875 89 20
                                    


Saçma bir şekilde uyuyamıyorumdum. Yatağımdan yavaşça kalktım, odamda yeterince büyük bir pencere yoktu bu yüzden odamdan çıkarak oturma odasına yöneldim. Koltuğa yerleştim yavaşça kafamı kaldırarak önümde boylu boyunca olan pencereden gökyüzüne baktım. Özensiz dağılmış yıldızlar mükemmel bir manzaraydı benim için.

"Çok güzeller değil mi?"

Duyduğum yumuşak sesle arkama baktım annem sıcak bir gülümseme ile beni izliyordu

"Uyandırdım mı?"

"Hayır bebeğim"

"Anne"

Güzel kıkırtısı dudaklarından dökülürken yanıma yaklaştı.

"Efendim tatlım"

"Bebek değilim artık"

"Hadi ya ordan sen çok biliyorsun benim yakışıklı bebeğimsin her zaman"

Daha sonra sessizlik çöktü aramıza. Kucağına yatım, elleri hemen saçlarıma çıkmıştı.

" Büyüyorsun bebeğim. Büyüyorsun ve bu beni korkutuyor."

Aniden gerçekliğe döndüm. Neden böyle konuşuyordu şimdi

"Neden böyle konuşuyorsun?"

"Biliyorsun bebeğim yaşlanıyorum"

"Hayır hayır ne yaşlanması hala genceciksin"

Buruk bir gülümseme vardı yüzünde, annem 3 kez kanseri yenmişti, bu yüzden ruhen yeterince yorulmuştu. Fakat hala bizim için çalışıyordu. Benim için, iyi bir anne olmak için çalışıyordu. Bu yüzden onun için iyi bir üniversite kazanmak iyi bir iş bulmak ve ona hakk ettiği hayatı yaşatmak istiyordum.
Gözlerim dolarken görmemesi beni rahatlattı. Onun yanında hep güçlü olmak benim kuralımdı.

"Bana güzel bir damat bulacağını biliyorum bebeğim. Ama lütfen kalbini sevgi verecek doğru insana aç. Ve unutma seni aptal, kim olursa olsun sen de ona bolca sevgini ver."

Beni azarlaması hafif gülmeme sebep oldu. Annemin söyledikleri canımı yakıyordu, neydi bu veda konuşması falan mı?

"Ağlatacaksın beni anne"

Yine kıkırdamış ve yüzüme bakmıştı.

" Hadi bakalım neden bu saatte uyanıksın "

"bilmiyorum uyuyamıyorum"

Minik tepinmeme kahkaha attığında, tüm yorgunluğum yok olmuştu.

"Bir de bebek değilsin öyle mi?"

yarım saat kadar konuşmadan sonra iyi geceler dileyerek odama yöneldim.


" Sikerim ama okulu daha çok erken "

Geç saatte uyumam yetmezmiş gibi uyuduğum gibi uyanmak zorunda kalmıştım sanki. Tek gözümle hazırlanarak aşağı indim. Her zaman ki gibi annem yemek hazırlayarak çıkmıştı evden. hazırladığı yemeklerden atıştararak evden dışarı çıktım.
Şimdide okul vardı hay hayatımı sikeyim ya.

----

Uyumamak için zor duruyordum. Tek gözüm açık dersi dinlemeye çalışırken, ölü numarası falan mı yapsam diye de düşünüyordum. Kendime gelmek için esnerken iki elimi de yukarı kaldırdım.

"Hyunjin Cevaplamak ister misin?"

" Ne"

Anlamaz bakışlarım sınıfı turlarken herkes bana bakıyordu. Tekrar hocaya dönünce yüzüme tek kaşını kaldırarak bana bakıyordu.

" hocam ne diyorsunuz siz ne cavabı "

" Elini kaldırıyorsun Hyunjin"

"Ah evet şey içindi o şey"

Amima koyacak gibi bakan hoca ile bir şeyler uydurmam gerektiğini anladım.

"Çok rahatsızım tuvalette gitmek istiyorum diycektim"

Derin bir nefes alarak bıkkın bir şekilde geri verdi. Eli ile kapıyı gösterince dikkatlice yerimden kalktım

" Hyunjin sınavlara çalış yoksa sana acımayacağım "

"Peki efendim"
-----

Hala tuvalette bekliyordum. O derse dönmek ve çocukların gözlerinin benim üzerimde olması yerine burda kabinlerle bakışmak daha iyiydi.

"Hyunjin?"

Arkamdan gelen kalın ses kanımın çekilmesine sebep olurken. Hızla yerimde dönerek çığlık attım.

"ANANISİKİM HOST"

Yaptığıma kahkaha atan çocuk beni rahatlatırken, şimdide şok olmuştum. Ne işi vardı burda?

"Felix!?"

"Uzun süredir tuvalettesin merak ettim bende"

"Gerçekten mi?"

"Hmhm"

"Hala ders bitmedi mi ben biter diye bekliyordum burda üzgünüm"

Yaptığım mızmızlık garip garip bakmasına sebep olmuştu. Boğazımı temizleyerek yerimde ileri geri sallanmaya başladım.

" Hyunjin derslerin kötüye ilerliyor "

" Biliyorum. Ama toparlamak çok zor asla anlamıyorum "

" Aslında "

" AY GERÇEKTEN YARDIM ETMEK İSTİYOR MUSUN!? "

Gözleri büyürken ağzı o şeklini almıştı. Bir az erken mi konuştum ne yani.

" Aslında çalışma taktiği vere biliri-"

"Anladım sorun değil"

Yüzüm düşerken, hafiften utanmıştım. Heyecanım içime kaçtı bildiğin ya. Aniden telaşlı bir şekilde konuşmaya başlayınca önüme kadar gelmişti.

" İlahi ben tabi ki, yardım edeceğim senin için ne zaman uygun?"

Söyledikleri yeniden yüzümü güldürmeye yetmişti. Bazen bu hallerim yeterince işe yarıyordu gerçekten.

"Yarın çok uygun bence hafta sonları çalışmak en iyisi olur ne dersin??"

" Tamamdır yarın sizin ev uygun mu?"

Onu başımla oynadım daha sonra zil çalınca, gülümsemiş kolumu Felix'in omzuna atarak dışarı çıkarmıştım bizi.

"Hyunjin gerçekten gerek yok ben ödeyeceğim"

Okuldan çıkmadan önce kantine uğramış şimdiyse kapışıyorduk.

"Hayır hayır ödedim bilee"

Bir elimle Felixi itiyor diğer elimle parayı kantinciye uzatıyordum.

"Şimdi neli süt muzlu mu çikolatalı mı?"

"Hyunjin gerçekten"

"Sorumun cevabı bu değil canım"

Kıkırdamıştı

"peki peki muzluyu alacağım"

"ÇİKOLATALI SÜTE BAYILIRIM TEŞEKKÜRLER!"

sütü içerken eve doğru yürümeye başladık. Evimizin farklı sokaklarda fakat aynı yol da olduğunu öğrenince şaşırmıştım

"Yarın geleceksin değil mi?"

"Kesinlikle. Hem ben siz verdim mi tutarım o sözü"

" Peki ev adresimi vereyim"

" Gerek yok biliyorum"

Gülümsemişti. Peki bu biraz garipti fakat üstünde çok durmadım. Yollarımız artık ayrılırken son bir kez söz vermesi için ısrar etmiştim. Bebek gibi davrandığı mı söyleyerek gülerek gitmişti.

Arkasından baktım gözden kaybolana dek bekledim ve daha sonra kendi yoluma irledim.
________________________________
Direk full yanlışlarla dolu bölüm 🙂
Ne kadar uzun oldu aman tanrım
Oy yorum falan atacak olursan diye🛐
Hyunlix'le kalın~💕

Beynim açıyor toparlamak çok zor ay imdat imdat

𝕴 𝖆𝖒 𝖋𝖆𝖑𝖑𝖎𝖓𝖌 𝖎𝖓 𝖑𝖔𝖛𝖊 -𝕳𝔶𝔲𝔫𝔩𝔦𝔵Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin