-24-

201 15 10
                                    

"Güzelim uyan hadi." Yoongi'nin yeni uyanmış olduğunu bağıra bağıra belli eden sesinin çekiciliğiyle gözlerimi araladım. Dün gece nasıl sonlandı hatırlamıyordum ama altımın çıplak olması gerçeği Yoongi'nin baldırımı okşamasıyla yüzüme tokat gibi yapıştı. Hızlıca yorganın altında ona döndüm. "Dün gece ne oldu?" yan bir sırıtışla dudaklarımı öptü. "Hatırlamıyor musun?" göz devirmeden edemedim. "Hatırlasam neden sorayım? Ne oldu, anlatsana." saçlarımı geri atıp yüzümü okşarken anlatmaya başladı. "Dün gece sen ve Taehyung kafayı buldunuz. Taehyung dayanamayıp senin üzerine kustu." hatırlamasam da iğrenip yüzümü buruşturdum. "Jimin onunla ilgilenip kendi odalarına çıkarttı. Ben de seninle ilgilendim."

Gözlerimi ondan kaçırıp çıplak göğsünde parmaklarımı dolandırdım. "Şey peki... gördün mü?" yüzüne kaçamak bir bakış atıp tekrar beyaz göğsüne odaklandım. Başparmağı ile gözümün altını okşadı. "Neyi gördüm mü bebeğim?" off! İç çamaşırımı görüp görmediğini sordum ama görmüşse de problem değil zaten. "Neyse ya boşver. Kahvaltı yapalım hadi~" gülümseyip alnımdan öptü. "Jimin ve Taehyung hâlâ uyuyor. Biz beraber yapıp dolanmaya çıkalım mı dışarı?" kollarımı sıkıca boynuna dolayıp gerindim. "Çok güzel olur. Ama sen önden in ben hazırlanıp gelirim." yataktan kalkıp odadaki ısıtıcıyı açtı. "Tamam. Bekle biraz oda ısınsın öyle çık. Aşağıda şömineyi yakacağım ben de." başımı salladığımda odadan çıktı.

Birkaç dakika telefonumla ilgilendim. Bacağımı yorganın altından çıkardıktan sonra üşümediğime karar vererek ayaklandım. Of hangi akla hizmet böyle bir iç çamaşırı giymiştim ki?! Dün gece de tam olaraka ne oldu hatırlamıyorum ama rezil olduğum kesin... kendime lanetler okuyarak banyoya girdim. Tuvaletimi yapıp yüzümü yıkadıktan sonra odaya geri dönerek kalın, siyah kot pantolonumu giydim. Üstüme de boğazlı kazak geçirip aşağı indim. Yoongi çoktan şömineyi yakmıştı ve mutfaktan mis gibi omlet kokusu yayıyordu etrafa. Yüzünden silinmeyen bir tebessümle mutfağa girdim.

"Sevgilim~" Yoongi de gülümseyerek bana döndüğünde kıkırdamadan edemedim. Çok mutluydum nedense. Fakat içimde inanılmaz bir tedirginlik vardı. Mutluluğum her an bozulacak gibi hissediyordum. "Yakışıklı, zengin, karizmatik, centilmen, iyi kalpli, hamarat, zengini söylemiş miydim?" gülerek sorduğum soruyla kahkaha atarak pişmiş omletiyle bana döndü. "Dedin güzelim, biraz daha övsene beni." kahvaltılıklarla doldurulmuş masaya omleti de tavasıylala koyup kollarını belime dolayıp ellerini kalçalarıma yerleştirdi. Ben de boynuna sarılıp saçlarıyla oynarken muzip bir şekilde sırıttım. "Birileri ilgi mi istiyormuş... aman aman." gülüp burnumu burnuna sürttüm. Daha dün gibi eli elime değdi diye yıkamamaya çalıştışım günleri hatırlıyordum ama şimdi burun buruna ve sarmaş dolaş olamız mükemmel hissettiriyordu...

Dudaklarına kapanıp acelesiz, sevgiyle pembeliklerini emmeye başladım. Sevgimi öpücüğümle hissettirmeye çalışıyordum. Çünkü o bana her zaman her türlü bakışlarıyla bile hissettiriyordu. Ağır hareketlerle geri çekilip alnımı alnına yasladım ve bir süre gözlerim kapalı o şekilde soluklandım. Birkaç dakika sonra elini yanağımda hissedince gözlerimi açıp başımı kaldırdım. "Omlet soğudu." gülüp dudaklarına küçük bir öpücük daha kondurdum. "Sen yaptığın için her türlü lezizdir şimdi o. Hadi yiyelim de çıkalım artık." beni onaylayıp masaya oturdu, ben de çaprazına geçip kızarmış ekmeğime krem peynir sürmeye başladım. Güzel sohbetler eşliğinde kahvaltımızı yapıp etrafı toparladık.

"Ben yukarı çıkıyorum. Üstümü giyinip geleceğim. Sen de şömine önünde ısın biraz."

"Tamam beliyorum~"

Yukarı kata çıktıktan birkaç saniye sonra telefonu arkamdaki koltuğun üzerinde çalmaya başladı. Gidip kimin aradığına baktığımda "Bayan Park Anne" yazıyordu. Şaşırıp istemsizce cevaplayıp kulağıma koydum telefonu. "Alo, merhaba."

"Y-yoongi baban, Min... k-kalp krizi geçirdi. Hastane. Bekliyorum. Gel, g-gelin."

Karşı hattaki ağlamaktan zor konuşan kişiyi saniyesinde üzülürken aynı anda kaçlarım çatılmıştı. Yoongi'nin babası kalp krizi geçirmişti ve üvey annesi onu arayıp yanına çağırıyordu. "Efendim ben Jungkook. Yoongi'ye haber veriyorum hemen. Merak etmeyin en hızlı bir şekilde ya ınızda olacağız."

"Jungkook mu? S-sevgilisi değil misin sen? Her neyse gelin çabuk. Daha fazla yalnız kalmak istemiyorum."

Telefon kapandığında merdivenlerden inen Yoongi'ye koştum. "Yoongi panik yapma ama baban kalp krizi geçirmiş ve hastanedeymiş. Üvey annen yani Jimin'in annesi aradı ve söyledi. Bizi de yanına çağırıyor." Yoongi bir anda söylediğim şeylerle afallarken tepkilerini izliyordum. Birkaç dakika önce öpüşüp güzel güzel konuşurken şu an söylediklerim onu oldukça şaşırtmış olmalıydı. Kalan son basamağı donuk bir şekilde yalpalanarak indiğinde omuzlarından tutup dengede durmasını sağladım.

"Yoongi t-tamam sakin ol. Hadi sen şömineyi söndür ben Tae ve Jim'i uyandırayım. Sonra da hastaneye gidelim. Hadi sevgilim..." yanaklarından öpüp koşarak Taehyung ve Jimin'in odadına daldım. "Tae! Uyanın! Acilen dönmemiz lazım." Jimin hemen yerinden fırlarken ne olduğunu sordu. "Üvey baban- yani Yoongi'nin babası kalp krizi geçirmiş. Hastaneye gidiyoruz acilen. Çabuk hazırlanın hadi. Beş dakika içinde aşağıda, arabada buluşuruz." beni başıyla onaylayıp Tae'ye hayvan gibi vurmaya başladı. Neden şaşırmamıştı ki? Sadece algılayıp aceleyle Tae'ye odaklanmıştı. Çok da umursamayıp bizim odamıza koştum. Zaten Yoongi ile ortak bir çanta hazırlamıştık ve etrafa da kıyafet saçmadığımız için sadece bavulun fermuarını kapatıp çantayla beraber aşağı uçtum. Son 6 basamağın üstünden zıplayarak yeren indim çünkü.

"Sevgilim, iyisin sen, değil mi?" bedenime sarılıp boynuma sakinleştirici, ıslak öpücükler bırakmaya başladı. Bunu, benim ona yapmam gerekmiyor muydu? "İyiyim. Sen etrafımda oldukça çok iyi oluyorum." gülümseyip sarılışına sıkıca karşılık verdim. Bu sırada da Tae ve Jimin apar topar aşağı indiler. Yoongi'nin elinden tutup cebinden arabanın anahtarını aldım ve kapıya doğru yürümeye başladım. Yoongi'yle de el ele olduğumuzdan ilk biz yerleştik arabaya. "Ehliyetin var mı senin?" başımı sallayıp arabayı çalıştırdım. Jimin de çantaları bagaja koyup arkada oturan Taehyung'un yanına geçti. "Var ama ehliyet sınavını geçtikten sonra hiç kullanmadım." yandan tedirgin bakışlar attığında gülmeden edemedim.

"MÜKEMMEL BİR YOLCULUĞA HAZIR MISINIZ MİLLET?!"



***
-evet iki hafta sonra buraya da bölüm attığıma göre vicdan azabı çekmeme gerek yok artık dlfmfkhmfmlsş.

-diğer bölüm finalll. Yazarsam tabiiii :'''''')

 Yazarsam tabiiii :'''''')

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Complex - {YoonKook and VMin}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin