16

68 8 0
                                    

Kibum beyin hücrelerini bile hissedemiyordu ki o an da Victoria içeri girdi. Tek girse yine iyiydi. Kucağında bir de yoogeun vardı. Kibum bununla kendine gelip minho yu itti. Minho victoria ya ölümcül bakışlar atarken Victoria yanakları kızarmış konuşmaya çalıştı.

“Kusura bakmayın efendim ben bay choi  nin şirkete giriş yaptığını görünce ona bir daha ki çekim planını getirmek istemiştim sizin de burada olduğunuzu bilemedim.”

Kibum yutkundu. 

“Tabii göster planları sen. Benim biraz işim var size kolay gelsin.” Dedi ve koşar adım uzaklaştı. Minho onun arkasından gidecekti ki yoogeun ona uzanıp ağlayınca gidemedi. Yoogeun u kucağına alıp pışpışlarken karşısında ki kıza ters ters bakmaya devam etti.

“Ben gerçekten üzgünüm efendim ama bu yaşananı telafi edeceğimden emin olabilirsiniz.”

Minho kıza gözlerini devirdi.

“Sanki başabilirsin de.”

“Kibum bey benim sözlerime kulak verir efendim.” 

Minho nun da bildiğine göre gerçekten de öyleydi. Kibum bu kıza değer veriyordu.

“Nasıl yapacaksın ki?”

Victoria onun yumuşayan bakışlarıyla gülümsedi.

“Rast gelme olasılığını artıracağım. Kibum beyin saat kaçta nerede olacağını o bile bilmeden siz bileceksiniz.”

Minho bir an kıza sarılmak istedi bu Harika bir fikirdi doğrusu.

“Peki ama neden? Bana neden yardım edesin ki?”

Kız yine kızardı.

“B-ben sizi çok yakıştırıyorum efendim. Hele kavga sahnenizi izlediğim de...”

“Sahne? Dizi mi bu?”

Kız kıkırdadı.

“Üzgünüm şöyle açıklayayım; ben tamamen sizi destekliyorum! Kesinlikle yoogeun u beraber büyütmelisiniz!”

“Müthiş bir hayal gücün var senin.” Dedi minho kahkaha atarak yoogeun da gülmüştü. “Adamla sevgili bile olamıyorum çocuk büyütmekten bahsediyorsun.”

Victoria omuz silkti.

“Zaman neler gösterir bilemeyiz.” Elinde ki planları minho ya uzattı. “Bunlar planlar ayrıca numaranız ben de var iletişime geçerim beklemede kalın lütfen.  Bir de yoogeun sizde kalsın benimleyken çok ağlıyor. İyi günler dilerim.”

Dedi kız ve odadan hızla çıktı. Minho onun arkasından tekrardan göz devirdi. İyi günler dilermiş tam bir sekreter diye düşündü minho. Sonra yoogeun a dönüp gülümsedi.

“Seni beraber büyütsek... ah şu aptal kız hayal gücü beni de zehirledi!”

Yoogeun kıkırdadı. Minho onun başını öptü. Mis gibi kokuyordu.

**

Kibum odasına girmiş sakinleşmek için derin nefesler alıyordu. Nefes al nefes ver. Nefes al nefes ver. Az daha adamı öpüyordu! İnanılır gibi değildi. Nefes!! Ondan hoşlanıyordu daha önce de fark etmişti bunu ama artık inkar edemiyordu. Nefes al ver. Eli hızla telefonuna gitti. Günah çıkarmalıydı. Son aramalardan tabi ki en güvendiği insan olan taemin i aradı. 

Telefon bir kere çaldıktan sonra hemen açıldı.

“Ne var kibum? Uyuyordum!”

Kibum tekrardan derin nefes aldı ve itirafta bulundu.

“Çok büyük bir b*k yedim ne yapacağım bilmiyorum.”

“Birini mi öldürdün? Minhoyu mu öldürdün yoksa?” 

“Keşke öyle olsaydı.”

Taemin boğazını temizledi.

“Bir anda söyle kibum daha kolay.”

“Minhodan hoşlanıyorum! Söyledim işte mutlu musun?”

Taemin her şeyi beklemiş ama bunu değil.

“Saçmalama. Şaka yapıyorsun değil mi?”

“Eğer şaka yapmıyorsam böyle konuşman çok iç açıcı olmazdı.”

“S*ktir lan şaka yapmıyorsun. İnanamıyorum ama neden? Yani...”

“Ben de bilmiyorum kahretsin! Öpüşüyorduk lan biraz önce. Vic bizi bastı. Yoksa ne olurdu bilmiyorum...”

Taemin ne diyeceğini bilememişti.

“Bana kızdın mı?” Diye sordu kibum ona ihanet etmiş gibi hissediyordu.

“Duygularından dolayı sana kızacak biri miyim ben kibum? O puştan hoşlanmanı alkışlayacak değilim ama sonuçta sen benim için çok değerlisin.”

Kibum ağlayacak gibi olmuştu.

“Sen de benim için çok değerlisin.” Sesi titremişti. Taemin buna kahkaha attı.

“Koca şirket sahibi adam ofisin de ağlıyor. Olacak iş değil.”

Kibum da güldü.

“Ağlamıyorum ben.“

“Tabi tabi.” Dedi taemin ve konuşmaya devam etti. “Öpüşüyorduk derken? O da sana yakınlaşıyor o zaman doğru anlıyorum değil mi?”

“Bilmiyorum ki belki anın çekimindendir.”

“Ben de pek bilemedim ama senden hoşlansa ne iyi olurdu. Ah ne düşündüm. Bence onu hamile bırakıp terk et. Ne büyük intikam almış oluruz ama.”

“Ne kadar salaksın ya.“

“Salak dediğin insana dikkat et dün gece eve gittikten sonra DNA yı nasıl alacağımızı buldum ben.”

“Nasıl?”

“Bedavaya söylemem önce özür dile..”

“Taemin.”

“Özür dile.”

“Peki özür dilerim.”

“Bir de bir hafta sen de yiyeceğim.”

“Üç gün.”

“Üç gün mü?”

“İşine gelirse.”

“Tamam tamam üç olsun. Dün bizim yoogeun un doktorunu aradım. Durumu biliyor zaten dedim bir kan testiyle halledelim. Vic in numarasını verdim anlaştık. Victe ne buluyorsa artık.”

“Vic e sormadan bunu nasıl yaparsın.”

“Vallahi hiç o kısmı düşünemem. Hem fena mı yuva yapmak sevaptır.”

Kibum iç çekti.

“Olmuş bir kere yapacak bir şey yok. Kaçta randevu.”

“Tatlım sen kim kibum sun sen iste hastaneyi kapatsınlar.”

“Sen ve abartıların.”

“Ne zaman istiyorsan git işte ve uyuyacağım. Beni rahatsız etme.”

Kibum onun göremeyeceğini bilse de istemsiz gözlerini devirdi.

“Peki bol kabuslu rüyalar!”

“Kibum!”

Kibum telefonu kapattı. İtiraf etmişti durumu kabulleniyordu ve biraz daha minhosuz geçireceği vakite ihtiyacı vardı. Oturup dinlendi.

**

BENDEN BABA MI OLUR?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin