Beni bileğimden çekerek sürüklemeye başladı.
Lavabonun yerini elbette ki biliyordum. Ne yapmaya çalıştığını da.Sonunda lavaboya vardığımızda "Ben seni beklerim." diye bağırdı ve ikimizi birden lavaboya kilitledi.
"Beni süründürmeye mi çalışıyorsun?"
"Bunu sen istemedin mi? Bana yazarken.."
Gülerek kafamı yana çevirdim. Boku yemekten başka bir çarem yoktu. Köle olarak satın alınışımın resmi belgesiydi şu dakikalar.
"Annen içerde bekliyor. Bir şey yapmadan önce düşünsen iyi olur."
Yaklaşmaya başlıyordu.
Bu cesaret nerden geliyordu acaba?Bana bambaşka yönlerini gösterdikçe korkuyordum. Ama içten içe bunu ölesiye istediğimin de farkındaydım.
İkimizin de gizli manyaklıkları vardı.
Beni duvarla kendi arasına alıp sıkıştırdı.
"Ben de seni çok özledim."
Kafayı sıyırmak üzereyim sanırım.
Dudaklarıma yapıştı ve deliler gibi öpüşmeye başladık. Bir yandan umarım sesler oturma odasına gitmiyordur diye düşünüyordum.
Gizli saklı olduğu için daha çok heyecanlanıyordum ama aynı zamanda kendimi tümüyle ona veremiyordum.
"Korkuyorsun" dedi dudaklarımdan ayrılırken.
"Fazla cüretkarsın."
"Çünkü beni çıldırtıyorsun."
Kontrol sınırına geldiğimi anlamıştım. Beni durdurmasına izin vermeden kilidi çevirdim ve kapıyı açtım. Nefes nefeseydim.
"Yapma. Yoksa acısını fena çıkartırım."
"Çok iddialısın. "
Koridora doğru bakındım ve tekrar ona doğru döndüm.
"İstediğin her şeyi yaparım."
Son kozumu da oynamıştım. Artık yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
"Hmm. Her şeyi mi?"
Tırnaklarıyla boynumu hafifçe çiziyordu.
Kararlılıkla ona bakıp fısıldadım.
"Evet, her şeyi."Bir anda ilk tanıştığımızdaki gibi tatlı birine dönüştü.
"Peki o zaman."
Hafifçe hoplaya zıplaya beni beklemeden mutfağa ilerledi.
Bense put gibi kalakalmıştım.
---
Öğlen yemeğinden sonra çay eşliğinde sohbet etmiştik.
Zaman çok hızlı ve keyifli geçiyordu.Artık bir süreliğine kafam rahattı en azından, bu yüzden fazla gerilmiyordum. Buğu'nun annesi de çok sıcakkanlı olduğu için hemen muhabbetine alışmıştım.
Saatler sular seller gibi geçmiş saat akşam 8'i bulmuştu. Misafirliğin de bokunu çıkarmak istemiyordum açıkçası.
"Beni ağırladığınız için teşekkür ederim. Çok keyifli vakit geçirdim sayenizde. Saat de geç oldu, ben kalksam iyi olacak."
"Tabii kızım, yarın öbür gün de gel. Daha çok görüşelim."
"Peki, iyi akşamlar."
Buğu hızlıca ayağa kalkıp "Ben yolcu edeyim o zaman." dedi ve önden ilerledi.
Bütün gün boyunca vücudunu süzmüştüm zaten. Ama her baktığımda başka bir etki yaratıyordu.
Annesine tekrardan el sallayıp hole doğru ilerledim.
Buğu kapıyı açmış beni bekliyordu."Geldiğin için teşekkür ederim."
"Gelmemi istediğin için teşekkür ederim."
Elimi tuttu ve usulca okşadı.
"Çok naziksin."
"..."
Yanağıma öpücük kondurup geri çekildi.
Kapı önünden terliklerimi alıp giyindim.
"Görüşürüz." dedi gülümseyerek.
"Görüşürüz..-"
Hoşçakal anlamında elimi salladım. Sonra kapıyı kapattı."-..?"
Kafam fazlasıyla karışmıştı.
Bir süre kapının önünde dikilmeye devam ettim. Elim de havada kalmıştı.
Biraz düşündükten sonra elimi yavaşça indirdim ve önüme döndüm. Yavaş yavaş merdivenlerden indim.
Bana ne yapacaksın Buğu?
Ölesiye merak ediyorum. Korkudan heyecanlanıyorum. Meraktan çıldırıyorum.Ah Tanrım.. manyağın tekiyim ben.
Konuşmamız lazım. Acil.
Arkadaşlar ben bu ikiliyi deli gibi seviyorum ve yazarken kafayı falan yiyorum . Ve şey..Şuan nasıl devam edeceğimi şaşırdım. Elim ayağım birbirine girdi. Sadece sohbet etmek istedim. Siz okurken nasılsanız ben yazarken öyleyim yani..
Neyse ben biraz düşüneyim.. Hadi muck hepinizi öbtüm
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sexual tension (gxg)
Romance「1. #lesbian」 「1. #gl」 「1. #pandemi」 「2. #lez」 Adını koyamadığım şu gerilim- "beni çıldırtıyor... sun" !Homofobsan uzak dur!