"mangekyou sharingan... bir efendi, ha?"
gizli yaprak köyü birbirinden asil ve güçlü klanlarının varlığıyla bilinirdi; zamanında köyün kuruluşunda birinci hokage'ye yardım etmiş olan ve sharingan isminde özel bir kekkei genkai'a sahiplik yapan uchiha, köydeki en güçlü klandı.
"demek benim gibilere ne dendiğini biliyorsun."
"senin gibileri iyi bilirim ben."
onlar saf deha diye anılırdı; köyün en zorlu görevlerine uchiha'dan shinobi yollanır, en zorlu düşmanlarla onlar çarpışırdı. muhafızlar olarak nam salmış yaprak köyü polis gücü'nün yönetimindeydiler. birincil görevleri hokage'yi korumak olan ANBU, çoğunlukla uchiha'dan oluşuyordu. köyün güvenliği tamamen en güçlü klana bırakılmıştı.
bu yüzden rakipleri çoktu.
seneler öncesinden başlayan, köyde herkesin içten içe bildiği ama kimsenin dillendirmediği bir rekabet vardı. yaprak'ın bir diğer asili olan byakugan'lı hyuuga, sharingan sahibi uchiha'dan haz etmezdi. kısa süre öncesine kadar ANBU'nun hyuuga'dan jounin aldığı köyde bilinen bir gerçekti, fakat işler artık böyle yürümüyordu. sonunda hyuuga isyan bayrağını çekmiş, birkaç sene önce iki güçlü klan arasında ufak bir kargaşa yaşanmıştı. o günden bu yana rakipler birbirinden tamamen uzaktı, hokage zamanla hyuuga'ya farklı ayrıcalıklar tanısa da rekabet asla kesilmemişti.
sarışın olan şimdi denizlerin ışıltısını çalmış mavi gözlerini onun kan çiçeği gözlerinden bir türlü ayıramamıştı. daha diğerinin kendi zihnindeki bu derin yere nasıl ulaştığını idrak bile edememişken güçsüzlükle titreyen bacaklarını kaldırmaya çalışmış, başarısız olmuştu. hemen ardından gece saçlı oğlan ona elini uzatmıştı, çocukluğundan beri bildiği fakat hayatında bir kez bile selamlaşmadığı uchiha sasuke'nin elini tutuyordu şimdi, onun soluk teninin sıcaklığını hissediyordu.
dokuz kuyruklu tilki hiddetle mırıldandı. gece saçlı oğlan sarışını usulca ayağa kaldırdığı gibi yüzünü tamamen tilki'ye döndü. zerre korku yoktu kızıl gözlerde.
"benden korkmuyorsun," dedi tilki ansızın, sarışın kendisi dışında birisinin ilk kez bijuu'suyla konuştuğunu gördüğü için biraz şaşkındı. bir adım önünde duran uzun boylu bedene baktı, onun baskın bir tavır aldığını, şu anki durumdan hiç mi hiç etkilenmemiş gibi göründüğünü fark etti.
"böyle korkusuz gözler görmeyeli uzun zaman olmuştu."
"senden korkmam için bir sebep göremiyorum."
gerçekten de genç yaşında duyurduğu ünvanının hakkını verecek kadar kalpsiz gözleri vardı bu gencin; sharingan'ın standart evresi olan üç virgüllü kızıl irisler dönüşmüş, kana bulanmış bir çiçeği andırıyorlardı.
yutkunmadan edemedi naruto. sasuke'nin ağabeyi olan itachi'nin gözleri dışında hayatında hiç mangekyou görmediği için boğazına anlamsız bir heyecan oturdu.
"...ki ben korkak değilimdir."
siyah saçlı birkaç adım daha attı öne, genç olanın biraz evvel çıkarmaya meylettiği mühür yazan o kirli kağıdın önünde durdu. devasa, kuyruklu'yu hapseden altın renkli kapıya baktı bir müddet, ayaklarının altındaki berrak suyu ve taş zemini inceledi. sarışına yüzünü dönmeden hemen evvel konuştu.
"demek bijuu'yu tutan mühür zihninde böyle bir yer inşa etti."
naruto onun mimiksiz yüzünü görünce şaşırmadan edemedi. çünkü biliyordu ki pek çok kişi kuyruklu'nun çakrasından ölümüne korkardı. ama şimdi karşısındaki oğlanın tilki'den birkaç adım ötede durduğunu ve gram korkmadığını hissediyordu. başını hipnoz olmuş gibi sallamakla yetindi sadece, ona buraya nasıl ulaşabildiğini sormak istedi fakat tilki'nin hırçın sesi buna engel oldu.
