cp.9

236 42 11
                                    

Önce Seul sokaklarında dolaşmış hatta bir ara kaybolmuşlardı.

"Neredeyiz Channie?"

Büyük olan önce gülmüş sonrada "bilmiyorum Minnie" diyerek ilerlemeye devam eden küçüğüne sarılmıştı.

Fazlası ile hareketli sokaklarda bile kaybolmuş sonrada kahkahalarla umursamıyıp yollarına devam etmişlerdi.

Sonrasında seungmin in aklına filmlerdeki en sevdiği sahneyi canlandırmak düştü. Chan neredeyse hiç beklemezken onu çekip bulduğu ilk iki bina arasına girmişti. Burası onlar için biraz fazla sıkışık olmuştu sanki ama bu seungminin işine geliyordu.

Chan birsüre ne olduğunu çözmeye çalışsada küçüğün istekle baktığı dudakları dudaklarına bastırmıştı. O sokakta kimse yokken iki binanın küçücük aralığında bir çift bulutların üstündeymiş gibiydiler.

Chan yapması gereken projeyi, dekandan yediği azarı yada iki gündür sürekli onu arayan bilinmeyen numarayı o pembe dudaklar kendi dudaklarına dokunduğu anda unutmuştu. Tüm dertlerinden kurtulmuştu, olumsuz olayların hepsi dudaklarına konan acemi ama fazlasıyla tatlı öpücüklerle yokolmuştu resmen.

Bir şekilde birbirlerinde dinlenip yeniden hayata gelmiş gibi o aradan çıkmış bilmedikleri sokaklarda elleri Birleşik gezmeye devam etmişlerdi.

Karınları acıktığında Chan odeng seungminde mandu almayı tercih etmişti.  Yerken birbirlerine takılıyor sürekli yalpalayıp duruyorlardı.

Ay iyice kendini gösterirken tahta bir iskelede yürüyüşe çıkmışlardı kenara konulan ışıkları izliyor arada hala birbirlerine takılıyorlardı.

Kenarda gitar çalan bir genç görmüştü o sırada Chan. Seungmin hala dikkatli bakarsa ilerde yunus görebiliceğini iddia ediyordu.

Hemen seungmin e dönüp elini uzatmış ve "dans edelim mi?" sorusundan sonra resmen parçası haline gelmiş göz kırpma hareketini yapmıştı.

Seungmin iyide diyip kaşlarıyla etraftakileri gösterirken Chan onu görmezden gelmiş gitar çalan çocuğun oraya gelmişler ve birbirlerine yaklaşıp dans etmeye başlamışlardı.

Arkada gitarını çalan çocuk bile onları gördükten sonra dahada yükselmiş gibi şarkıyı daha düzgün çalmaya başlamıştı. Seungmin ne zaman alınlarını yasladıklarını bilmiyordu ama ışıklar içinde dönerek dans ettikleri bu köprü onlar için gerçekten özel olma yolundaydı.

Gece geç saatlere kendini bıraktığında seungmin chanın sırtında arabaya ilerliyorlardı.

Dolu dolu geçen bir günün ardından küçük olan gerçekten çok yorulmuştu. Ve bünyesi öyle gariptiki en olmadık yerlerde bile uyuyabiliyordu.

Eve gelmeleri biraz uzun sürmüştü sonuçta chanın önce arabayı bulması gerekmişti. Sonrada bina yöneticisi denen kadınla ilk kez karşılaşmıştı.

"ne kadarda geç geldiniz."

Chan sadece onaylar şekilde kafasını sallamış asansöre ilerlemek istemişti, tabi soruların devamı vardı.

"bu kadar geç nerden geldinizki?"

Bu kadın neden böyle bir soruya cevap istiyordu ki? Chan duymazdan gelip kucağındaki seungmin ile asansöre binmiş kendi daire kapılarını zar zor açabilmişti.

Miniğini yatağına yatırıp anlına küçük bir öpücük kondurdu.

Kendi odasına geçtiğinde ise aslı gece şimdi başlıyordu, bu uyku düzeninin berbat olması yüzünden asla derin bir uyku çekemiyordu. 

Bunun yanında yarın dekana sunması gereken büyük bir proje vardı. Artık hepsini bir şekilde yapıcaktı.

Ertesi sabah seungmin dershanesi olmadığı için evde vakit öldürüyordu. Chan sabah balon kadar gözlerle okula gitmişti.

Ne yapacağını düşünürken dolabı karıştırmış, yaptığı sandviçi bitirdikten sonra binada dolaşma kararı almıştı. Yoksa bir anda evin camlarını silmeyi falan düşünücekti.

İlk kata inen asansörden tavşanlı tulumu ve pandifkeriyle çıkan bir seungmin görmek hem çok şirin hemde alışılmışın dışındaydı.

Her katta bir inip gezmiş 3. ve 4. katlarda rastladığı çocuklarla tanışmış onlarla oyun oynama sözü vermişti. 

Böyle böyle derken 35. kata çıktığında buranın cam kenarlı bir teras olduğunu görmüştü.

Esen rüzgar saçlarının arasından kaymış güzel vanilya kokusunu etrafa dağıtmıştı, kenarda asılmış kes ışıklar ile daha önce fark etmesi gereken terası dahada sevmişti seungmin. Sonra birşey oldu. Sanki düşünmesi gerekmiş gibi hissetti ve kendini pat diye yere bıraktı. Oturup yaşadıklarını düşündü.

Nasıl başlamıştı yeni hayatı? Çok mu hızlı ilerliyordu yoksa yavaşlığından dolayı geridemiydi.

Hepsi derste 90 notunu duyması ile başlamıştı evet. Sonraki gün otobüse binmiş aslında o kaçan kız sayesinde buradaydı. O olmasa aklına gelirmiydiki kaçmak? peki o kız ne yapıyordu şuan? belki birgün karşılaşırlardı kim bilir?

Hmm sonra ne olmuştu? Ah tabi Chan. Chan onu apar topar Seul otobüsüne çekmiş yeni hayatının kapılarını kendinin yerine aralamıştı. Bilmeden kendine ilgi duydurmuştu.Başlı başına etkilemişti onu. Hayatında asla yaşamam dediği şeyler yaşatmıştı ona.

Beraber Doraemon izlemişlerdi, nezarette sabaha kadar şarkı söylemişlerdi, kimseyi takmadan dans etmişlerdi.

En önemlisi Chan seungminin aldığın not kadar sevilebilirsin algısına tamami ile tersti.

Birazcık daha esen rüzgarın suratına vurup geçmesine izin vermiş sonrada asansöre binip 17. katı tuşlamıştı. İndiği gibi gördüğü pembe etek ile olduğu yerde kalmıştı. Kendini direk asansöre geri binmek için  geriye atmış. Son hızla 1. kata inerek pijamasının cebindeki telefonunu çıkarmaya uğraşmıştı.

Chan ı arasada bir türlü çalıpta açılmayan telefon iyice sinirlerini bozmuştu. O pembe eteğin sahibi muhtemel minjiydi ve bu kız hala yılmadan nasıl gelebiliyor diye düşünmek bile artık bir yere kadardı.

O sırada kulaklıkları telefonuna bağlı solo söyleye söyleye binaya giren chanı sonanda fark etmiş bir süre ne yaptığını sorgulamıştı. Koşa koşa 2. asansöre binmek için hazırlanan chanı durdurmaya çalışmıştı ama kapanan kapının önünden kayarak resmen uçmuştu.

Önden hızla birşey geçtiğini görünce chan da asansörün durdurma tuşuna basmış kapıların açık kalmasını sağlamış kafasını çıkarıp bakmıştı. Bakmıştı bakmasına ama yerde tavşanlı tulum pijaması ile tatlı bakışları ve uyanmakta kızaran yanaklarıyla oturan bir seungmin görmeyi beklemişti tabi.

Hemen gidip kollarından tutarak onu kaldırdığında seungmin "Chan- o- ı, şeyy" gibi şeyler gevelediğini anlamış ama ne anlatmak istemediğini anlamamıştı. Yanaklarına elleriyle kavrayıp tam ne anlatmak istediğini sorucakken  arkasından gelen "Chris Sevgilim" cümlesinden sonra olan kusma isteği ve korku herşeyi açıklamıştı.

Minji yine burdaydı. Hemde iticiliğinden ve ona olan saplantısı dan bir kıymık bile kaybetmemiş haliyle.

baby? | chanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin