7

105 11 9
                                    

Minho kanepesine pijamasiyla yüz üstü uzanmış jonghyun un onu teselli etmek için söylediklerini dinliyordu.

"Çocuğu için endişelenmiş adam bence kim olsa çıkışırdı. Konu sen değilsin."

Minho homurdandı. 

"Senin çocuğun olsa sen de endişelenirdin minho."

"Anlamıyorsun jjong adam ben den gerçekten nefret ediyor. Diğer herkese o kadar kibar ki bir tek benle böyle.”

“Belki gerçekten hoşlandığından öyle yapıyordur?”

“Bana boş ümit verme.” Dedi minho ağlamaklı bir ses tonuyla. “Zaten son söylediğimle tüm şansımı kaybettim. Aptalım ben anlaşmayı neden bitirelim dedim ki kibum u bir tek orada görebiliyordum.”

“Ne ara bu kadar aşık oldun bu adama anlayamıyorum ki ama için rahat olsun tamam mı? O anlaşmayı bozmaları mümkün değil. Senden özür dileyecekler emin ol.”

Minho heyecanla kanepeye oturdu.

“Gelir mi dersin özür dilemeye.”

“Kendi gelmez belki...” minhonun yüzü düşünce hızla devam etti Jonghyun. “Ama çicek falan kesin yollar.”

Minho tatmin olmasa da durumu kabullendi. 

“Çiçekleri de çok sevmem ama neyse.”

Jonghyun onun bu aptal aşık hallerine gülmemek için kendini zor tuttuyordu.

“İster misin elinde çiçekle kapını çalsın.”

Minho bu laf üzerine iç geçirerek kapıya baktı. Tek istediği bir şanstı. 

“Nerede ben de o şans.”

O sıra da zilin çalmasıyla bir birine garip bakışlar atmaya başladılar. Kapı tekrar çalınca Jonghyun kimin geldiğini görmek için görüntülü diyağfona baktı.

“Kibum gelmiş!”

Minho ona inanmayınca bağırdı.

“Yemin ediyorum o gelmiş elinde çiçekte var ve kucağında bir çocuk. Ben bu çocuğu bir yerde gördüm ama şu an aklıma gelmiyor.”

Minho hızla ayağa kalkıp Jonghyun un yanına gitti. Kibum gerçekten de gelmişti.

“Çok mu kötü görünüyorum? Lanet!”

“Kötü görünmüyorsun sakin ol. Açıyorum kapıyı.”

Minho derin nefes alarak kendini sakinleştirmeye çalıştı.

Jonghyun da kapıyı açtı. Kibum u ikisi karşıladılar. 

“Buyurun?” Dedi minho buz gibi bir sesle. Jonghyun buna şaşırmıştı.

“Merhaba. Ben sizden özür dilemek için gelmiştim.” Elinde ki çiçeği uzatarak konuşmaya devam etti. “Bunlar sizin için.” Minho elini uzatmayınca çiçekleri Jonghyun aldı. Minhonun gururlu kız duruşunu da taktir etmişti açıkçası. Kibum biraz bozulsa da belli etmemeye çalışarak ceketinin cebindeki telefonu çıkarıp minhoya uzattı.

“Düştüğünde ekranı çatlamış ama yaptırttım. Tekrardan özür dilerim.” 

Minho etkilendiğini bu sefer saklayamamış telefonuna uzandı.

“Artık gitsem iyi olacak umarım aramızdaki tatsızlık düzelmiştir.”

Ve bununla dönüp gidecekken yoogeun minhoya uzandı. 

“Durun lütfen.” Dedi minho gitmesini istemiyordu. “İçeri gelmez misiniz? Bir şeyler ikram ederdik. Hem oğlunuz da istemiyor gitmek.”

Kibum oğluna baktı. Kucağında olan babasına uzanmaya çalışan küçük oğluna. İçi acıdı. Gerçekten onları ayırmaya hakkı yoktu belki de.

“Yok gelmeyeyim siz de müsait görünmüyorsunuz zaten.”

Minho üzerinde ki pijamadan şimdi utanmıştı işte. O sıra da yoogeun tekrar minho ya uzanınca minho dayanamayıp ona uzandı.

“Sizin için sorun yoksa lütfen gelin.”

Kibum bu gün aşırı duygusal yoogeun u minho ya uzatarak içeri girdi.

“Ne içersiniz bay kim?” Dedi Jonghyun. Oğlunu minhonun kucağında gören kibum şu an zehirden başka bir şey içmek istemiyordu.

“Biranız varsa alabilirim yoksa da problem değil zahmet olmasın.”

“Olur mu getiriyorum hemen.”

Kibum Jonghyun un gitmesi ile gerilmişti. Güvenilir bir konu açmak istedi.

“Anlaşmayı fes etmeyeceksiniz değil mi?”

Minho gözlerini kucağında ki çocuktan çevirmeden cevapladı.

“Oğlunuzun hatırına...”

Kibum bununla şaşırdı. Gerçekten yoogeun u bu kadar sevmiş miydi? Kan bağı mı onları birbirine çekiyordu bu kadar? 

“Gerçekten iyi anlaştınız.” Minho bununla ona bakıp gülümsedi. Kibum onun pijamayla bile bu kadar yakışıklı görünmesine şaşırdı.

O sırada Jonghyun elinde 3 bira ile geldi. 

“Afiyet olsun.”

Kibum birasını içerken olayı tatlıya bağlamasına sevindi. Minho ise içmemeyi tercih etmişti yoogeun ile oynadığını ve hoş olmayacağını söylemişti. Kibum aklından türlü şey geçerken minho nun oğluyla nasıl güzel gözüktüğünü de düşünmeden edemedi.

Keşke böyle olmasaydı da keşke herkes mutlu olsaydı. Yoogeun anne ve babasıyla mutlu yaşasaydı. Kibum gözlerinin dolduğunu fark edince toparlandı.

“Şirketten memnun musunuz bay kim?”

“Memnunum bay kim.” Diye yanıtladı Jonghyun kibumu. İkisi de bununla gülüştüler. 

“Bana kibum diyin lütfen.”

“Ben de Jonghyun olabilirim sanırım. Ayrıca sizli bizli konuşmanıza gerek yok lütfen rahat olun.”

“Sen de rahat ol o zaman.”

“Evet Jonghyun patronumuzun tek derdi benimle. Bir tek ben ona siz demek zorundayım. ”  Dedi minho. Jonghyun onun ne demek istediğini anlamasa da kibum çatı da olanları hatırlamış iç çekerek.

“Minho o an sinirden saçmaladım. Sen de bana kibum diyebilirsin.” Kibum kendini öldürmek istiyordu. “Hem özür dilemek için kapına geldim kimseye göstermediğim oğlumu senin kucağına verdim değil mi?”

Minho fazla açık yüreklilikle şaşırmış sadece başını sallamıştı. Jonghyun gerginliği dağıtmak için konuşmaya başladı.

“Getirdiğin çiçekleri vazoya koydum kibum güzel olmuş mu bak.” Kibum onun gösterdiği yere bakınca gülümsedi. 

“Ben artık kalkayım. Yoogeun un uyuması gerek hem.”

“Otursaydınız biraz daha.” Dedi minho. “Oynuyorduk yoogeun ile.”

“Başka bir gün devam edersiniz.” Dedi kibum ve yutkunarak devam etti. “Benim eve de beklerim.”

Minho şaşkınca bakıp bir şey söyleyemeyince Jonghyun konuştu.

“Tabi geliriz.”

Kibum minhodan yoogeun u alınca yoogeun başta mızırdadıysa da kibumun varlığı onu susturdu.

“İyi akşamlar size.” Dedi kibum kapının orada. Yoogeun da onlara el sallayınca minho ve Jonghyun dayanamayıp çocuk gibi el sallamaya başladılar. Kibum buna gülüp uzaklaştı. 

Arabasına bindiğinde ise ağlamaya başladı. Yanlış mı yapıyordu çocuğu babasından ayırarak. Kafayı yemek üzereydi. O sıra da camı tıklatıldı. Kibum camı indirip pijamasıyla karşısında duran minho ya baktı. Minho ona yoogeun un emziğini uzatıyordu. Emziği alıp teşekkür etti. Tam gidecekken minho onu durdurdu.

“İyi misin bir terslik mi var.”

“Doğru olan bir şey yok ki. İnan bana her şey tepetaklak. Neyse görüşürüz.”

“Görüşürüz.” Dedi minho ve kibum gaza basarak uzaklaştı.

**

BENDEN BABA MI OLUR?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin