"Âdeta ölmüş gibisindir fakat yaşarsın da. Ölümün de, hayatın da iyi taraflarını aynı zamanda tadarsın."
— 1902, 8 Kasım. Londra, Westminster, Rundle Sq.
Rundle ne güzel yersin öyle, diye düşünüyorum. Kalabalıktan uzak, sakin. Yeri geldiğinde heyecan verici bir ortam sağlayan, fakat hâlâ her şey çok sakin. Arabaların ilerleyişi bile dar sokaklardan ve hız kanunun çıkmasıyla yavaş.
Ah, unutmadan! Az kalsın asıl konuyu unutuyordum. Bir de yıllardır asla zarar görmeyen bir ev var, müstakil. Ne fırtınalar, afetler gelip geçti kim bilir ama hâlâ sapasağlam. Herkes çok merak ediyor. Kimin yaşadığını, içinin nasıl olduğunu, tarihini, yapımını ve daha birçoğunu.
Bilmiyorlar ki, yılların yıkamadığı evde yılların güzelliklerinin hepsini kendisinde toplamış bir adam var. Benden duymuş olmayın; kıvırcık saçları, saat sabah beş gibi evin arkasındaki balkona çıkıp zayıflıktan kemikleri belirginleşmiş zarif elleri ile tutuşu, soğuk ve çoğunlukla sisli olan havada philip morris'ini ağzına götürüp zaten sisli olan ortama duman bırakması ile aşık olunası biri.Ben Lee Minho ya da Ashton, rundle'daki kaybolmuşlukların sahibi. Kendini, ruh eşini ve en önemlisi aklını aramakla meşgul, bazen ayyaş koreli bir memurun ta kendisiyim. Benim hikâyemin başladığı yer kendimi buluşumdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUNDLE
Fanfictiondök bütün günahlarını tanrı'nın önüne. 220821 :: lmh & bch # melancholic 1900s minific