Yirmimsi

1.1K 196 47
                                    

Yeşilliklerin arasında kendi evini görünce koşar adım yürümeyi bıraktı. Elindeki bastonu açıp yere sabitledi. Derin derin nefesler almaya başladığında kazağın azda olsa üstüne yapıştığını fark etmişti. Bir elini ensesine attı, birkaç tutam saçın vücuduna yapıştığını gördü.

Baran koştuğunu anlamasın diye sakinleşmeye çalıştı. Hava onun sakinleşmesine oldukça yardımcı oluyordu.

Aşkın dakikalar önce yeşilliklerin içerisinde bir süreden sonra dayanamayıp koşmaya başlamıştı. Ev yoluna gelince de adımlarını yavaşlatmıştı, şu an ise komple durmuş etrafına bakıyordu.

Bakışları evlerinin karşısındaki evi buldu. İçi boş evi. Baran'ın zamanında babasına "Yan yana evimiz olsun!" diye yalvardığı evi. Şirin ailesinin evini...

Bakışlarına hüzün yerleşirken hatırladıklarıyla dudağının kenarı kıvrılmıştı. Buruk bir şekilde güldü. O istemeden adımları o eve doğru ilerlemeye başlamıştı bile. Baran'ı terasta görememişti ama yine de bastonu kullanıyordu.

Evin önüne geldiği gibi arkasını dönüp kendi evlerini kontrol etti. Baran'ın hâlâ görünürde olmadığını gördü. Eğildi ve saksının altından yedek anahtarı aldı. Pusat ve Baran ne zaman üniversiteye gitmeyip bu eve gelseler anahtarı buradan alırlardı. Kendisi de birçok kez buna şahit olmuştu. Görme engelli olduğunu düşündükleri için onun yanında böyle şeyleri yapmakta sakınca görmezlerdi.

Yanılmadı. Anahtar saksının altındaydı, onu buldu ve eline aldı. Ayağa kalkıp kapının kilidine yerleştirdi. Açılan kilitle kapıyı ileriye doğru itti ve içeriye sızdı.

"Gazamız mübarek olsun."

Sessizce mırıldamıştı. Kapıyı içeriye girdiği gibi kapatmış, üstüne de yaslanmıştı. Sakinleşmek için orada birkaç saniye durdu. Sonra ise bakışları evde dolaşınca istemsizce yürümeye başlamıştı.

O sırada evde olan Pusat, ortamda hissettiği seslerle kaşlarını çattı. Elindeki telefonu bıraktı ve kulağındaki kulaklıkları çıkardı. Salondaki köşe koltukta yatmış, şarkı dinliyordu. Evin çalışanı ve aynı zamanda kendisine yardımcı olan Ata'nın gittiğine emindi. Hatta vedalaştıklarını da gayet iyi hatırlıyordu. Bugün yine gelecekti ama bu kadar erken beklemiyordu...

İçine huzursuzluk sirayet etmeye başlayınca ellerini koltuğa yerleştirdi. Doğrulamak için hareketlendiğinde bacaklarındaki hissizlik yine kendini göstermişti. Olduğu yerde kaldı Pusat. Doğrulamadı.

Aşkın ise o sıralarda bir bir kapısı açık olan mutfağa bakıyor, duvardaki tablolarda bakışlarını gezdiriyor, küçükken Buğu'yla üstünde birbirlerine oyuncak fırlattıkları halıya bakıyordu.

En sonunda ilgisi salona kayınca bir an için duraksadı. Bakışları hızla kendisine arkası dönük olan koltuğu buldu. Birkaç basamak inerse o koltuğa ulaşabilirdi. Ama o, onun yerine salondaki dev ekrana baktı. Acelesi yoktu neticede.

Pusat adım seslerinin kesildiğini duyunca bir kez daha doğrulmak için hamle yaptı. Bu da başarısızlıkla son bulunca yerine sindi. Eline telefonunu tekrar aldı. Ata'ya birkaç satır yazıp gönderdi ve hemen ardından başının altında olan yastığa odaklandı. Gözlerini yumdu, uyuyormuş gibi yaptı.

Ona göre evdeki hırsızdan başkası değildi. Zira dün gece kedisi Siyanür'le ilgilenirken karşı evdeki gürültüleri duyamamıştı. Buna duvarların ses iletmeme özelliği de eklenince dışarıdan gelen sesi duymaması oldukça muhtemeldi.

Aşkın bakışlarını zor bela çekti ekrandan. O ekranın karşısında Pusat ve Baran konsol oyunu oynuyordu, çok değil dört sene önce. Baran'ın gerçekten mutlu olduğu zamanlardı. Şimdi aklına geliyordu da gözleri doluyordu.

Silkelenip kendine geldi ve basamakları inerek koltuğa yaklaşmaya başladı. Pusat içten içe gerilse de bunu belli etmedi. Aşkın ise o zemine ulaştığı saniye camdan duvara yürümeye başlamış, kısa bir süre için Pusat'ı fark etmemişti.

Ama işte, kısa bir süre.

Adımları odada birinin varlığını hissedince durdu. Kaşları şaşkınlıkla çatılırken yavaşça arkasını döndü. Çoktan yanından geçip gittiği koltuğa baktı. Üstünde yatan hareketsiz bedene baktı. Vücudunu kısa bir süre süzdü, en son yüzüne gelince duraksadı. Gördüğü kişiyle çenesi kasılırken beynine sızan binbir farklı düşünce hızla yerini almıştı.

Biri en keskiniydi. Orada yatan gerçekten de Pusat mıydı?

Körüm Ben! | Texting ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin