⁴🍷
Ve Yoongi saniyeler içinde kendini kapıda buldu.
ŞİMDİKİ ZAMAN
"Gerçekten çok saçma Yoongi. O adamdan korkuyor olamazlar." Yoongi Derince bir nefes aldı. Oradan çıktığından beri kendini çok güvensiz hissediyordu. Geceleri tek uyuyamıyordu. Jungkook bu zamanda ona uyku arkadaşı olmuştu.
"Siktiğimin adamının evine gidelim mi? Onu Orada dümdüz ederim."
"Salakmısın sen Jungkook." Jungkook ellerini karnına koydu. "Ben bu kasları boşa mı yaptım. İşte kullanma zamanı "
Yoongi bir an Jungkook ile sınandığını düşündü. "İki katilin olduğu eve sen ben ve kasların mı gideceğiz?"
Jungkook hemen kafa salladı. 'Ah bu çocuk cidden fazla salak' Diye geçirdi içinden.
"Evet. Yoongi o piçlerin kafasını ezmeliyiz. Biz bir harikayız. O gözlerini kaşıkla çıkarabiliriz. Onların ellerini kırabiliriz.
"Saçmaladığının farkında mısın kookie?"
*
Sadece bir saat sürmüştü. Jungkook'un Yoongi'yi ikna edip birlikte can havliyle ile kaçtıkları eve dönmeleri sadece bir saat sürmüştü.
"Kafamı sikeyim ya. Sana uyan aklımı Sikeyim Jungkook."
Kapının önünde öylece bekliyorlardı. Yol yakınken dönebilirlerdi ama ikisininde kaderi bu dört duvarın arasında saklıydı. Belki bu yaptıkları hayatlarının hatasıydı ama hayat kahpeydi kimsenin canının acıyıp acımadığını umursamazdı. Jungkook sakince kapıyı çaldı. "Pembe saçlı Jimin. Grili Taehyung." Yoongi fısıltıyla söyledi.
Kapıyı açan Taehyung, olabildiğince şaşırdı. Kaçırdığı esiri karşısında öylece dikiliyordu. İlk şoku anlatınca kocaman gülümsedi. Ayağına gelmişti. "Merhaba Taehyung'un evi mi?" Jungkook gülerek sordu. İçinde bir sinir vardı.
"Evet, ölümünüz için mi geldiğiniz?"
"Hayır dostum hastane masraflarını sana kitlemeye geldik. " cümlesini bitiren kook yumruğunu karşısında gri saçlı Taehyung'a geçirdi. İkinci şoku alan Tae yeri boyladı. Bir seyirci edası ile onları izleyen Yoongi sonunda konuştu. "Jungkook hadi gidelim artık." İkisinde şimdi arkalarına bakmadan gidecekti. Tam arkalarını döndüğünde.
"Yoongi bu ne güzel sürpriz." Başı beyaz sargı bezi ile sarılı olan Jimin'in pembe saçları çok az gözüküyordu.
"Sikeyim. Koş kook koş." İkiside evin sağına koşacağı sırada Jimin belinde ki silahı çıkarttı. Yüzünde sevimli gülümseme onu olduğundan çok daha korkunç birine çeviriyordu. "Daha yeni geldiniz. İçeri geçin lütfen."
"Hayır seni bok çukuru!" Bu insanlardan hiç yara almayan Jungkook bağırıyordu. Yoongi Jungkook'un koluna tutundu. İçindeki korku hissi her yerini sarmaladı. "Bırak gitsinler Jimin. O ikisinin ruhu çoktan bu eve bağlandı. Tekrar gelecekler." Taehyung'un sesi üzerine kimse kımıldamadı. "Bir daha buraya asla gelmeyeceğiz." Yoongi bağırdı ve cebindeki anahtarı çıkarttı. Arabanın kapılarını açtı. Hızla ikiside arabaya koştu ve bindikleri gibi gazı köklediler.
"Vuuhuu.. Yoongi gördünmü o gri kafalı moruğu nasıl benzettim." Direksiyonu sıkı sıkıya tutan Jungkook arabada bağırıyordu. "Senin kuş kadar olan beynini sökerim. Aptal adam bizi salmasaydı boku yemiştik." Jungkook kendini beğenmişce güldü. "Adam benden korktu dostum."
"Bok korktu."
*
İki hafta olmuştu Yoongi ve Jungkook normal hayatlarına devam ediyorlardı. Okula gidip geliyorlar. Ve birlikte zaman geçiriyorlardı. İkisi de çalıştığı yarı zamanlı iş yerinden ayrılmıştı. Birlikte bir başka pizza dağıtım görevlisi olabilmek için ilanlar aramış ve buluncada Nana pizza'da kurye olarak çalışmaya başlamışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GOOD KİLLER | TAEGİ
Fanfiction"Hadi Yoongi koş!" Yoongi koşmaya tüm gücü ile devam etti. Bacaklarından tüm güç çekilmiş gibi hissediyordu. Elleri, bacakları, dişleri titriyordu. Sadece Yoongi'nin koşma seslerinin yankılandığı boş sokakda bir anda yüksek bir silah sesi yankılan...