"Evet efendim, ben o çizgide yaşıyorum. Hani şu yaşam ve ölüm arasındaki kırmızı çizgi. Ölümü görebiliyorum ama bencil yaşamımdan da vazgeçemiyorum."
— 1902, 4 Aralık. Londra, St. Paul Katedrali.
"Aman tanrım Isabella! Geliyorum beni bekle."
Ceketimin iki yandan sallanan yelelerini ellerimle geriye atarak Isabella'nın peşinden koşmaya devam ettim. Kilisenin dışında böyle koşturmamız yakışık kalmazdı bu yüzden hızlıca yanına varıp onu durdurdum. Kaçmaya çalıştığında onu korsesi ile iyice sıktırdığı belinden tutarak geri çekmiştim.
"Sadece birkaç saat dur."
Ona söylendikten sonra kilisenin girişine doğru ilerledim. Neredeyse tüm Rundle buradaydı, toplu dua törenlerinden biriydi. Dindar, hatta dinle alâkası olmayan benliğime rağmen her törene katılırdım; sırf kıvırcık saçlı gizemli adamın daha varlığından emin olamadığım tanrıya tüm güzelliği ve saflığı ile dua etmesini izlemek için.
Ben yerime oturmuş solumda kalan o'nu izlerken Isabella sağımda olan yere geçmişti. Kıvırcık saçlarını elleri ile düzelttikten sonra, ellerini kucağına yerleştirmiş ve bulunduğu yere daha çok sinmişti. Üzerinde pelerine benzer siyah uzun bir kumaş parçası vardı ve kapşonunu da sonrasında kapatmıştı. Onu gözlerimle takip ederken rahibin sunağa gidip ayini başlattığından bi' haberdim.
"Peder, oğul ve kutsal ruhun adına."
Herkesin ağzını aralayıp çıkardığı ufak "amin" mırıltıları toplanıp gürültü hâline dönüştüğünde selamlama kısmına geçmişti.
"Rabbimiz Mesih İsa’nın lütfu, Peder Tanrı’nın sevgisi ve birlik sağlayan kutsal ruhun kudreti daima sizinle olsun."
"Ve sizin ruhunuzla."
Selamlaması bitince tövbe etme kısmına geçmiştik ki buna ne kadar çok ihtiyacım olduğunu fark edip küçük bir tebessüm yer edindirdim yüzümde.
"Kurtuluş gizemini kutlamadan önce günahkâr olduğumuzu hatırlayalım ve pişmanlık duyarak Tanrı’dan af dileyelim."
İnançsız biri olarak af dilemem her ne kadar komik gelse de ayak uydurmaya devam etmiştim.
"Her şeye Kadir Tanrı’ya ve size kardeşlerim, düşüncelerimle ve sözlerimle, eylemlerimle ve ihmallerimle çok günah işlediğimi itiraf ediyorum."
Bu sırada rahip parmaklarını birleştirip kalbi üstüne koymuş ve sözlerini devam ettirmişti.
"Gerçekten günah işledim. Bu nedenle Bakire Meryem Ana’ya Meleklere, bütün Azizlere ve size kardeşlerim, yalvarıyorum, benim için Rabbimiz Tanrı’ya dua ediniz."
O kadar çok taptığı kişi olmak istemiştim ki gözlerimi alamadığım elleri ile dua edişi yüzünden, ahlâksız arzum içimi yiyordu.
Rahip kutsal kitaba başlamadan önce son duasını da ağzından çıkarıvermişti.
"Her şeye kadir Tanrı, Kutsal İncilini sana layık bir şekilde iletebilmem için kalbimi ve dudaklarımı arıt."
O an dudaklarımın ve kalbimin tanrı tarafından değil tanımadığım bir adam tarafından arıtılmasını istediğimi fark etmiştim.
Ben zihnimde bütün arsız arzularımı sıralarken o hâlâ dua ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUNDLE
Fanfictiondök bütün günahlarını tanrı'nın önüne. 220821 :: lmh & bch # melancholic 1900s minific