小さな火花

365 62 99
                                    

[III]

NF—real

Çoğu büyük şey minik bir kıvılcımla başlar aslında. O minik kıvılcım odadaki perdeye sıçrar; perde alev alır, koltuklara sıçrar, pencereler patlar ve baktığımızda tüm binayı alevler sarmış. Aslında şaşırılacak pek de bir şey yok, sadece okulun arka bahçesinde bu harabeden farksız çocuğa saldıran iki haytanın karın ağrısını anlamalıyız. Sonrasında minik kıvılcım ile olan konuşmaya geri dönebiliriz.

Jennie, tuhaf bir kız, kendisi de bunun farkında zaten. Onu anlamak neredeyse imkansız. Düzeltiyorum, kesinlikle imkansız. Sadece yarım saatliğine belalı kız ayaklarını bırakmış arka bahçedeki bankta gitar çalıp sevimli birkaç şarkı mırıldanmaya başlamıştı. Taehyung ise onu ilk kez bugün gördüğüne emin olsada bir şekilde kendini ona bakmaktan alıkoyamıyordu. Genç kızın birkaç metre uzağındaki çalıların arkasına baykuş misali tünemiş ve elleri arasındaki kameranın denklanşörüne ard arda basıyordu. Genç adamın tek bir kare bile kaçırmak istemediği belliydi.

Jeon Jungkook ve Min Yoongi ise Jennie'nin sözde arkadaş grubundaki belalı kişilerdi. İkili basketbol oynamak için bahçeye çıkmış ancak bu çalıların arasına tünemiş baykuşla karşılaşmışlardı. Min Yoongi oğlanın yakasından tuttuğu gibi onu çalıların arasından çekmiş ve ortaya savurmuştu, Taehyung ise başını kaldırım taşına çarpmaktan son anda kurtarmış, korkunun esir aldığı gözleriyle hayatında ilk kez gördüğü çocuklara bakıyordu.

"Bizim çalı baykuşu yüce Kimmy'e göz koymuş, ha!" Min Yoongi dişlerinin arasından tıslayarak oğlanın suratına doğru konuştuğunda, Jeongguk çok geçmeden oğlanın elinden kayan kamerayı kavramış ve havaya kaldırmıştı. Taehyung Jeongguk'un ne yaptığını anladığında korkuyla ileri atılmış ancak kolunu ezen ayak nedeniyle durmak zorunda kalmıştı. Min Yoongi acımadan genç oğlanın kolunu eziyordu pahalı, marka spor ayakabısı ile. Kim Taehyung korkuyla yutkundu.

"Bu sapık Jennie'nin fotoğraflarını çekmiş,"Jeongguk kameradaki Jennie'nin farklı açılarda çekilmiş onlarca fotoğrafına bakarken konuştu."Kim bilir hangi sapık hayallerine alet edecekti kızı."

Yoongi'nin öfkesi duyduklarıyla daha da harlanmıştı ve Jeongguk ateşe barutla yaklaşmakta ustalaşmış herifin tekiydi. Kemikli parmakları korkudan tir tir titreyen oğlanın yakalarını kavradı, sinirden kızarmış suratı Taehyung'un dibinde iken oğlan sağlıklı düşünemediğini farketti, kesik kesik nefes aldı.

"Seni mahvedeceğim oğlum! Duydun mu beni seni hasta sapık! Senide cayır cayır yanmış ailenin yanına yollamaktan çekinmeyeceğim." Min Yoongi oğlanın suratına doğru tükürerek konuştu. "Piç kurusu seni."

Tanıdık sesleri duyan genç kız elleri arasındaki gitarı sertçe banka bırakmış ve oturduğu yerden fırlamıştı. Ne haltlar dönüyordu bilmiyordu ama iyi şeyler olmadığı kesindi. Oğlanlar görüş açısına girdiğinde görüntü tam olarak şöyleydi; Jeon Jungkook avuçları arasındaki kameraya öldürecekmiş gibi bakıyor, Min Yoongi elleri arasındaki ürkek çocuğu şiddetle sarsıyordu. Kim Taehyung'u ise arkadan görmüş olmasına rağmen oğlanın tir tir titreyen bedeni ve taşlı zemine konumlanmış elleri ne kadar korktuğunu gösteriyordu.

"Jeongguk! Yoongi! Ne halt ediyorsunuz siz?" Jennie koşarak onların görüş açısına girmiş, saçlarını kulağının arkasına sıkıştırmış ve masum suratının iki tarafına konumlanmış çekik kahve çekirdeği gözlerini iki oğlanın arasında gezdirmişti. Koştuğu için göğsü hızla inip kalkıyor ve endişeli gözüküyordu.

kakeru ka shinu kaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin