8. Bölüm

361 17 9
                                    

Bella birden Draco'yu kendine çekti ve dudaklarını birleştirdi. Draco ilk başta geri çekilmeye çalıştı ama Bella izin vermedi.
"Bella bırak beni. Sana zarar vereceğim. Ben tehlikeliyim!" Dedi Draco öpücüklerin arasında.
"Tehlikeli falan değilsin Draco. Bunu beraber halledeceğiz. Bundan kurtulacaksın!" Dedi Bella ve Draco'yu daha da sert öpmeye başladı.
Bu sefer Draco da karşılık veriyordu.

Kısa bir süre sonra ayrıldılar ve birbirlerine baktılar.
"Dumbledore'a söylemeliyiz."
"Hayır. Sakın böyle bir şey yapma!" Dedi Draco sertçe.
"Eğer Dumbledore bunu öğrenirse her şey çok daha kötü olur."
"O zaman ne yapacaksın Draco?"
"Bilmiyorum Bella!" Diye bağırdı Draco.

"Draco o zaman ben aileme mektup yazayım. Bir şeyler yapmalıyız!" Dedi Bella.
"Bella sen bir şeye karışma! Yapabilecek tek bir şey var: O da Dumbledore'u öldürmek! Ancak bunu yaparsam belki bundan kurtulurum."
"Hayır Draco. Başka bir yolu olmalı. Denemeliyiz. Arkadaşlarımıza söyleyelim. Bir şeyler yapabiliriz."
"Bella anlamıyorsun! Benim hayatım bitti! Anlıyor musun?! Ben senin hayatını kurtarmak için çabalıyorum. Dumbledore'u öldürmezsem seni öldürecek! Beni tehdit etti. Seni kaybedemem!" Dedi Draco.

"Draco beni kaybetmeyeceksin. Lütfen yapma bunu. Düşünelim. Bir yolunu buluruz. Söz veriyorum. Lütfen yapma bunu." Dedi Bella ve Draco'ya sarıldı.
Çok uzun bir süre öylece kaldılar. Birbirlerini çok özlemişlerdi. Çok uzun zamandır ayrı kalmışlardı ve kavuşmaları bile acıklıydı.

Bella o günden itibaren hep Draco ile ilgilenmeye başladı. Draco perişan bir haldeydi. Bella biraz da olsa onun moralini yerine getiriyordu. Bella kesinlikle Draco'nun ilacıydı. Draco, onsuz bir hayat düşünemiyordu.

Bella Draco'nun odasına gittiğinde Draco'nun odasının bomboş, eşyalarının gitmiş olduğunu fark etti. Koşarak etrafta Draco'yu aradı. Önüne çoktan herkese telaşla Draco'nun nerede olduğunu soruyordu ama kimseden cevap alamıyordu. Bella ne yapacağını bilmiyordu. Etrafta deli gibi geziniyordu. Draco eşyalarını toplayıp Bella'ya haber vermeden nereye gitmiş olabilirdi ki?! Bella'nın aklı almıyordu.

Bella koridorda koşarken Hermione ile çarpıştı.
"Hermione Draco'yu gördün mü?! Hiçbir yerde bulamıyorum. Eşyaları da yok!" Dedi tek bir nefeste.
"Babası onu götürdü. Bir daha okula gelmeyecekmiş. Artık Ölüm Yiyen olmuş." Dedi Hermione.
"Ne?!" Dedi Bella şok etkisiyle.

"Şu an nerede?"
"Kapının orada arkadaşlarıyla vedalaşıyor." Dedi Hermione ve Bella koşarak oraya gitti.
Draco nasıl onunla vedalaşmamıştı?! Nasıl ona haber vermemişti?! Nefes nefese kapıya geldiğinde Draco ile göz göze geldi.

Bella Draco'nun yanına gitti. Yanında babası da vardı ve Bella'ya çok kötü bakışlar atıyordu.
"Demek gidiyorsun ha?" Dedi Bella sakince.
Draco'yu görünce içindeki tüm o heyecan bir anda yok olmuştu. Sanki hiçbir samimiyeti olmayan iki sınıf arkadaşı gibilerdi.
"Evet. Kendine iyi bak. Seninle geçirdiğim her an çok güzeldi. Hiç unutmayacağım." Dedi Draco.

Bella'nın gözleri dolmuştu.
"Ben de." Dedi ve hızla Draco'ya sarıldı. Kafasını Draco'nun omzuna sakladı ve ağlamaya başladı. Draco'nun kulağına yaklaştı.
"Hemen şimdi buradan kaçabiliriz. Seni bulamazlar ve sonsuza kadar birlikte oluruz. Draco bunu yapmak zorunda değilsin. Ona boyun eğme! Onun karşısında dur. Sen o kadar korkak değilsin."
"Oh, evet öyleyim. O kadar korkağım Bella." Dedi Draco ve Bella'dan ayrıldı.

"Hoşça kal. Kendine iyi bak." Dedi Draco ve babasının çekiştirmesiyle oradan uzaklaştı.
Bella yere yığıldı ve ağladı. Arkadaşları onu yerden kaldırmaya çalıştılar ve Bella kalkmak istemiyordu. Sadece Draco'nun geri gelmesini istiyordu. Çığlık çığlığa bağırıyordu. Herkes ona bakıyordu ama Bella'nın o an umursadığı en son şey herkesin ona bakmasıydı. Şu an sadece Draco'yu düşünüyordu.

