Dilerseniz video eşliğinde okuyabilirsiniz.
Açık pencereye doğru yaklaştım ve dışarıya doğru baktım. Eve gelen kimse çok uzaklaşmış olamazdı. Pencereden bakınca boş bir yol ve ağaçlardan başka bir şey gözükmüyordu. Ve ayrıca pencerenin çivisinin yanında biraz da kan vardı. Pekâlâ, tahmin zamanı.
Eve gelen kimse eve gelirken ya da evden giderken elini çiviye takmış, muhtemelen giderken çünkü acele etmiş. Evde olduğumu bilen birisi olmalı. Penceredeki kan bana göre sol tarafa doğru yayılmış, yani bu kişi bir sağlak olmalı. Odamın penceresinin yüksekliğini de hesaba katarsak bunu kısa boylu birinin yapmış olması imkânsız. Eğer akıllı olup merdiven kullanmış olsaydı zaten eli takılmazdı. Pencerem bir basketbolcunun topu ağın içine sokmak için zıplaması gereken mesafe kadar yüksekte. Basketbolcu ha... Acaba Glenn 'den başka kim sitenin basketbol sahasında pazarları volta atıyor... Bunu Evan'ın yapmış olabilme ihtimalini düşünelim. Evan solak ve kasetlerin de nerede olduğunu bilmiyor. Ayrıca yüzümü yıkamak için giderken onu da altına işemek üzere tuvalete giderken gördüm. Evan iyi bir oyunculuk eğitimi almadığı sürece bu kadar tuvaleti gelmiş rolü yapamaz. Ve tanıdığım tek sağlak basketbolcu da Glenn. Ama tek soru, neden bunu Glenn yapsın?
Pencerenin kenarındaki kanı temizledim ve odama bir çekidüzen verdim. Daha sonra kahvaltı yapıp üstümü değiştirdim ve tren istasyonun adresini internetten bulup bir kâğıda yazdım. Evden çıkma zamanı gelmişti.
Tren istasyonunun yeri yarım saatlik uzaklıkta bir yerdeydi. Saat daha sabah dokuz olmasına rağmen insanlar sürekli bir yerlere yetişmeye çalışıyorlardı. Hayat akmaya devam ediyordu.
İstasyona geldiğimde etrafı polis sardığını görmek beni heyecanlandırdı. Tahminim doğru olmalıydı, birisi ölmüş olmalıydı. Biraz daha olay yerine yaklaşınca neler olduğunu anlamaya başladım. Polisler işleri acele olan insanları olay yerine yaklaştırmadan trene bindirmeye çalışıyorlardı. Görünüşe göre göremedikleri bir şeyler vardı.
Polisler olay yeri incelemeyi bekliyor olmalıydılar. Ancak fark etmedikleri bir ayrıntı vardı. Yerler çok temizdi. Bunun nedeni ise burada gerçekten bir cinayet olmasıydı. Bunu yerlerin yeni silinmiş olduğundan anlıyordum. Neden cinayet mahalli daha incelenmeden temizlenecekti ki? Ayrıca bu deterjanın kokusu gerçekten güzeldi. Bir ara benim de eve bunlardan almam gerekiyordu.
Burada yapacak başka işimin olmadığını anladım ve eve gitmeye karar verdim. İstasyonda çıktım ve yürüyerek caddeden geçtim. Kalabalık alanları çok sevmezdim ama içinde yok olduğum için bir nevi huzur veriyordu.
Kalabalığın içinden geçerken ayakkabılarımın bağcıklarının çözüldüğünü fark ettim ve kenara geçip bağladım. O sırada gözüme bir şey takıldı. Bir adam tam karşımdan bana bakıyordu. Tamamen siyah giymişti ve yüzünü göremiyordum. İki saniye sonra aynı yere baktığımda adamı göremedim. İçimden yükselen bir telaş vardı ama bastırmaya çalışıyordum.
Tekrar ayağa kalktım ve sanki hiçbir şey olmamış gibi yürümeye devam ettim. Ara sokaktan geçtim ve yaklaşık yarım saatte eve geldim.
İçeri geçtim ve anneme selam verdikten sonra odama çıktım. Evan muhtemelen okulda etüte kalmıştı. Dersleri gerçekten umursamıyordu ve haftada ortalama dört gün etüte kalırdı. Böyle giderse sınıfta bile kalabilirdi. Onu düşünerek odama çıktım ve kapımı kapattım. Ursulayı arayıp babasının durumunu soracaktım, ayrıca şu olayı da anlatacaktım. Daha eve gelen kasetlerden bile haberi yoktu.
"Ursula, nasılsın?"
"İyiyim Violett, babamın yanındayım."
"Nasıl oldu Peter amca, daha iyi mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son kurban; Sır
Mystery / Thriller"Hiçbir cinayet kusursuz değildir." Eğer gerçek bir cinayet, gizem kitabı okumak, yazardan önce katili bulmak isterseniz; kapım size daima açık. Bakın bakalım içeride ne cinayetler dönüyor... Kitabı sadece okumak değil, başka yerlerde kullanmak iste...