15

456 61 25
                                    

Her şeyin bir bedeli olduğu gibi o cani herife karşı yaptığı havalı konuşmanın bir bedeli de olmuştu. Korkmadığı tehditler gerçekleştiğinde başvurduğu her şirketten bir bir red cevabı aldı. Sanki iş dünyasında adı kara kalemle çarpı atılmış gibi kimse onun iş başvurusunu kabul etmiyordu. 

Böyle olabileceğini tahmin etmişti. Boşuna tehdit almayacağını biliyordu ve böyle sonuçlanmasına şaşırmıyordu. Yaptığı şeyden pişman değildi ancak bu bela yüzünden düşünmek istemediği akademik kariyere doğru yönelmişti. 

Seungkwan’ın asistanlık yaptığı bir zamanlar eski üniversitesi olan binanın önünde durduğunda o herifin buraya kadar ulaşmamış olmasını diledi. Elindeki davet mektubu ile binadan içeri girerken çıkışta arkadaşı ile buluşacağını kendine hatırlattı. 

Büyük ümitlerle girdiği fakülte binasından zaman aşımı gibi bir bahaneyle uğurlanmak istendiğinde artık gerçekten potansiyel bir işsizdi. Başarılı kariyerinin her zaman onu güvende tutacağına inanan kendisi için büyük bir yıkım olmuştu. 

Kafede arkadaşını beklerken bunu ona nasıl anlatacağını düşünmek istedi. Yaptığı görüşmeden de atarlanmasından da kimsenin haberi yoktu ve uzun süredir işsiz olması yakın arkadaşının gözüne batmaya başlamıştı. 

“Ee! Ne zaman başlıyorsun?”

Ki bu fırsatı kaçırmadan daha soluklanmadan başında biten arkadaşının da ilk sorusu bu olmuştu. Karşısına heyecanla oturmasına karşı gülümsemeye çalıştı. Çok da başarılı olduğu söylenemezdi. Elindeki zaman aşımı mağduru davet mektubunu masaya bıraktı. 

“Başlamıyorum. Teklifin üzerinden çok uzun zaman geçtiği için kabul etmediler.”

Seungkwan buna tabikide fazlasıyla bozulmuştu. Aldığı cevap karşısında sıkıntı ile geriye yaslanması iyiye işaret değildi. Nutuk çekmeye hazırlanıyordu. 

“Başlarda gerçekten tatil yapmak istediğini sanıyordum ancak bu öyle bir şey gibi durmuyor Jihoon. İş aramana rağmen sürekli red yiyorsun hem de böyle bir özgeçmiş ile. Bu normal değil farkındasın dimi.”

Normal olmadığının farkındaydı kendisi de ancak bunu anlatırsa işin çığrından çıkmasından korkuyordu. Şu an fazlasıyla köşeye sıkıştığı için başka bir çare de bulamıyordu. 

“Aslında bir sebebi var.”

Duyacaklarından hoşnut olmayacağını bilirmişçesine onu sorgulayan bakışları savurması kolay değildi. Bu akşam uzun yol yüzünden eve dönmeyi düşünmediği için onda kalacaktı ve şu an bu kalabalık ortamda onu kızdırmak yerine evde sakin sakin konuşmayı tercih ederdi. 

“Bunu evde konuşalım.”

Kendisi daha yurtdışından dönmediği zamanlarda yakın arkadaşı sevgilisi ile ortak eve çıkmıştı ancak bu eve daha yeni davet ediliyordu. Daha doğrusu kalmayı daha yeni kabul etmişti. Evde olup kafa dinlemek daha cazip gelmişti bir süre. 

İşine dönmesi için onu yalnız bırakıp dışarıdaki işlerini halletmek için birkaç saat dışarıda oyalandığında hava karardığında ancak arkadaşının evine gelmişti. Seungkwan çoktan eve gelmişti. 

Anlatacağı ortama zemin hazırlar gibi yiyip içme işini bitirdikten sonra geniş salonda bira şişeleriyle çöktüler. Israrla anlatmasını söyleyen arkadaşı ve meraklı sevgilisine yavaş yavaş dökülürken Seungkwan duydukları karşısında binbir türlü hale bürünmüştü. 

“Orospuçocuğuna bak sen!”

Sinirden kuduran arkadaşına rağmen Mingyu oldukça sakin ve düşünceli duruyordu. Böyle birbirlerini tamamlamaları hoşuna gitmiyor değildi aslında. 

Not Alone | SoonhoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin