cp.3

365 51 25
                                    

Asansör kapıları açılmış uzun koridorlar onları karşılamıştı. Chan sağ tarafa bakıp boş olduğunu görmüş, onun aksine seungmin başını sol tarafa çevirdiği de onlara tuhaf bir gülümsemeyle gözlerini kocaman açmış bakan adamla karşılaşmıştı.

İlk olarak koridor gerçekten loş bir aydınlatmaya sahipti ikinci olarak da adam resmen korku filmlerindeki seri katiller gibi gülümsüyordu.

Chan seungmin in baktığı tarafa baktığında resmen çığlık atmak istemişti. O nasıl bir gülümsemeydi yada bu bir gülümsememiydi şuanlık sorgulamak istemiyordu.

Merhaba şeklinde kafasını salladığında adam öne hızlıca bir adım atıp önlerine varmış sol kolunu seungmine doğru uzatırken hem seungmin arkaya geçmek için hemde Chan seungmin i arkadasına almak için bir hamlede bulunmuş sonunda onların yüzüne doğru uzatılan şeyin bir anahtarlık olduğunu görebilmiştiler.

Adam küçük bir sohbetle ki ne seung ne Chan konuşamamışlardı, bina yöneticisinin eşi olduğunu ve evlerinin 17 b olarak en temiz eşyalı ev olduğunu anlatmış asansöre geçerek gülümsemişti.

Açıkçası seung bu gece bu adamı kabusunda görüceğine çok emindi ama Chan için aynısı geçerlimiydi bilmiyordu.

Chan daha çok eve ilerlemiş kapıyı açtıktan sonra pat diye geri kapamıştı. "E ama yuh artık" diye mırıldandığını duymuştu ama seung.

Chan tekrar tekrar kapıyı açmış bu sefer içeri girebilmişti.

Tabi seungta içeri girdiğinde kesinlikle evin bir duvarının full cam olmasını beklemiyordu.

Şokla oda ağzını açtığında Chan kenarda minhoya eskikleri anlatıyordu, hem seungmin e hem kendine yeni bir hat ve telefon lazımdı artı olarak valizleri ikisininde yanlarında değildi ve giyebilicekleri hiçbir şey yoktu yanlarında.

Minho herşeyi en geç yarım saat içinde göndericeğine dair konuşurken jşsung arkada koltuklara çıkarak Chan minjiden ayrıldığı için zafer dansı yapıyordu.

Jşsung minhonun biricik ev arkadaşıydı. Herkes e nasip olmazdı sevdiği çocuğa evini açmak tabi.

Minho yıl boyu onu evden kovmuş jisung u sürekli ev arkadaşı olayına ikna etmeye çalışmıştı. Tabi sonunda başarılı olmasının bir etmenide jisung un malezyaya dönme kararı veren ebeveynleriydi.

Seungmin evi dolaşmaya başladığında sadece banyonun onun odasının iki katı olduğunu düşünmüştü.

Evet seungmin zengin bir ailenin çocuğuydu ve hep birden fazla katı olan evlerde yaşamıştı. Ama odasıda stadyum kadar olmamıştı hiç.

Chan odasını duvarının iki tarafı cam olan yer olarak seçmişti. Seungmin evdeki camları normal boyuttaki bir odayı seçmiş ama yanında ne kıyafet nede yerleştirebilicdği farklı şeyler vardı.

O yatağına oturmuş odaya düzenleme yapabilirim diye düşünürken Chan salondan onu çağırmıştı.

Salona gittiğinde zaten akşamın olmasına yakın olduğunu gördü ve Chan öylece telefona bakıyordu. Ne oldu der gibi kafasını sallayınca "Bilinmeyen bir numara yarım 15 dakika içinde 5 kere beni aradı sen açarmısın?"

Kim arıyor olabilirdi ki? "Arkadaşlarıma mesaj attın mı Chan hyung?"

Chan önce yerinde bir ürperir gibi olmuş sonrada yüzünü buruşturmuştu.

"Hyung nedir ya sadece 2 3 yaş anca vardır. Demene gerek yok ayrıca hayır arkadaşlarını bir hafta geçtikten yani sen reşit olduktan sonra haberleşiriz diye düşündüm sonuçta baban onları sıkışturabilir."

Mantıklıydı. Ama seung byüyüklerine hep saygıyla kendini yetiştirmiş bir çocuktu. Neden demesini istemediğini anlamamıştı ama boşvermek istemişti.

Yarım saat sonra kapı çalmış bu süre içinde bilinmeyen bir numara Chan ı bir kaç kez daha aramıştı. Chan kapıyı açıp karşısındaki kuryeden gelen yeni telefonları sim kartları almış ve minhonun kendince az bakiyeyle gönderdiği kartında teslim almıştı.

O arayıp minhoyla konuşurken seungmine telefonları uzatmış açması için el kol hareketleriyle anlatmaya çalışıyordu.

Seungmin ise telefonun yan tuşuna basma hareketi yaptığını sanan Chan a sadece bakıyordu. 

Daha seungmin sadece birtanesinin jelatinini açabilmişken Chan uzanıp kendi telefonunu açmış sim kartını yerleştirmiş ve seungmin in ona attığı numaraları mesaj olarak atmıştı.

Sonrasında seungmin i elinden tutup misafir odasındaki açılabilir camdan telfonunu ve sim kartını onun atmasına izin vermişti.

Seungmin kafasını çevirip büyük bir gülümsemeyle Chan a bakarken, chan sarılsa yumruk yer mi diye düşünüyordu.

Ve o gece odalarına çekilip yattılar herşeyin güzel olması dileği ile

Seul e ilk geldikleri günün üstünden 3 gün geçmişti. Seungmin bu süre zarfında asla dışarı çıkmamış hatta aynalı cam olduğunu bilmesine rahmen camlara bile çok yaklaşmamıştı.

Minho jisung un tutturmaları nedeniyle bu hafta sonu onlara gelicekti, gelicektiler. Ve Chan seungmin için online ders çalışabileceği bir kuruluma üyelik almıştı böylece derslerinden geri kalmamasını umuyordu.

Önceki günlerde Minho valizlerini bulup Seul e göndermiş chan da otogardan alıp gelmişti. Ki bu seungmin in en çok sevindiği şeylerden biri olabilirdi, bütün okuma kitapları o küçücük valizdeydi.

Uyandıkları ilk sabah olduğu gibi bu sabahta Chan ın televizyon karşısında ikisinden birinin kayıp haberi olup olmadığına baktığını görmüştü.

Bu konuda Chan çok ısrarcıydı, geldikleri ikinci günün akşamı yemek masasından 2 saate yakın lise konusunu konuşmuşlardı.

Chan ise geçirdikleri üç gün boyunca seungmin in bir sürü tatlı özelliğini keşfetmişti.

İstediği veya onu mutlu edicek birşey olduğunda gözleri gerçekten parlıyordu. Chan ile arasında geçen küçücük bir temasta bile kızarabiliyor eğer göz göze gelmişseler gözleri titriyordu.

Çoğu hareketi fazlasıyla şirindi zaten. Bırakalım 17 18 anca 5 yaşlarında gibiydi. Sabahlar uyanınca paytak paytak yürüyordu mesela. Hızını alamayıp büyük banyoya giderken sürekli çarpıyordu Chan a. ve dahası.

Chan üstünü giyinip buradaki üniversiteye kayıt aldırmak için çıkmaya hazırlanıyordu.

Salonda oturmuş bir kutu çikolatalı dondurmayla Doraemon izleyen bir adet küçük görmek cidden onu gülümsetmişti.

Çünkü Tanrı aşkına çok şirindi ve kova salonu bırakalım koca koltukta küçücük kalmıştı.

Gidip saçlarını karıştırmış çıktığını söyleyerek evin kapısını kapatmıştı.

Seungmin ise Chan dan biraz farklıydı. O her Chan ona yaklaştığında deli gibi heyecanlanıyordu ve bunun üç günde olması biraz garipti.

Sonra telefonunu aldı eline, baktı Felix in numarasına. Sadece 3 gün daha düşündü. Üç gün sonra herşey geçicek arkadaşını arıyacaktı.

Ama ya çok merak ettiyse diye düşündü birden. Ya delicesine korktuysalar dedi kendi kendine.

Chan ın bin tembihine karşın gerçekten arayabilir miydi?

Ne olabilir ki diye düşünerek eli arama tuşuna giderken Chan ın söyledikleri aklına geldi.

"Ya baban telefonlarını dinlemeye aldırttıysa seungmin, seni bulmaları saniyelerini almaz. Aradığın an konumun belli demektir. Birkaç gün dayan sadece Minnie, sonrasında onları buraya bile çağırabilirsin."

Yavaşça geri çekti elini.

Nedenini bilmiyordu ama Chan ona çok haklı geliyordu ve onu dinlemek istiyordu.

O gelene kadar kitap okuma kararıyla odasına çekilsede on beş dakika sonra gözleri kapanmış uyuması çok tatlı bir görüntü oluşturmuştu.

baby? | chanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin