2. Bölüm "Karanlık"

461 48 6
                                    

Bir ay sonra...

Gözlerim açılırken görüntünün netleşmesini bekledim. Görüntü iyice netleşirken bir yere yatılıydım. Sevinmeli miydim?

Burası benim odam veya tanıdığım bir yer değildi. Ellerimi kendime çektiğim sırada bir şey bana engel oldu.

Yine başka bir yere taşınmıştım. Kaç gündür kaçırıldığımı ve onların elinde olduğumu bilmiyordum.  Zaten düşünmeye zaman da olmuyordu. Günün sadece en fazla bir saati uyanık kalıyordum. Gerisinde hep uyutuluyordum.

Kalbim hızla atmaya başlarken sakinleşmek adına verdiğim çaba boşunaydı.

Elime sıkıca bağlanmış zincirlerden kurtulmaya çalışırken açılan ışıkla durdum bir süreliğine.

Odada yalnız sallanan zincir sesleri vardı. Sessizliği bozmaya çalıştım. "Birisi var mı?".

Sol gözümden aşağı doğru süzülen gözyaşına engel olmadım. Korkuyordum.

"Ne istiyorsunuz benden?".

Sessizlik...

Yine cevap verilmiyordu. Verilmeyecekti de. Biliyordum. Hep böyle olmuştu.

O kadar çok korkunç geliyordu ki şu anda herşey. Kendimi bırakırken yine sordum o soruyu.

"Birisi var mı? Ne istiyorsunuz benden?"

"Uyandın mı?". Aniden gelen erkek sesiyle irkilirken burnumu çektim. "Kimsin?". Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki korkudan.

Yeni bir sessizlik daha oluşurken susmaya hiç niyetim yoktu. Bu kadar zaman sonra ilk kez birisi benimle konuşuyordu.

"Neredeyim ben? Sen kimsin?". Sesim her ne kadar titrek çıksa da korkunun zamanı değildi. Boğazımı temizleyerek boğazımdaki gitgide büyüyen yumruyu yok etmeye çalıştım.

"Kısa sürelik seni evimde ağırlayacağım, prenses". Sakinleşmeye çalışırken ellerimin bağlı olduğunu unutarak kendime çekmenin sonucu acıyla karışık inlemeye varmıştı.

Tamamen istemim dışında korkudan oluşan gözyaşı sağ gözümün kenarından kendini yere bırakırken gözlerim kararmıştı.

"Ne yaptım size? Ne istiyorsunuz benden? Ben hiçbir yerde kalmak istemiyorum!".

Kapı açılırken bakışlarımı dakikalardır açmaya çalıştığım elimdeki zincirlerden çekerek yavaşça kapıya sürükledim.

Kararmış gözlerimin ardından karşımdaki adamı birine benzetmeye başlarken hep etrafımda bulunan o adamı hatırladım.

Gözlerim bana inat olarak puslanırken bile, ısrarla zincirlerden kurtulmaya çalışıyordum. Bana yaklaşmıyor olsa bile, korkutmaya yetmişti beni.

"Senden hiçbir şey istemiyorum. Sadece burada, benim evimde kalmanı istiyorum," dedi, "hoşuma gitmeyecek şeyler yapmaya yeltenme, yeter".

Benden uzaklaşarak pencerenin önüne gitti ve dışarıyı seyretmeye başladı. Ne demek burada kalacakmışım.

Mideme ansızın giren acıyla yüzümü buruştururken, "Ben burada kalmak istemiyorum. Şimdi beni geri götür" dedim midemdeki acıyı geçirmeye çalışarak.

Bana attığı ağır bakışlar altında kendimi ezilmiş gibi hissetmemeye çabaladım. Bakışları o kadar ağırdı ki değersiz olduğumu hissettim.

"Senin isteğinle bir şey yapacak değilim".

Ellerimi tekrar kendime çekmeye çalışırken, "Ellerimi neden bağladın?" dedim.

𝑲𝒖𝒓𝒃𝒂𝒏Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin