1| a taste of chaos on your lips

471 42 42
                                    

"Gerçekten comeback dönemimizin Phoenix ile çakışmasına gerek var mıydı? Fins ve Sparks sosyal medyada birbirine girmişler."

Sarışın genç yurtlarından içeri girer giymez duyduğu cümlelerle adımlarını sesin geldiği yere, oturma odalarına, yönlendirdiğinde Wooyoung'un kaşlarını çatarak telefonuyla ilgilendiğini gördü. Grup liderleri her zaman yaptığı gibi yorumları okuyor olmalıydı. Grup olarak ona defalarca bunu yapmaması gerektiğini söyleseler de Wooyoung bunların hiçbirine kulak asmıyordu.

Sarışın amerikan mutfaklarındaki dolaptan şişe kola olarak kendisini koltuklardan birine atmıştı. Bugünkü programı çok yoğundu. Wooyoung'un hala yorumları okuduğunu fark ettiğinde dalgınlığından faydalanarak ona doğru eğilip elindeki telefonu aldı. Ardından kilitleyerek yanındaki sehpanın üzerine bıraktı.

Wooyoung ellerinden kayıp giden telefonuyla ilgili yakınmaya başlayacakken ona fırsat vermeden, "Sadece bir haftası çakıştığı için mutlu olmalısın." dedi. Seonghwa bir ara comebacklerinin Phoenix ile günü gününe çakıştığını hatırlıyordu da, felaket gibiydi. Sosyal medya birbirine girmişti.

Hyunglarının konuşması Jongho'nun da dikkatini çektiğinde ilgisini izlediği programdan çekerek onlara yönlendirdi. "Dahası Fins ve Sparks hiçbir şey olmasa bile birbirine giriyor. Şirketlerin düşman olması ve grupların hiç etkileşimde bulunmaması da onlara ortam hazırlıyor."

Ah tabii bir de bu vardı, zyro Entertainment ile Hashtag Entertainment arasındaki sebebi bilinmeyen düşmanlık. İki şirketin sanatçıları da birbirlerinden asla bahsetmezler hatta aynı programda bile yer almazlardı. Bir ara son derece popüler bir şov şirketlerden ve gruplardan gizli Phoenix ve Shax'ı aynı anda şova davet etmiş daha sonra bu olay bir şekilde şirketler tarafından öğrenilmiş ve iki şirkette karışmıştı. Seonghwa ceolarının nasıl delirdiğini hatırlayıp hala eğlenirdi.

Tabii bu eğlencesi zyro Entertainment'taki bir sanatçıyı hatırlayana kadar sürerdi.

"Her neyse, çok can sıkıcı."

Düşüncelerinden Wooyoung'un memnuniyetsiz sesiyle ayrılmıştı sarışın. Aslında Wooyoung'un Phoenix'e bir kini yoktu. En azından kaptanları hariç bir kini yoktu.

Kang Yeosang.

K-pop camiasındaki hiçbir band grubunun yakalamayadığı başarıyı yakalayıp daesangları silip süpüren grup Phoenix'in bateristi ve lideri. Wooyoung'a göreyse birlikte çıkış yapma sözlerine ve arkadaşlıklarına ihanet ederek çıkış yapmak için başka şirkete giden kişiydi.

"Sen, 'Yeosang benden daha iyi bir lider olduğu için moralim bozuluyor.' desene."

Jongho zehirli oku ortaya attığında Seonghwa artık Wooyoung'u kendisinin de tutamayacağını biliyordu. Hayır, Jongho'da her seferinde Wooyoung'un sınırlarını zorlamasa olmuyordu. Şam şeytanı, maknae olduğu için bir şekilde hep yırtıyordu.

"Bana bak çocuk, döverim seni."

Wooyoung diğer seferlerinin aksine Jongho'nun üstüne atlamak yerine tüm kelimelere baskı yaparak sert bir şekilde tamamlamıştı cümlesini ama bu Jongho'ya etki etmemişti. Shax'ın maknaesi elindeki kumandayı çevirirken omuz silkmişti sadece.

Wooyoung, Jongho'nun elinde çevirdiği kumandaya dik dik bakarken, "Onu kır, ben de senin kafanı kırayım." diye söylendi.

Seonghwa ve Jongho ikilisi, liderlerinin Yeosang konusundaki hassasiyetine kahkaha atmak isteselerde Wooyoung'un gerçekten kafalarını kırma ihtimali olduğu için sessiz kaldılar. Gerilen ortamı kurtaransa Shax'ın kızıl afeti olmuştu.

ambivalans ↬ seongjoongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin