Sabahın ilk ışıkları odanın dört bir yanını aydınlatıyordu. Uzun kirpikler arasında yemyeşil gözler yavaşça belirdi. Yüzünü hafifçe ekşiten Mevsim uyandı. Elleri ile upuzun saçlarına bir toka geçirip saate baktı. " Allah kahretsin geç kaldım " diye söylenerek banyonun yolunu tuttu. Okulda giyeceklerini geceden belirlediği için kolayca hazırlanan Mevsim ; hızlı adımlar ile mutfağa indi. Annesinin not eşliğinde bıraktığı tostu yiyip kapıya yöneldi. Kapıyı açar açmaz karşında Ufuğu gördü.
-Günaydın , sen ne zaman geldin ?
- Çok olmadı bir kaç saniye denebilir .
Mevsim minik bir gülümsemenin ardından;
-Hadi geç kalacağız , benimki ile mi seninki ile mi ?
-Mevsim biliyorsun araba daha güvenli
-Ah tamam , ama yarın benim kızımla gideceğiz tamam mı ?
-Tamam güzelim söz..
Ufuk ve Mevsim siyah spor bir arabaya doğru yöneldi. Kullanacak olan Ufuktu. Mevsim ise hemen yan koltukta minik seyahatine devam edecekti. Ufuk , Mevsime dönerek;
-Mehmet hocanın verdiği ödevi yaptın mı?
- Evet yaptım. Okulun ilk haftaları ödev mi verilir ya !
- Üniversiteye hazırlanan bir öğrenci olduğumuzu hesaba katarsak bence verilir .
Ufuk bu sözlerinin ardından bir kahkaha atarak yola baktı. Okula gelmek üzere olduklarını anlayınca arabasını park etmek için her zaman ki yere doğru sürdü. Arabasını park ettikten sonra Mevsim ' e inmesini işaret etti. Arabadan inen iki genç okula doğru yürümeye başladı. Mevsim Ufuğa bakarak :
-Ufuk ben yukarıdaki pastaneden kurabiye alacağım. Sende ister misin ?
- İstemiyorum güzelim. İstersen ben alıp gelebilirim.
- Yok yok gerek yok . 10 dakika içinde sınıfta olurum.
- Emin misin ? Ben alabilirim Mevsim .
- Ufuk o 7 yaşındaki kız büyüdü. Hem Manolya gelmiştir. Git kızı bekletme. Sevgilin sonuçta.
- O kız benim gözümde hâlâ 7 yaşında.
Mevsim' in pembeleşen yanaklarının ardından Ufuk okula yöneldi. Okul kasabadan biraz uzak , daha ormanla iç içe bir konumdaydı. 10 dakika yürüme mesafesinde Pastane , eczane , petrol ve bir cafe dışında bir şey yoktu. Geriye kalan orman ve ormandaki diğer canlılardı. " Bir okulu nasıl bir insan dağa tepeye yapar ki ? Fazla uzak . Şurada bir kaç beşeri şey olmasa cidden koskoca bir ormandan farkı yok . Iyiki sabah saatlerinde okula geliyoruz gece korkutucu olabilirdi" . Bunları düşünerek ilerleyen Mevsim çoktan pastaneye gelmişti. Ev sevdiği vanilyalı kurabiyelerden alıp oradan çıktı. Saatine bakınca dersin başlamasına bir kac dakika kaldığını gördü. Koşarsa yetisebilirdi. Ama bu yoldan değil. Ormanda ki Ufuk ile keşfettiği patikadan...
