5

434 28 13
                                    

Hızla onu itmiş ve kapıyı açmaya çalışmıştım.

Kilidi çevirmiş ve hızla kapıyı açmış kendimi içeriye atmıştım.

-Sabah sana birkaç kıyafet vereceğim. Önümde böyle dolanma. Kendime hakim olamayacağım.

Tam kapıyı kapatacakken kapıyı vurarak açmış ve elimdeki anahtarı alarak çıkmıştı.

Kapıyı üzerime kitlemiş ve uzaklaşmıştı.

Kendimi yatağa atarak gözlerimi kapatmış Derince nefesler almıştım.

Bu adam sinir hastası aynı zamanda piskopat ve sapıktı da!

Ayağa kalkmış ve pencereden dışarı bakmıştım.

Görüş alanımda en az 10 kişi vardı.
Hepsi birer köşede duruyordu.

Bu adamın neden bu kadar koruması vardı?
Ne iş yapıyordu da bu kadar güvenlik önlemleri almıştı?

Sadece uyumak istiyordum.

Sabah ne yapacağımı düşünürdüm..

....

Sabah olmuştu sonunda.

Ne kadar uyumak istesemde belki birkaç saat uyumuş sayılırdım.

Gözüme uyku girmiyordu burada ne yapacağımı düşünmekten çıldıracaktım.

Koridorda duyduğum kadın sesleri sonrasında ayağa kalkmış ve kapıya yaklaşarak dinlemeye çalışmıştım.

-Jimin.. Özür dilerim! Bir daha olmayacak!

Jimin?

Bir kadın ona yalvarıyor ağlıyordu.

Oysaki çok tatlı biri gibi görünüyordu.
JungKook gibi sert,kalpsiz biri gibi değildi.

Derin bir nefes aldıktan sonra dudaklarımı dişlemiştim.

İyice korku kaplamıştı içimi.

Kapının önünde duyulan adım sesleri sonrasında hızla yatağa koşarak oturmuş ve hiç bir şey duymamış gibi davranarak ifademi değiştirmiştim.

Kapı açılmış ve içeriye piskopat herif girmişti.

-Açlıktan ölmek istemiyorsan gel.

Cidden fena acıkmıştım yemek yemem gerekiyordu..
Yani bir taraftan ölürsem kurtulurdum ama..

Tam kapıdan çıkmıştım ki karşıda gördüğüm kanlar sonrasında duraksamıştım.

Ah tanrım..
Başım dönmüş midem bulanmıştı.
Bu da neydi böyle?

-Eun?

JungKook önüme geçerek bana baktığında elimi duvara yaslayarak gözlerimi kapatmıştım.

Gözlerimi açtığımda hala öküz gibi yüzüme bakıyordu.
Gözlerimle ilerdeki kanları işaret ettiğimde o yöne dönerek bakmış sonrasında ise bıkınca bir nefes vererek bana dönmüştü.

-Yukarı çıkmamız için oradan geçmen gerekiyor Eun. Seni uçuracak değilim.

Yutkunmuş ve bakışlarımı kaçırmıştım.

-Ben oraya gitmek istiyorum.
-Kızım sen hasta mısın açlıktan öleceksin diyorum başıma kalırsın sonra.

Yaklaşmış ve kucağına alarak başımı göğsüne yaslamıştı.

Gözlerimi kapatmış ve sadece buradan uzaklaşmak istemiştim.

-İstersen otur da.. Salondayız Eun. İnebilirsin yani.

Gözlerimi açmış ve etrafa bakınmıştım.

Hızla kendimi yere bırakmış ve masaya doğru ilerlemiştim.

Bir sandalye çekerek oturmuş ve bir şeyler atıştırmaya başlamıştım.

O da oturmuş ve kahvesinden yudumlayarak önündeki kağıtları karıştırmıştı.

Doğrulmuş ve ona bakmıştım.

Gömleğinin kollarını yukarıya doğru çekerek elindeki saate bakmıştı.

-JungKook bey.

Arkaya dönerek gelen korumaya bakmıştım.
Koruma mıydı bilmem ama onun adamlarından biri olduğu belliydi.

-İstediğiniz adamı bulduk. Ne yapalım?
-Sıkın kafasına.

Demişti soğuk bir şekilde.
Kafasını bile kaldırmadan.

Kahvesinden yudumladığında ona baktığımı farketmiş olmalı ki bana bakmıştı.

-Katil misin sen?!
-Belki.

Ağzımdaki lokmayı çiğnemeden ona bakıyor ve "şaka" demesini bekliyordum.

-Ne bakıyorsun bana öyle dik dik?
-Benim burada ne işim var onu söyler misin artık?

Elindeki kağıtları masaya bırakmış ve dudaklarını ıslatarak arkaya yaslanmıştı.

-Senin çeten oyunlarıyla benim adamlarımdan çok para indirdi. Adamlarım yemiş olabilir ama ben yemem Eun. Paramı da aldım işimi görebileceğim güzel bir sürtükte.

.....

"𝐁İ𝐓𝐂𝐇!"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin