıncı kattan aşağı bırakıp hala nefes alabilen Park Jimin'in bile küllerini zor bulurduk orada..Biliyorsun güzelim o çocuk İsa gibi bir şey. "
Genç kız kaşlarını kaldırdı ve başını sağa yasladı, işte şimdi ilgisini çekmeyi başarmıştı.
"İki hafta önce bir çocuk bulunmuş, hurdaların arasında.. soğuktan tir tir titriyor ve asla konuşmuyormuş. Polis onu oradan almış ve karakola götürmüş, dediğim gibi eleman asla konuşmamış sadece kaçık gibi olduğu yerde sallanıp durmuş. Bizimkiler parmak izinden kimliğini tespit etmişler."
Jennie dudaklarını birbirine bastırdı ve cümlenin devamını içinden tamamladı. Kim Taehyung. Bu ses kafasında sürekli tekrar etti, bulunduğu yere yıkım getirmeye yemin etmişti sanki.
"Kim Taehyung." Lalisa cümleyi dışarıdan tamamlayan kişi olmuştu. Jennie'nin tepkisizliğine karşın olduğu yerde sallandı Jungkook. "Hey! Burada mısın kızım sen? Kim Taehyung diyorum, Kim Malikanesi yangınında sağ kalan çocuk, sağ kalan tek kişi. İmkansız! Yüzyılın olayı bu ve şimdi o ucube bizim okulda!"
Bu enteresan habere karşın Chaeyoung bile kafasını telefonundan kaldırmıştı, bir diğer arkadaşları Min Yoongi ve Jung Hoseok yanlarına gelip ne haltlar döndüğü sorarken Jennie'nin bedeni orada olsa bile gözleri çoktan okul kapısındaki çocuğa dönmüştü. Ensesinden aşağı soğuk sular dökülüyor gibi hissetti oğlanın gözleri kendisiyle çarpıştığında. Buz kesmiş ellerini birbirine kenetledi, gözleri kararlılıkla kısıldı ve ikili arasında soğuk rüzgarlar esti.
Uzun ince bir beden, bordo okul ceketi ve siyah beresinden taşan ateş kırmızısı saçları..o harap haldeydi. Bu an bir filmin en can alıcı sahnelerinden biriydi, bu ne ilk görüşte aşktı ne de ikilinin birbirini ilk görüşü.
Jennie Kim masanın altında yumruk yaptığı ellerinin avuçlarına tırnaklarını geçirdi ve kendi ayaklarıyla ona gelen oğlanı izledi. Ardından kırmızı dudaklarını samimi bir tebessümün esir almasına izin verdi.
Merhaba..düşüncelerinizi belirtirseniz çok mutlu olurum okumak çok eğlenceli oluyor ♡︎