-2- İLK GÜN

120 12 2
                                        

*

''Başak, uyan hadi. Ne uykucu çıktın. Seni bekliyorum sabahtan beri." Meyra'lara gelmemin üzerinden 2 gün geçmişti ve oku... Lanet olsun okul! Nasıl unuturum?

Hızla acıyan gözlerimi açtım. Ellerimle ovduktan sonra yanaklarımı sıkıntıyla şişirdim. "Saat kaç?" dedim uykulu çıkan sesimle. "Aptal kız," dedi başını sağa sola çevirerek. "Yarım saatin var. Git ve çabuk hazırlan."

Sonbahar da olduğumuz için salaş siyah bir kazak ve siyah pantolonumu giydim. Sarı düz saçlarımıda yukarıda salaş şekilde topladım. İlk gün olduğu için sadece siyah çantamı ve içinde iki adet defter getirdim.

Aşağı indiğimizde Meyra sürücü koltuğuna geçti. Ben de yanındaki koltuğa geçtim. Meyra arabayı sürerken onu izliyordum. Sırtındaki çukurların biraz aşağısında olan sarı saçları, pek belirgin olmayan çilleri vardı. Hoş bir kızdı. Güzeldi ve güzel bir fiziği vardı. ''Aynı fakültede olmayı isterdim,'' dedi içten bir üzüntüyle.

''Aynı evde yaşıyoruz, neyine yetmiyor?'' dedim gülerek.

''Birkaç gün sonra gideceksin, gelmeyi unutma. Olur mu?'' başımı salladım tebessüm ederek. Onu özlemiştim. Ama kısa sürede yine ayrılacaktık. ''Ee, neydi caddenin adı?'' diyerek bana döndü. Söyledikten sonrada önüne döndü ve yola koyuldu.

-

Dekanın konuşma yapacağına kalıbımı basabilirdim. Bu yüzden sıkıntıyla bir kenara geçtim. Dekanın öğrenci kapısının önündeki kürsünün arkasına geçtiğini görünce sıkıntıyla ofladım. ''Başlıyoruz,'' dedim kendi kendime.

''Sevgili arkadaşlar,'' dekanın sesini duyduğunda oflayan öğrencilerin sesini duyunca gülümsedim.

''Üniversite sizin için önemli bir süreç ve dönüm noktası. Bu fakülte sizin gibi başarılı öğrencileri ağırlayacağı için zenginlik kazandı. Ben bu yollara gelene kadar çok zorluklar çektim...'' sıkıntıyla kafamı salladım.

''Şuan sıkıldığınızı biliyorum, o yüzden kısa keseceğim,'' dedi tebessüm ederek. Tamam, bu iyi bir haberdi.

''Sadece... Yolunuzda başarılı olun, pişman olacağınız şeyler yapmayın. Bir insan düşünün, hayatının bir kısmı sizin ellerinizde. Bu yüzden, bu okula dört elle sarılın. Şimdiden başarılar dilerim.'' dekanın sıkıcı konuşmasının bittiğini umut ederek oturduğum banktan kalktım.

Büyük bir değişimin içerisindeydim, bunun epeyce farkındaydım. İlk önce insanlara zarar verip, daha sonralardan onların sağlığına hayatımı adamak... Garipti. Yavaşça fakültenin içine ilerledim. Tam karşımda Atatürk heykeli ve bayrak vardı. Onun çarprazında da danışmanlık. Naklim buraya taşındığı için rahattım. O yüzden sadece sınıfımı öğrenmem gerekiyordu.

Fazlasıyla estetik bir okuldu. İçeride kirli beyaz ve ahşap tonları hakimdi. Danışmanın önüne geldiğimde ''İyi günler, sınıfımı öğrenebilir miyim?'' dedim kumral kıza.

''Tabii... Adınızı ve soyadınızı alabilir miyim?''

''Başak, Başak Yıldız.'' dediğimde bilgisayardan bir şeylere bakıp bana döndü.

''Sınıfınız B22, şuradaki koridordan sağa dönün, merdivenler var. Yukarıda sınıf karşınıza çıkar zaten.'' dedi sağını işaret ederek. Başımı teşekkür ederim anlamında salladım ve gülümsedim. Merdivenlerden çıkıp sınıflara bakınmaya başladım. Sınıflar amfi şeklindeydi. Büyük, gösteri yeri gibi bir sınıfa girdim. Amfi şeklindeki sınıfta rastgele bir yere oturdum.

Öğrendiğime göre iki sınıf, bir amfide ders görüyordu. B23 ile aynı amfide olacaktık. Zaten bayağı büyük bir alan vardı. Benim bulunduğum sınıfın öğrencileri yerlerini aldı. Yanıma orta uzunlukta saçları olan, kumral bir kız oturdu. ''Merhaba,'' dedim içten bir sevimlilikle. Kahverengi tonlarında saçları vardı ve gözleri gerçekten çok güzeldi.

Son DamlaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin