25: until the sun comes up, where the party at

4.2K 444 181
                                    

artık kurallarla oynamak istemiyordum. ne kendi kurallarıma, ne de başkalarının aptal kurallarına uymak istiyordum. nasıl böyle hissetmeye başlamıştım bilmiyordum fakat odamda öylece otururken fark etmiştim ki yarın veya ileride neler olacağını düşünmeden, sadece taehyung'u öpmek, onunla saatlerce birlikte olmak, bir tek onu düşünmek istiyordum. hiçbir şeye bağlı olmadan, senelerce içimde büyüttüğüm bu aşkı yaşamak ve yaşatmak için deli gibi can atıyordum.

sanırım tam da bu sebeplerle o gecenin hızlı ilerlemesine asla karşı çıkmamıştım. taehyung kapımın önünde belirlediğinde ve o bakışlarını yüzüme diktiğinde, salonun karanlığına rağmen görebildiğim ifadesi içimdeki ufacık kalan kararsızlığımı bile yok etmeye yetmişti. onu görmek bile elimi ayağıma dolaştırdığı için heykel misali karşısında dikili kalsam da bu konuda bana pek iş düşmesine gerek kalmamış, hiçbir şey söylemeden ilk yaptığı iş dudaklarımı öpmeye başlamak olmuştu. tişörtümün üzerinden bile hissedebildiğim ellerinin sıcakları, elleri sıkıca bedenimi kavradığında hem tenimi hem de içimi yakmaya başlamıştı.

beni geriye doğru ittirirken ne sakinlikten ne de geçen seferki gibi yumuşak hareketlerinden iz vardı. ona ayak uydurmaya çalışırken kalbim deli gibi atmaya başlayarak işimi zorlaştırıyor, taehyung nefessiz kalmamızı düşünmeden dudaklarıma vahşi ama en güzel işkenceyi ediyordu. doyamadığım pembe dudakları arasına benimkileri sıkıştırırken sanki kaçıp gidecekmişim gibi sertçe davranmaktan çekinmiyordu. böylesine bir deneyimi ilk kez taehyung ile yaşadığım için aldığım haz bambaşkaydı ve bu düşünceyle ona ayak uydurmaya başladığımda ise sırtımın duvarla buluşması bir olmuştu. ne zaman kapandığını bilmediğim gözlerimi zorlukla araladığımda taehyung'un da kaybolup gittiğini fark etmek hiç de zor değildi.

nefes alabilmek için birkaç saniyeliğine ayrıldığımızda içime derin derin nefesler çekmeye başlamıştım, o anda ise kısa bir süreliğine gözlerimiz buluşmuştu. taehyung dilini dudağının üzerinde gezdirirken hafifçe gülmüş, ''kirazımı özlemişim.'' diye mırıldanarak afallamış bir şekilde yüzüne bakan beni yeniden öpmeye başlamıştı. ellerimi ensesine doğru çıkartırken bu sefer öpüşüne daha hızlı karşılık vermiş, bedenimde dolaşan arsız ellerine hiç alışkın olmasam bile o an ne bir şey diyecek gücü kendime bulmuş, ne de bunu istemiştim. bu gece ben de şeytan yönümü çıkartacak ve durmak bilmeyecektim.

parmaklarım istemsizce yumuşak saç tutamlarıyla oynarken ansızın elini kalçamda hissetmemle tepki olarak dişlerimi yumuşak alt dudağına geçirmiş, az önce aldığım nefeslerimin yetersiz geldiğini fark etmiştim. boğuk inlemesi dudakları arasından dökülerek içimi titrettiğinde midemin kasıldığını hissetmiştim. her şeyi bilerek yaptığını biliyordum, üzerimdeki etkisinin nasıl olduğunun elbet ki farkındaydı. kalçamı sıkmasının ardından dilini ağzımın içine gönderdiğinde zorlukla karşılık vermiş, derin bir iç çekmeye çalışarak elimi bu sefer saçlarına daldırmıştım. bedenime dokunuşuna dayanamadığımı artık kabullenmiştim, bu durumda sakin kalmak benim için imkansız gibiydi.

diğer kolunu belime dolayarak aniden dudaklarımızı ayırdığında aramızda yeniden bir bakışma geçmiş, sonrasında boynuma doğru yönelmesiyle başımı geriye doğru yaslamak zorunda kalmıştım. bunu beklemiyordum, aynı diğer lanet hareketlerinin hiçbirini beklemediğim gibi. şişmeye başlamış alt dudağımı hafifçe ısırırken yumuşak öpücüklerini boynumun her bir yerinde hissediyordum. kim taehyung ile ileriye gitmenin güzel olacağını bilsem de bu kadar harika olacağını asla tahmin edememiştim. bu hayallerimin de ötesindeydi. sanki uçuyormuşum ve istediğim her şeyi yapabilirmişim gibi özgür hissediyordum.

saçındaki ellerim sayesinde dudaklarını daha çok boynuma bastırdığımda bu sefer tenimde dişlerini hissetmiş, kendimi inlemekten alıkoyamamıştım. hatta inlemekten çok cılız bir ses ağzımdan döküldüğünde taehyung bakışlarımı yüzüme çıkartmış, bunun hoşuna gittiğini belirten her zamanki ifadesini takınarak dudaklarıma uzun birkaç öpücük bırakmıştı. ''şu an kendini benim gözümden görme imkanın olsaydı,'' yüzlerimiz arasında yalnızca birkaç santimetre varken konuşmuş, hafifçe gülümsemeyi ihmal etmeyerek kulağıma doğru yaklaşmıştı. ''inan bana, aklından bunlardan daha fazlasını yapmak geçerdi güzelim.''

fatedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin