kafan bozukken girdiğin mahalle arasındaki tekeldim ben. önümde beni gizlediğini sandığım kara bir tente. geceleyin kapanır kepenklerim. arada uğrar, veresiye yazdırırdın. iki kelam etmezdin ama anlardım. bazen hüznün için gelirdin, bazen de mutluluğun. bazen de sadece sigara almaya gelirdin. bi o zaman bakardın gözlerime, keşke hiç bakmasaydı derdim. sanki beni en çok acıtan şarkıyı ıslıkla çalar gibi bakardın. öyle güzeldin ki elim titremiyor olsa resmetmek isterdim seni. düşüncelerim ağrımasa şiirlere konu. kimi haftalar uğramazdın, içim içimi yerdi, öylece defterdeki adına bakardım. hatta yanına ismimi yazar, sonra yakıştırmaz silerdim. derdim kendi kendime ‘iki kelam etmediniz ne bu haller?’ diye. bi kere yine uğramadın uzun süre. aklıma binbir türlü hâl geldi, yine de konduramadım kendime. dedim bıraktı içkiyi, artık tütün içiyordur. tekelle işi bitmiştir dedim. kötü haber tez yayılır diye de korkmadım pek ama bi gün biri geldi. borçları sildirmeye. bilmiyordu ki ben o defterde bir senin isminin üstünü çizemem.