Mevsim var gücü ile koşmaya başladı. Ormanın içine ilk kez Ufuk olmadan giriyordu. Korkuyordu ama hiç Mehmet hocanın çenesini çekmek istemiyordu. Bu yüzden daha da hızlı koşmaya başladı. Tam o sırada sesler duymaya başladı. Sanki bir yerlere yaklaşıyordu ama okul değildi. Korku bacaklarını sardı. Mevsim titremeye başladı. Bu saatte burda kimse olmazdı. Zaten Ufuktan başka kimse bu yolu bilmiyordu. Okuldakiler uzak dururdu Ormandan. Mevsim koşdukça sesler artıyor hatta bağırışa dönüşüyordu. Mevsim koşdukça yaklaşıyor; yaklaştıkça korkusu artıyor ve terliyordu. Çalıların arasında bir karartı görünceye kadar nefes nefese kalmıştı. Ve aniden karartının olduğu noktada durdu. Nefesi artık tamamen kesilmiş gibi olanları izliyordu. Mevsim'in gözleri dolmaya başladı. Bir adam yerde kanlar içinde yatıyordu. Ve boynunda bir bıçak vardı. "BIÇAK " ... Mevsim donmuştu resmen. Ve 2 uzun boylu erkek birey yerde yatan adamın başında duruyordu. Tartışıyor gibiydiler. Mevsim olanlara anlam veremeden ayağına değen bir şeyden aniden bağırdı. Kalbi 200 ile atan Mevsim'i adamlar çoktan görmüştü. Mevsim hızlıca koşmaya başladı. Koşarken gördüğü beyaz tenli sarı saçlı ve galiba mavi gözlü bir adamdı. Bunları daha fazla düşünmeden koşmaya devam etti. Adamlardan biri " yakala şunu her şeyi görmüş " dedi. Bunu duyan Mevsim daha da hızlı koşmaya başladı. Koşarken bir anda birine çarptı. " Bırak beni " diye bağırmaya başladı. Saçlarını okşayan bir eli hissedince Mevsim kafasını kaldırıp Ufuğa baktı.
- Ufuk ...
-Mevsim noldu iyi misin ?
-Be be ben , ben iyiyim.
- Mevsim neden bu denli hızlı koşuyordun. Bir şey mi oldu ? Neden bu yoldan geldin ?
- Sen sen nasıl buldun beni ?
- Mevsim seni çocukluğundan beri tanıyorum . Okula gelmedin çıktım seni aramaya ve bu yoldan gelebilirsin diye düşündüm. Bunlar önemli değil sen iyi misin ?
- Iyiyim ama eve gitmek istiyorum. Ufuk eve götürür müsün?
- Tamam güzelim sakin ol . Tamam gel buraya , sana sarılayım sakinleş...
- Ufuk çıkalım bu ormandan. Lütfen hemen çıkalım.
-Tamam güzelim sakin ol. Bir sey mi gördün? Hayvanlardan mı korktun sakin ol . Gel çıkalım.
Ufuk , Mevsim' i kucağına alarak ormandan çıktı. Bu yol direk okula çıktığı için arabaya kolayca ulaştılar. Mevsim' i koltuğa bıraktı. Ve arabayı çalıştırdı. Mevsim oldukça kötü görünüyordu. Ufuk arabayı hızlıca sürdü. Mevsim ' i evlerine getirip kapıyı açtıktan sonra yukarıya çıkardı. Yatağının üzerine bıraktı ve Mevsim' e dönerek:
- Mevsim ne oldu? Bu halin ne ?
- Anlatacağım Ufuk . Bir bardak su verir misin bana ?
Ufuk çalışma masasının üzerindeki suya uzandı ve bardağa koydu. Mevsim ise aklindan " Acaba ben hayal görmüş olabilir miyim? Belkide izlediğim filmlerden böyledir . Sanırım ben hayal gördüm evet evet kimse yoktu hayal gördüm " diye geçirdi. Suyu Ufuğun elinden alıp yavaşça içti. Sonra uyumak için arkasını döndü. Ufuk ise Mevsim' in başından ayrılmadan beklemeye başladı.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEVSİM
Teen FictionTelefonundan bir mesaj sesi geldi. Telefonun şifresini girip gelen mesaji açtı... " Her şey bitti mi sanıyorsun!" Ekranda bu yazı vardı. Cok şaşırdı anlam veremedi. Herhalde birisi dalga geçiyordu. Gelen yemeği yemeye başladı . Ardından bir masaj se...