NE BİÇİM GÜZEL BİR GÜN

235 1 0
                                    

Entrikalar beklediğim bir sabaha daha gözlerimi açtım.
Her sabah gizliden gizliye flörtleştiğim tabiri caiz ise öküzün trene olan o meşhur bakışı gibi bakıştığımız halıma, dolabıma ve tavanıma doğru baktım. Bugün; evet her şey dün ve dünlerce ne olduysa olduğu gibiydi fakat, kendimle şiddetli geçimsizlik yaşadığımın adımı öğrendiğim günden beri farkında olup, yapılması gerekeni bildiğim hâlde hâla yapmamış olmamın burukluğu vardı. Bu sabah flört ettiğim dolaplara, halılara bakarken kendi mutluluğu için yapamayacağı hiçbir şey olmayan 150 Bihter gücünde uyandım.

Bu sabah kendimi saksı olarak kullanılan yoğurt kabı gibi hissediyorum.
Aynı anda hem Bihter Ziyagil hem de Firdevs Yöreoğlu olabiliyorum. Sayısız oğlanla aynı anda aynı muhabbetleri konuşuyor, farklı şekilde cevap verip kur yapanı daha görmeme rağmen pes etmiyorum. Erkeklerden, flörtlerden, kızlar gecesinden, eğlenmekten, giyinmek için saatlerce aynanın karşısında milyon kombin deniyor aynı hızla pijamalarımı giyip yatağa uzanmaktan nefret ediyorum. Eve girdim mi dışarı çıkmak istemiyor, dışarı çıktığımda eve girmek istemiyorum. "Güçlü görünmem gerek, güçlü görünmek zorundayım." deyip bir varoş gibi ağlamam arasında bazen 2 bazen 3 dakika falan olmasından nefret ediyorum.

Artık bir karar vermek zorundaydım çünkü en yakın arkadaşlarım gittiğim yolun yol olmadığını söyleyip duruyorlardı. Daha önce hiç kimseyle özel anlamda ufacık bir yakınlık bile yaşamamıştım, kimseyle öpüşüp koklaşmamıştım. Hatta şöyle ki; Konuştuğum oğlanlar sesimi duyar diye utanıp beni "Ya sen benim mesajlarıma niye geç cevap veriyorsun?" diyerek aramaya kalkarlar (aman sakın ola sesimi duyarlar!) diye, hepsinin attığı mesajlara aynı anda ışık hızıyla yetişmeye çalışmak hayatımın özetiydi.
Tamam zafere giden her yol mübâhtır, mübâhtır da, benim o yoldan da çıkmama ramak kaldı artık yollu olup çıkacaktım işin kötüsü. Arkadaşlarımın arkadaşlarına kadar sıkıntı yok tamam ama ya onların arkadaşlarının arkadaşları? Buralarda kız olmayı bırak yollu olmakta zor, kimse beni sevgilimle görmedi ben bile kendimi sevgili bulmuş görmedim..

10000 Sms ve gb gb internet paketleri 1 ay dolmadan bitirmek bi'tek babamın cebini yıpratıyordu. Toplamda üç tanecik evlatları arasındaki iki kızından ikinci en küçük son göz ağrısı -cep ağrısı da olabilir- kızının biriyim ama koskoca babama da "Oğlanlarla fingirdeşiyorum." diyemiyordum ki. Gün boyu "peki, :), canım, olsuuun, tabi, tamam, yaaa;), ne demek, öpüyorum, :*, ehehe" gibi içerikli mesajlar ne kadar fingirdeşmekse şayet. Özellikle psikolojik tedaviler, ilaçlar dışında başıma ne geldiğini bilmeyen ev halkına, gönül işlerimi tabi ki anlatacak gücüm yoktu ve sonrasında nasihat dinleyecek hâlde. Sosyal medya ortamıma indiğinizde dünya kadar oğlan her yerden beni takip ediyor ama birini bile geri takip etmiyordum. Tabii ki asıl sebebi o bencil paçavraydı, çünkü kendi cinsinden öyle soğutmuştu ki! Dünya üzerinde ki tüm erkeklerin iki yüzlü şerefsiz olduğuna bayağa bayağa inanıp sokak ortasında gördüğüm her karşı cinse çığlıklar atarak iki kere tükürmek istiyordum.

Uzaktan beni takip eden yakışıklı bir oğlan, hiçbir oğlanı takip etmeyişime sevinebilir, kısacık bir stalk sonucu uzun süreli ilişkiye açık olduğumun mesajını alabilirdi. İşte aslen ben aynen böyle, karşı cins dedin mi o "erkekler biz kızlardan 6277473 adım öndedir ne kadar uzak o kadar iyi yani." felsefesindeydim. Tabi ki karşı cins bunu anlar mı? Hayır. Görünen köy benim ve benim klavuz istediğim doğru. Çünkü ben benim ya. Hatta bana 1 klavuz bile az 10 olsun bizim olsun diye sonuna kadar nazlanırım. Güzel kızım Allah var yalanım yok. 16 yaşımda peşime güzelliğimden dolayı mafya takılmıştı, belki biraz yaşın verdiği asilikten ve ya isyan çıkarmaya hevesli yapımdan da kaynaklı bir durum söz konusu olabilir tabi ki ama sonuçta mafya peşimdeydi. Öyle tacizli, zorlamacı, baskıcı Allahcımın hiçbir kıza vermesini istemediğim bir şey değil, bu böyle mafyalığını iyiye kullanmak hediyeler almak, iltifatlar etmek, hayal edilemeyecek romantiklikler yapan yani her kızın tapacağı türden bi iyi hâl hâliydi.
Göz önünde bulundurucak olursak eğer, aramızda da 6 yaş vardı, pırıl pırıl bir karizma, fakir aşiret olsan kuşak kuşak doyacak çuvalla parası, bi ortamda benimle yanlışlıkla gözgöze gelecek olan bir beyin çenesini kırıp topuklarına sıktığı gibi beni kucağına alıp ortamdan uzaklaştıracak kadar da güçlü 155Alo'dan önce aranacaklar listesinde 1 numara olur ki, peşinize adam taktığından aramanıza bile gerek kalmadan hemen oracıkta olayı halleden ama ne bu iyi hâl hâllerini de mantık, refah, bolluk, kokan bu mafyayı "gönül ferman dinlemiyor" diye diye yenen kalbimin, beyin denilen organıma açtığı savaşı zaferle sonuçlandırmasına borçluyum.

Gönül işlerim yüzünden beynimin kafamın içinde artık erimek üzere olduğu zamanlar, resmen sosyal medya hesaplarımın açıklama kısmına "BEYLER AŞIK OLMAYACAKSANIZ DÜKKANIN ÖNÜNÜ KAPATMAYIN." yazmayı düşündüğüm de olmadı değil. Bu da şu demek oluyordu. Nasıl bir şeyi yapmak için hevesleniyor, aynı anda o şeyi yapmayı reddediyorsam buna bayağa bayağa psikolog teşhisiyle sorun adı konmuşken, yüzlerini hep soldurup onları bitirmek istediğim karşı cinsim nasıl oluyordu da bu duruma coolluk adını veriyordu.

NET OLMAMAK = COOLLUK NİRNAVASI
net olmak = küflü ekmek

Adama diyorum ki, "benim n'olacağım belli değil kafam karmaşık kendi iyiliğin için beni sevme." Sana diyor; tapıyorum.
Adama diyorum ki, "beni kimse adamakıllı sevmemiş, ama artık neyi istemediğimi gayet iyi biliyorum, seninle konuşmak bana kendimi özel hissettiriyor." Seni diyor; adamakıllı kimse sevmez tabi kanka sevene sıra gelmez ama şimdi biraz işim var ben sana sonra dönücem.
ADAM NET. UZATMIYOR.
Bak hemen yapıştırdı oraya KANKA'yı.
Google Earth'tan bile bakıldığında arkadaş olarak görülüyorum.
-Peki neden?

İsimsiz Bölüm 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin