128. Güneş Yılı
"Yukhei uyanma vakti." Ra kulağına çarpan kısık sesle uyanmaya çalışıyor. Uzun zaman sonra uyuyabildiği en deliksiz uykuyu uyudu bu gece. Uyanmakta hala zorlanıyor. Hatta ona seslenen sevdiceği iki dakika sussa geri uyuyacak. Halsiz ve yorgun hissediyor.
"İnanamıyorum koskoca güneş tanrısı sabahları uyanmamak için beni duymazdan geliyor." Sicheng güldüğünde güneş tanrısı kısıkça aralayabildiği gözleriyle ona çıkartıyor bakışlarını. Veziri bugün pek bir güzel gözüküyor. Görüşünün hala çokta net olmaması bunu görmesine engel olmuyor.
"Bugün yapacak bir şeyimiz olduğunu hatırlamıyorum, sende gel yanıma hadi." Ra'nın boğuk çıkan sesine gülümseyip odasının ağır süslü perdelerini açıyor yavaşça. Ra ise yattığı yerden doğrulmuş tekini açabildiği gözleriyle onu izlemeye devam ediyor. Onun için olabilecek en güzel sabah bu işte.
"Hâlâ yanıma yatabilmen için vaktin var vezir Sicheng." Sicheng açtığı perdeleri özenle kenara tutturduktan sonra tanrısının yatağına doğru ilerlemeye başlıyor. Bugün yeşil üzerine altın sarısı işlemeli hoş bir kaftan giyinmiş. Kılıcı yanında yok ancak bir iki bıçağını yanından ayırmamış. Yüzündeki tebessüm ise her zamanki yerinde kralına sunuluyor. Yatağın köşesine oturduğunda ona uzanan kralına daha çok gülümsüyor. Dizlerine yattığında altın sarısına çalan saçlarını okşuyor. Ne talih ama.
"Emir miydi bu efendim? Yoksa istek miydi?" Kral tembel bir gülüş tuttururken yüzüne saçlarında gezinen ellerden birini yakalayıp üzerine dudaklarını bastırıyor.
"Kahvaltı yaptın mı?" Düşünceli sorusunun ardından vezir başını olumsuz anlamda sallıyor. Doğrusu sabah kalktığından beri yapması gereken birkaç dizi iş vardı, kahvaltı aklının ucundan dahi geçmemişti. Dizinden çevik bir hareketle kalkan kralın ardından vezir büyük bir gülüş bırakmış üzerini giyinen kralı es geçerek çalışma masasının üzerindeki mektuplara yönelmişti.
"Vezirin yemeğinide buraya getirsinler." Kapının önündeki iri görevliler kralı onaylarken kapı kapanmış kral çalışma masasının önünde bekleyen vezirine dönmüştü. Sicheng'ın bugün ayrı bir güzelliği vardı, bir farklı parlıyordu bugün. Bundandır ki ağır adımları vezirin önünde durduğunda kollarını etrafına sarmış boynuna ufacık bir öpücük bırakmıştı.
"Haber var mı?" Başını birazcık geriye çekse bile hemen önündeki vezirin hâlâ yüzünün dibindeydi.
"Hayır, pazar alanında bir bileklik bulmuşlardı ancak onu cinayetlerle bağdaştırabilir miyiz emin değilim. Hala araştırıyorlar. Bileklikte bende bir sıra göstereyim size." Ra başını sallarken bu sefer uzanıp onun kulağıyla çenesi arasındaki yere dudaklarını bastıran vezirdi. Aralarında bir anlaşma varmış gibi bir o bir diğeri öperken çalan kapıyla birbirlerinden ayrılmış yüzlerindeki gülümsemeyi görevliler masayı donatana kadar saklamaya çalışmışlardı.
"Çıkabilirsiniz dışarıya bir ihtiyaç olursa seslenirim." Görevlilerin hepsi odayı terk ederken ikili kahvaltılarına başlamış, iş konuları yavaş yavaş açılmaya başlanmıştı.
"Bugün size arzları iletme günü. Her ay bir kez yapılır, halk isteklerini bilmeniz için mektup yazar." Vezir ardındaki büyük kutuyu gösterirken gururla gülümsemiş çayından bir yudum almıştı. En büyük hayallerinden biri buydu her zaman. Yukhei'nin burada olması saatlerce onunla arz mektuplarını okumak. Kulağa her ne kadar basit bir olay gibi gelsede Sicheng için anlamı büyüktü. Hizmet ettiği merhum kralın yanında saatler ona ceza gibi gelirken hep bu günün gelmesini dilemişti içten bir şekilde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneş İmparatorluğu: MU • dojae
Historia CortaBinlerce yıl önce herkesin efsane sandığı Mu imparatorluğunda işlenen ve kayda geçmiş seri cinayetler, 1906 yılında azılı bir katil tarafından tekrarlanmaya başlamıştır.