~ İtiraf ~

387 12 0
                                    

Duşta oyalanmaya çok özen  göstermeden hızlıca çıkıp havluya sarıldım.
Buğulu aynayı elimle bir kaç kez sildiğimde kendimi gördüm.
Hala kaçırılmış olmama rağmen nasıl bu kadar rahat olabiliyordum ki?
Banyonun kapısını biraz aralık bırakarak, odaya girdim.
Ee ben şimdi ne giyicektim?
En önemli iç çamaşırlarım nolucaktı?
Acaba gidip Emre'yi mi çağırsaydım?
Kendi başıma bir şeyler yapmak istemiyordum sonuçta.
Aşşağı ya kadar inmeden kapının kenarından ona seslendim.
-Emre!!
-Efendim!
Diye bir ses geldi aşşağıdan.
-Ya bi gelir misin?
Onu yanıma çağırıyordum ama üstümde bornoz vardı.
-Aa dur gelme!!
Tam kapıyı açıcakken onu durdum.
-Noldu?
Diye sordu.
-Kıyafet istiycektim ne giyicem?
Diye cevap verdim.
-Ama görmeden nasıl vereyim dedi.
Bak ya bilerek yapıyordu. İnsan kendi dolabını nasıl bilmez?
Yine ona teslim olacaktım.
-Tamam gir.
Kapıyı araladığında yüzüne bile bakmadan ellerimle oynamaya başladım.
Utanmıştım. :*
Dolaba yaklaşarak bir kaç rafta elini gezdirdi.
Beyaz bol bir tişört, gri bir eşofman verdi.
Bunlar bana çok büyüktü ama yapıcak bir şey yoktu.
Dolaplarının kapaklarını kapattı.
Bir süre sessizlik oldu. Gitti sanmıştım ama gitmemişti. Dolabının yanına yaslanarak beni izliyordu.
-Ne bakıyorsun gitsene?
Diye çemkirdim.
-Yani böle iyi aslında ya.
Diyerek sırıttı ve üzerime doğru yürümeye başladı.
Ben geri adım atıyordum ve o bana dahada çok yaklaşıyordu.
Aklıma dün gelmişti.
Aynısını dünde yapmıştı. Ben ondan kaçarken o üstüme daha da çok geliyordu.
Sırtımı duvarda hissetmiştim. İşte yine onun bedeni ve duvar arasında sıkışıp kalmıştım.
Ellerini yanağıma götürerek okşamaya başladı.
-Çok sıcaksın!
N-ne diyordu bu? Çok mu sıcaktım?
Utanmıştım. Hayır hayır Nisa utanmanın vakti değil kızarıcaksın!!
-A anlamadım?
Kekeleyerek ağzımdan sadece bir kelime çıkara bilmiştim.
Daha da çok yaklaştı. Artık aramızda mesafe denen bir şey kalmamıştı.
-Fazlasıyla güzelsin!
Elleri yanağımda gezerken, gezdirdiği her yeri yakıp geçiyordu.
Yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Artık yanağı yanağıma değiyordu. Olduğum yerde düşüp bayılmamak için onun kollarına tutundum.
Boynuma sokularak nefesini oraya bıraktı.
-Yakıyorsun beni Nisa!
Kulağıma fısıldadığı üç kelime o kadar ağır gelmişti ki birazdan düşüp bayılacaktım.
Neye uğradığımı şaşırmıştım.
Bedenini benimkinden uzaklaştırarak odadan çıktı.
Olduğum yere oturdum.
"Yakıyorsun beni Nisa!" bu nasıl bir cümleydi böle?
Kendimi toparlıyıp ayağa kalktım.
Yatağın üzerine bıraktığı kıyafetleri alıp üstüme geçirdim.
Allah 'tan bol kıyafetlerdi. Yoksa içim dışım belli olucaktı. O an aklıma bir şey takıldı. Sabah dişlerimi fırçalamamaıştım. Uhh hayır diş fırçamda yoktu ki!!
Banyoya girdiğimde aynalı dolabın yanında açılmamış bir diş fırçası gördüm.
Ehe boşuna söleniyordum. :')
Dişlerimi de hızlı bir şekilde fırçaladıktan sonra kullandığım havluları yerine astım.
Saçlarım hala yaştı ama olsun...
Merdivenlerden aşşağıya inerken onu gördüm.
Yanına gitmeye utanıyordum. Bana sölediği üç kelimelik cümle aklımdan çıkmıyordu.
Yönümü değiştirip mutfağa girdim.
Tezgahtan bardak alarak su doldurum ve hızlı bir şekilde kafama diktim. Bardağı yerine koyup arkamı döndüğümde yine onu gördüm. Benden ne istiyordu ki. Elim ayağıma dolaşmıştı. İki elini de tezgaha koyarak sıkıştırmıştı beni.
Bir fare gibi yeniden yakalanmıştım  onun tuzağına.
Birden beklemediğim bir hareket yaptı. Beni belimden tutup tezgaha oturttu.
Bu sefer nerdeyse onunla aynı boydaydım. Gözleri gözlerime delicesine bakarken nefes almakta zorluk çekiyordum. Neden böle yapıyordu? Neden sürekli köşelere sıkıştırıyordu beni.
-Neden böle yapıyorsun?
Diye sordum kısık bir sesle. Ama cevap vermedi sadece gözlerimin içine bakıyordu.
-Benden ne istiyorsun?
Tekrar bir soru sormuştum ona kısık bir sesle. Sertçe yutkunup tekrar bana baktı.
-Seni istiyorum....

Canlarımmmm <3 bu bölümünde sonuna geldik umarım beğenirsiniz diyorum hepinizi çok seviyorum görüşmek üzeree 💕❤️





KAÇIRILDIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin