3. Bölüm

271 18 2
                                    

Bucky gittikten sonra diğerleri de gitmişti. Hannah hemen üstünü değiştirip koşarak aşağı indi. Bucky antrenman yapıyordu. Hızla yanına gitti. Ve geldiğine Bucky kum torbasını patlattı.
"Bucky?" Dedi Hannah.
Bucky cevap vermedi. Kafasını bile çevirmeden yeni kum torbasını taktı.

"Bucky."
Yine cevap yoktu. Hâlâ kum torbasına vuruyordu. Hannah sinirle geldi ve kum torbasının önüne geçip Bucky'yi durdurdu. Bucky sinirle Hannah'ya baktıktan sonra gitmek için döndü. Hannah onun kolundan tuttu ve kendisine çevirdi.

"Bucky!" Diye bağırdı.
"Ne var?!" Diye karşılık verdi Bucky.
"Niye beni umursamıyorsun?!"
Bucky tekrar gitmeye kalkıştı.
"Bana cevap ver!"
"Senin yüzünden herkes durumu yanlış anladı! Sanki seninle bir ilişkimiz varmış gibi! Ama öyle bir şey yok! Ben seni ne yapayım?! Hepsi senin suçun! Sen gelmeseydin bunların hiçbiri olmayacaktı. Bana en nefret ettiğim şeyi yaşatıyorsun! Benim kimseyle ilişkim yok tamam mı?! Özellikle de seninle! Bir daha sakın benim yanıma yaklaşma!" Diye kükredi Bucky.

Hannah gözlerini sonuna kadar açarak Bucky'ye bakıyordu. Sinirle oradan gitti ve ekip ile çarpıştı. Oradan çıkınca kapının başında bütün ekibi görmesiyle daha da sinirlenmişti. Koşarak odasına gitti ve kapısını sertçe kapattı.

Bucky için ağlamayacaktı. Ona karşı hisleri yoktu ama ona bu şekilde iftira atılması... İşte Hannah'yı üzen buydu.

Hannah saatlerce odasından çıkmadı. Kimseyle konuşmamıştı. Ve acıkmıştı. Yavaşça yatağından kalkıp odadan çıktı. Salona gittiğinde kimsenin olmadığını fark etti. Sinirle gözlerini döndürdü. Gideceklerini kimse ona haber vermemiş miydi yani? Hannah'yı bu kadar önemsemiyorlar mıydı?

Hannah hızla mutfağa gitti ve yemek yapmaya başladı. Sadece kendine yemek yapmak bencillik olur diye ekiptekiler için de yapmaya karar verdi. Tabii bunları yaparken arkasında duvara dayanıp onu izleyen Bucky'den habersizdi.

Tabakları almak için dolabı açtı. Ama tabaklar en üst raftaydı. Hannah'nın boyu uzun olmasına rağmen yetişemiyordu. Uzanmaya devam ederken arkasında bir beden hissetti. Arkasındaki kişi yavaşça tabakları aldı. Hannah arkasını dönünce Bucky ile karşılaştı.

Bir süre sadece birbirlerine baktılar. Sonra Hannah sinirle Bucky'yi itti ve sofrayı hazırlamaya başladı. Bucky hiçbir şey demeden Hannah'yı izlediği için Hannah rahatsız olmuştu.
"Sen neden diğerleriyle göreve gitmedin?"
"Keyfim yok."
Hannah dalga geçercesine güldü ve gözlerini döndürdü.

"En azından sana sorma zahmetinde bulunmuşlar. Bana sormadılar bile!" Dedi Hannah sinirle.
"Seninle alakalı değil. Sen sinirlisin diye seni rahatsız etmek istememişlerdir."
"Hı hı tabii."
"Yardım etmemi ister misin?"
"Gerek yok!" Diye tersledi Hannah.

Hannah havuç doğrarken Bucky elini Hannah'nın elinin üstüne koydu ve bıçağı elinden aldı.
"Hadi inat etme işte."
"Ya ver şunu!" Diye bağırdı Hannah ve hızla Bucky'den bıçağı aldı.
Alırken elini kesmişti. Birden kan fışkırdı ve Hannah yüzünü buruşturdu.

"Senin yüzünden elim kesildi!" Diye bağırdı Hannah.
"Bakayım."
"İstemez!"
Bucky hiçbir şey demeden Hannah'nın elini çekti ve baktı.
"Çok derin. Benimle gel." Dedi Bucky ve Hannah'nın elinden tutup onu kendi odasına getirdi.

"Niye buraya geldik?" Dedi Hannah parmağını sımsıkı tutarken.
Bucky Hannah'ya baktı sonra hiçbir şey demeden arkasını döndü.
Elinde ilk yardım çantasıyla Hannah'nın yanına oturdu.

Yavaşça Hannah'nın parmağını tuttu. Sargıyı çıkartınca yanlışlıkla Hannah'nın parmağına bastırdı.
"Ah!" Diye bağırdı Hannah.
"Özür dilerim." Dedi Bucky yavaşça.
Çok yavaş ve özenli bir şekilde Hannah'nın parmağını sardı.

Bucky Barnes ile Hayal EtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin