Derin bir nefesle kabustan uyandım. Yine her zamanki kabuslardan biriydi. Annem sonsuzluğa gittiğinden bu yana bu tür kabuslara alışkındım. Psikolojik destek bile almama rağmen hala geçmiyorlardı. Bende alışmaya çalışıyordum.
Yatağımdan kalkıp pencereye yöneldim. Pencereyi açıp kafamı dışarı uzattım. Ilık havanın tatlı tatlı yüzüme vurması hoşuma gitmişti. Başımı içefi sokup camı açık bıraktı. Odadadan çıkıp alt kata inerken saçımdaki teri hissediyordum. Mutfağa girdim, kendime bir bardak su doldurup kana kana içtim.
Işık birden açılınca yerimden sıçradım ve arkamı dönmemle halamı gördüğüm için rahatladım. Halam yaklaştı ve gülümsedi
"Bir sorun mu var meleğim? " başımı iki yana sallayıp
"Sadece bir kâbus" her zamanki gibi diye mırıldandım.
"Anlatmak ister misin? " duvardaki siyah etrafı beyaz taşlı saate baktım ikiyi geçiyordu ama benim uykum yoktu. Başımla onu onaylayıp salona geçtim. Ardımdan geldi. Büyük koltuğa oturdu ve bende tıpkı eskisi gibi başımı kucağına yaslayıp uzandım. Dalgalı saçlarımdaki elini hissettiğim zaman gözlerim istem dışı kapandı.
"Annem sonsuzluğa gittiğinden bu yana devam ediyor" onaylarmış gibi bir ses çıkardığında devam ettim.
"Genelde siyah- beyaz görüyorüm. Ya bir odada oluyorum yada boş bir arazide. Tek renkli gördüğüm şey o adam." Halam irkildi ve
"Nasıl bir adam? "
"Benim ki hibi kızıla çalan saçlı ve yeşil gözlu uzun böyle yakışıklı bir adam"
Halam gergince güldü ve "Her zamanki kabuslar önemseme hadi yatalım" dedi ve beni öylece bırakıp gitti. Bende şok etkisiyle yerimden kalkıp odama çıktım.
Odama girdiğimde içerisi soğuktu. Camı açık gördüğümde anladım.
Camı kapatıp yatağıma sırtüstü uzandım. Gözlerimi kapattım ve kâbusu unutmaya çalıştım.
Halamın tedirginliğini anlamamıştım. Sonuçta sadece bir kabustu. İnsanlar ne tuhaf. Sonra Akay geldi bir an aklıma. Gözlerinşn rengi, o ışıltısı. Gözlerimi açtım hemen saçmalamamalıydım. Sonra pekte umrumda olmadığını fark edip gözlerimi kapattım.
Yavaş yavaş sesler duymay bşladığımda uyandığımı anlamıştım. Oda çok sıcaktı. Bir süre öylece yattım. Sonra üzerimdeki pis terin bana ağırlık yaptığını hissettim. Yataktan kalkıp direk banyoya girdim.
Soğuk su ve şampuanı saçlarımda hissettiğimde ancak insan olduğumu anladım. Kısa bir duştan sonra odaya geçip siyah iç çamaşırı takımımla şortumu ve 'Don't stop' yazılı tişörtümü çıkardım. Giyinip Vanslarımı ayağıma geçirdikten sonra saçlarımı kremleyip odadan çıktım.
Islık çalarak merdivenlerden indim. Kahvaltı masasında kimse yoktu. Sanırım halam şirkete gitmişti. Böylelikle koca kahvaltı bana kalmış oldu.
Kahvaltıda nerdehse her şeyi bitirdikten sonra kalktım. Tüm gün ne yapıcağımı merak ediyordum doğrusu. En iyisinin dışarı çıkmak olduğuna karar verdim. Tavan arasında kaykayım olması gerekiyordu.
Büyük uğraşlar sonunda kaykayımı buldum. Saçlarımı salık bırakıp kaykayımı kaptığım gibi dışarı çıktım.
Yazdım, çizdim, hayal ettim. Sazla sözden ibarettim... şarkının sözleri ve saçlarımın limon kokusu rüzgara karışıp gidiyordu dibine kadar.
Etrafta kimi insan gülüşüyor, kavga ediyordu;kimileri de sarılıp, oynaşıyordu. Kafamı onaylamaz şekilde sallayıp ayağımdan daha fazla güç alarak biraz daha hızlandım.
Bir süre kaydıktan sonra bir banka oturdum. Şarkıyı değiştirdim Bea Miller- young blood açtım ve sesin kulaklarıma doluşunu dinledim.
Yanımda bir kıpırdanma hissettiğim de soluma döndüm. Ah hadi ama yine mi?
"Yine mi sen?" Sırıttı. Kahverengilerini bana çevirdiğinde göz devirdim. Kalkmaya yeltendim ama bileğimdeki sıcaklık ile duraksadım. Bileğimdeki eline baktım sonra konuştu
"Sadece arkadaş olmaya çalışıyorum" dedi umutla.
"Sana bileğimden tutabileceğini kim söyledi? " deyip bileğimi çektim.
"Ayrıca benim arladaşa ihtiyacım yok" kaykayımı aldım ve evin yönüne doğru kaymaya başladım.
Evet belki onunla konuşmayı bende isterdim. Ama güvenemezdim ayrıca benim buna ihtiyacım yoktu.
Eve geldiğimde odama çıkıp duşa girdim. Ben ne çok duş alıyordum öyle?.
Banyodan sonra ilk defa saçlarımı kurutup fön çektim. Düz de güzeldi. Birde şu auratı düzeltseydik. Soğuk bir tiptim. Burnum havada sanılırdım. Bu yüzden arkadaş sayım azdı artık hiç yok. Ama ben buydum ve ben benken arkadaş olmak istemeleri gerek. Bu yüzden Akay'a bir şans vermeye karar verdim. Her zamanki şortlardan birini siyah tişörtümü
Ve siyah kapşonlumu giydikten sonra odadan çıktım.
Ordaydı. Bankta. Gitmeli miydim? Ah hadi ama bir şey olmaz. Hain ayaklarım bir anda beni banka oturttu. İrkildi ve bana döndü.
Bu sefer o başını onaylamazca sallayıp kalkmaya yeltendi ama ben bileğine yapışınca bana döndü. Gülümsedim
"Sadece arkadaş olmaya çalışıyorum "