Yazar; Çağla Selin Öztürk//Öncelikle bu bölümü bayağı bir geç attığım için özür diliyorum ve affınıza sığınarak beni unutmamış olmanızı diliyorum!~ Bu bölümü kısa tutuyorum çünkü bu bölüm ara bölüm olarak nitelendirilebilir. İyi okumalar!~//
Elimdeki uçak biletlerine bakarken derin bir çektim. Bu ne kadar doğruydu, yada tam olarak doğru olan neydi kestiremediğim bir dönemdeydim. Herşey allah bullaktı, buğulu ve sağanak bir yağmur gibi şiddetliydi yaşadıklarım. Kestirip atamıyordum. Gülemiyor, yemek yiyemiyordum.
"Gidecek misin yani? Son kararın bu mu?" Caroline karşımdaki koltukta bağdaş kurmuş bir şekilde meraklı gözlerle bana bakıyordu. Olan biten herşeyi ona anlattığımdan beri yanımdan ayrılmıyor, beni yalnız bırakmaktan çekiniyordu.
"Gideceğim Carol. Emin olmam için kendi gözlerimle görmem gerek." Carol derince bir iç çekip her zamanki gibi dondurmasını yerken ayağı kalktı ve yanıma gelip sırtımı patpatladı.
"Hey! Neşelen dostum! Ölmedik ya!" Kıkırdayıp elindeki dondurmasından bir kaşık alıp ağzıma koydu. O dondurmasını hiç kimseyle paylaşmazdı, bana kendi isteği ile verdiğine göre gerçekten acınası görünüyor olmalıydım.
"Teşekkürler Carol." Kendimi gülümsemeye zorladığımda bana göz kırptı ve salondaki eşyalarını toplayarak gitmek için hazırlandı.
"Daha hiç bir şey yapmadım senin için Bay Oh~" Kıkırdayarak evden çıktı.
« »
Suho genç çocuğu İtalya'nın en uzun binalarından birinde şık bir yemeğe çıkartmıştı. Leonardo'nun kalbi biraz buruktu çünkü Sehun'u o halde bırakmak onu fazlasıyla üzmüştü, bunu fark ettirmiş olmalı ki Suho huysuzca yerinde kıpırdandı.
"Leo hayatım bir sorun mu var? Yoksa yemeği mi beğenmedin?" Junmyeon sorunun ne olduğunu bilsede bilmemezlikten gelerek kendini sıkıntıya sokmamaya çalışıyordu. Onun bu sözü üzerine Leonardo gülümsedi ve sevimlice yemeğinden kocaman bir parçayı ağzına götürdü.
"Hayır~ Hiç olmadığım kadar iyiyim Suho-ya! Hem o çocuktan kurtulduğum için de mutluyum, artık bize ayak bağı yapamaz." Genç çocuk gülümseyerek yemeye devam edince, Suho derin bir iç çekerek onun bunu gerçekten sorun etmediği kanısıyla rahatladı.
« »
Kullanmaktan tekerlekleri aşınmış olan bavulumu havaalanının parlak zemininde sürüklerken İtalya'ya ilk adımlarımı atıyordum. Luhan ve patron'umun burada olacağını bildiğimden beri gelmemek için kendimi ikna etmeye çalışıyordum fakat eğer gönlümün rahat etmesi gerekiyorsa, bazı şeyleri canlı olarak ta görmem gerekiyordu.
"Uzun bacaklarınız var diye bana hava mı atıyorsunuz?! Beklesenize beni!"
Tabii ki de koskoca İtalya'da onları tek başıma bulacak değildim.
Yanımda benimle birlikte hızla yürüyen Wufan'la birbirimize bakıp gülümsedik ve arkamızda bize boyundan büyük bavullarıyla koşarak yetişmeye çalışan Caroline'a kıkırdadık.
Aslına bakarsanız tamamen tek başıma olmayı planlamıştım fakat Caroline çoktan bana sormadan kendine bir bilet almıştı bile ve tabii ki onu yalnız göndermeye niyetli olmayan bir adet Yifan'da yolcu listemize eklenmişti. Böylece kaybedenler klubünün üç üyesi olarak İtalya'ya gelmiş olduk.
"Siz otele yerleşin ben biraz dolaşacağım." Onlara söylediğimde anlayışla başlarını salladılar, Yifan elimdeki bavulumu benim için otele götürüceğini söyleyerek aldığında ise sonunda beni yalnız bırakarak yanımdan ayrıldılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heaven's Heartbeat
Romance"Annenin senden ilk ve son bir isteği var, bunu vasiyetim olarak düşün ve yap Sehun.. Luhan'dan ayrıl oğlum. Onu hayatından çıkar. Seni seviyorum."