"Bella hadi kalk! Nolur. Kendini yerlere atman hiçbir şey değiştirmeyecek. O gitti. Geri gelmeyecek." Dedi Hermione Bella'yı yerden kaldırmaya çalışırken.
"Hermione haklı Bel-
Bella'nın birden ayağa kalkmasıyla Harry cümlesini tamamlayamadan sustu.

"Onu kurtaracağım. Onu o cehennemden kurtaracağım. Onu kurtarmak için gerekirse canımı vereceğim ama o kurtulacak. O bunu hak etmiyor! Var mısınız?" Dedi Bella arkadaşlarına hırsla bakarak.
Derin bir sessizlik olunca Bella sinirlendi.
"Peki. Siz gelmeyin. Ben tek başıma Draco'yu kurtaracağım." Dedi Bella.

"Bella bekle! Bir plan yapmadan nereye böyle? Biz de varız tabii ki ama bir plan yapmalıyız." Dedi Harry.
"Direkt girelim işte." Dedi Bella.
"Bella Profesörlere haber vermeliyiz. Bize yardım edebilirler." Dedi Hermione.
"Hayır! Draco kesinlikle kimsenin öğrenmemesini istiyor. Bunu tek başımıza halledeceğiz. Hadi gidelim." Dedi Bella ve hızla yola koyuldular.

"İşte geldik. Nasıl gireceğiz?" Dedi Ron.
"Bekleyin!" Dedi Hermione.
Herkes ona bakınca konuştu:
"Kılık değiştirmemiz gerek. Yoksa biz olduğumuzu anlarlar. Ve yakalanırsak bize işkence çektirebilirler. Şunu için." Dedi Hermione ve herkese bir karışım verdi.
Hepsi içince kusmak istedi ama bunu içmenin gerekli olduğunu biliyorlardı.

Kısa bir süre sonra yüzleri değişmişti.
"Çok az zamanımız var. Çok kısa bir süre sonra eski halimize geri döneceğiz. O yüzden elimizi çabuk tutmalıyız." Dedi Hermione ve tam o sırada karşılarında birkaç tane Ölüm Yiyen gördüler.

Onlar asalarını çıkaramadan Ölüm Yiyenler onları yakaladı ve asalarını aldılar. Sonrasında ise onları diğer Ölüm Yiyenlerin olduğu yere götürdüler.

Bellatrix onlara kahkahalarla baktı.
"Buraya girmeye çalışıyorlardı." Dedi onları yakalayan Ölüm Yiyenlerden bir tanesi.
"Bunlar da kim böyle?" Dedi Bellatrix ve Bella'ya yaklaştı.
Yüzleri eski hallerine dönmeye başlamıştı bile. Bellatrix dikkatle Bella'ya bakıyordu.

"Draco, gel buraya! Bunlar senin arkadaşlarına benziyor." Dedi Bellatrix çığlık atarcasına.
Draco isteksizce geldi ve Bella ile göz göze geldi. Hemen yanına eğildi. Bella'yı direkt tanımıştı.
"Ne işin var senin burada?! Senin burada olduğunu anlarlarsa seni öldürürler. Hemen buradan gitmelisiniz." Dedi Draco fısıltıyla.

"Sen olmadan hiçbir yere gitmiyoruz. Asanı bana ver. Bellatrix'e saldıracağım." Dedi Bella.
"Saçmalama! Hemen okula gidin. Ve bir daha sakın gelme Bella. Benim evim artık burası." Dedi Draco fısıltıyla.
Bella cevap verecekken Bellatrix yanlarına geldi.
"Bu kadar uzun süren ne?! Draco onları tanıyor musun?"

Draco bir süre Bella'ya baktı. Sonra Bellatrix'e döndü.
"Hayır, tanımıyorum."
"Peki. O zaman onları zindana atın!" Diye bağırdı Bellatrix.
"Ne?! 'Onları tanımıyorum'dedim. Bırak onları!" Diye bağırdı Draco.
"Draco sence ben aptal mıyım?! Bak bana ve söyle! Söyle!" Diye kükredi Bellatrix.

"Hayır, değilsin."
"Onların senin arkadaşın ve o acınası kızın da senin sevgilin olduğunu biliyorum!"
"Onun hakkında öyle konuşamazsın!"
Birden Bella, onu tutan Ölüm Yiyenin ayağına bastı ve ondan kurtuldu. Hızla adamın elinden asasını aldı ve Bellatrix'e döndü.

"Aqua Erecto!" Diye bağırdı.
Kaynar su püskürtme büyüsüdür.
Bellatrix geriye sendeleyerek çığlık attı.
"Seni küçük sür-
"Cantis!" Dedi Draco.
Kurbana şarkı söyleten lanet.
Bellatrix birden şarkı söylemeye başladı. Şarkı dışında hiçbir şey söyleyemiyordu ve itiraf etmek gerekirse gerçekten çok komik duruyordu.

Diğerleri de kurtuldu ve diğer Ölüm Yiyenler ile savaşmaya başladılar. Büyüler havada uçuyor, sözler birbirine karışıyordu. En sonunda Bella yaralandı ve yere yığıldı.
"Bella!" Diye bağırdı Draco ve Bella'nın yanına eğildi.
O sırada Draco'nun babası, Lucius, geldi ve Draco'yu çekerek yerden kaldırdı.

Selamm. Geri döndüm! İnş artık düzenli bölüm atacağım. Bölümü beğendiniz mi? Sizce devamı nasıl olacak? Yorumlarınızı bekliyorum. Sizi seviyorum.❤️❤️

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 09, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Draco Malfoy ile Hayal Et Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin