[VII]
V, RM-4 o'clock
Saat on suları, Jennie üzerinde halen değiştirmediği okul forması ve fazlaca ağır sırt çantasıyla karanlık sokaklardan birinde yarınlar yokmuşcasına koşuyor.
"Hey, sana diyorum aptal dursana!"
Doğrusu birini kovalıyor diyebiliriz. Evet, genç kız sadece birkaç metre önünde katiyen arkasına bakmadan delicesine koşan oğlanı kovalıyor ve bir ayrıntı daha! Jennie de oğlan da neden kaçtığını veyahut kovaladığını bilmiyor.
Taehyung, muhtemelen kimden kaçtığını bilmiyor, o sadece onu derinden ürküten sikik iç güdülerini dinleyip bacaklarını açabildiği kadar açıp ölümüne koşuyor. Bahse varım nereye gittiğinden bihaber.
Jennie onun hızlanmasına fazlasıyla engel olan sırt çantasını bir çırpıda çıkarıp nereye olduğunu bile bilmediği bir yere fırlatıyor.
"Kim Taehyung! Sana dur diyorum neden deli danalar gibi yardırıyorsun aptal velet!"
Jennie'nin seslenişi Taehyung'un bir kulağından girip diğerinden çıkıyordu. Neyseki Jennie pes etmedi. Sadece birkaç dakika içinde, tüm gücüyle koşmaya başladı ve çok geçmeden oğlanın önüne geçti. Taehyung'un ise gözü dönmüştü, Jennie'yi görmedi bile. Son sürat kızın üzerine koştuğunda Jennie işte bu fırsat dedi ve üzerine gelen oğlanın kolundan sıkıca kavradığı gibi yan taraftaki binanın duvarına çarptı.
Taehyung'un fazla koşmaktan göğsü hızla inip kalkıyordu ve genç kız tutarsız güç uyguladığı için sırtı duvara sert çarpmış, sızlıyordu. Yüzünü buruşturudu, o sırada gözleri kapalıydı. Hala onu duvara çarpan elemanın kim olduğunu bilmiyordu.
Taehyung gözlerini açtı, hızla inip kalkan göğsü için şimdi daha acıydı işte, kırmızı saçlarının dipleri terlemişti ve alnından damlalar süzülüyordu. Yüzü kızarmış, yanıyordu, bunun aksine ise sırtı buz gibi olmuş ve soğuk soğuk terlemişti.
Yumruk yaptığı elleri çözülüp tırtıklı duvara yapıştırdı. Birkaç kez gözlerini kırpıştırdı.
Hemen karşısındaki -aslında ondan birkaç santim aşağıda- göğsü aynı şekilde hızla inip kalkan, okul gömleğinin birkaç düğmesi açılmış ve damlaların asice süzüldüğü kuğu gibi boyunda gezdi gözleri. Taehyung'un gözleri Jennie'nin çehresine değecekken Jennie, İki koluyla oğlanı kendisi ve duvar arasında sıkıştırmıştı. Koşmaktan kızarmış suratı, aralık, kırmızı, güzel dudakları,ve kısılmış koyu gözleriyle onun üzerinde çoktan güçlü bir üstünlük kurmuş kıza nefesini tutarak baktı oğlan. Karşısındaki bu kız şuan ona ne derse kelimesi kelimesine kadar itaat edeceğine ve ağzından tek kelam çıkmayacağına emin olmuştu Taehyung. Bu onu korkuttu fakat aynı zamanda göğsü büyük bir gürültüyle çarptı.
"Nefes al, Taehyung."
Taehyung nefes aldı. Pekala, tam olarak karşısında ve bu halde, Jennie'yi görmüştü; kelimenin tam anlamıyla dağılmıştı. Neticesinde, o, Jennie'ydi işte.
Genç kız, sokak lambaların aydınlattığı güzel çehresini oğlanın suratına yaklaştırdığında Taehyung'un çenesi kasılmıştı. Jennie kaşlarından tekini kaldırdı ve dilini sakince dudakları üzerinde gezdirdi. Taehyung'u delirtmeye mi çalışıyordu bilmiyordu ama kesin olan tek şey vardı, çünkü Taehyung daha şimdiden Jennie için deliriyordu. Birkaç santim uzağındaki kızıl dudaklarına süründüğü parlatıcının mesk eden kokusu başını döndürürken sadece derin nefesler aldı oğlan, ve gözlerini kızın hançerden keskin gözlerinden ayırmamaya uğraştı.